Kara Tren Yolunda
Bacasından nur gibi dumanlar saçarak, çılgın düdüklerini haykıra haykıra istasyona doğru yol alıp giden ve gelen “Kara Tren” Kara tren, bizim diyarımıza nedendir bilinmez her zaman gece uğrar, zifiri karanlıkta biraz eğlenirdi. İhtiyaç varmış gibi durur, sonra bir hıçkırıkla yoluna devam ederdi. Ben ise gecenin köreldiği saatte, tepede onu bekler, doyumsuz gözlerle yoluna bakar dururdum. “ Ne olur” derdim. Bu tren bir kerecik olsun gündüze kalsa da, makinistini bir görsem derdim. Bilemediğim bir acıyla ağladığımda olurdu. Koca trenin her gün, saatini şaşırmadan gelişi ve gidişi beni tüketme noktasına getirmişti. Ve çok isteyeni mahçup eder mi, Rabbim dualarım kabul etmişti. Ne olmuşsa, tren bu cuma gecesi durdu. Gitmiyordu. Yahut gidemiyordu... Ne güzel, ne güzel...tren durdu. Merak ettiğim o insanı belki görecektim. O kara lokomotifiyle tren katarlarını götüren makinisti. Gizliden gizliye hayran olduğum, özlediğim, kişiyi. Hayal ediyordum. Çok kuvvetli biri olmalı, onca vagonu peşin