Kayıtlar

Ah Leyla...

Resim
Babası Mecnun'u Mekke'ye götürdü ve ona, "Ey oğlum, Kabe'nin perdelerine yapış ve Allah'dan seni Leyla'nın sevgisinden iyileştirmesini iste" dedi. Leyla'yı bulan ayrılmayı ister mi? تَذَكَّرتُ   لَيلى    وَالسنــينَ    الخَوالِيا      وَأَيّامَ  لا نَخشى  عَلـى   اللَّهوِ  ناهِيا وَيَومٍ   كَظِلِّ  الرُّمحِ   قَصَّرتُ   ظِلَّهُ      بِلَيلـى  فَلَهّاني  وَمـا    كُنتُ    لاهِيا بِثَمدينَ  لاحَت  نارُ  لَيلى  وَصُحبَتي      بِذاتِ الغَضى تُزجي المَطِيَّ النَواجِيا1 فَقالَ  بَصيرُ  القَومِ   أَلمَحتُ   كَوكَباً      بَدا  في سَوادِ   اللَيلِ    فَرداً   يَمانِيا فَقُلتُ لَهُ  بَل  نارُ   لَيــــلى     تَوَقَّدَت      بِعَليا  تَســامى   ضَوءُها    فَبَدا  لِـيا فَلَيتَ رِكابَ القَومِ  لَم  تَقطَعِ  الغَضى      وَلَيتَ الغَضى  ماشى الرِّكابَ   لَيالِيا فَيا  لَيلَ  كَم  مِن  حاجَةٍ  لي  مُهِمَّةٍ       إِذا جِئتُكُم  بِالليلِ   لَم  أَدرِ   مـــاهِيا خَليلَيَّ  إِن   لا    تَبكـِيانِيَ    أَلتَمِسْ      خَليلاً  إِذا  أَنزَفتُ   دَمعي  بَكى  لِيا فَما  أُ

Üç Noktam...Ne güzel mektuplar yazardın eskiden?

Resim
  Üç Noktanın Söylediği … O, bunu biliyordu. Askere giderken eşiyle son kere yalnız kaldığında demişti ki, “Eve gönderdiğim her mektubun sonuna üç tane nokta koyacağım; üç tane nokta… O üç nokta senin içindir, anladın değil mi?“ Hiç anlaşılmaz mıydı? Eski askerliklerin uzun yıllarında, derbeder fasılalarla eve gönderilen her mektubun sonunda hep o üç nokta vardı. Analar, babalar, teyzeler, amcalar, komşular ve tanıdıkları hatırlarının sorulmasına memnun oluyorlar, dualar gönderiyorlar ama mektubun sonundaki o üç noktaya hiç mi hiç dikkat etmiyorlardı. “Üç nokta“nın muhattabı ise her defasında bir öncekinden leziz hasret ve aşk cümleleri okuyordu. Hiçbir edibin o güne kadar kaleme almaya muvaffak olamadığı güzellikteki aşk mektupları, üç noktanın içindeki daracık mekanda, her defasında ter-u taze sevgi kelimeleriyle uzun yolculuklar ediyor, günlerce kayınbabanın emekli cüzdanında, kayınvalidenin En’am cüzünün arasında bir muska ihtimamı ile gezdirildikten sonra lütuf kabilinden gelin ha

(Sevgilim) Hakkımı Vermede Ve Ödemede Hiç De Kusur Etmiyor

Resim
  Buhturî dedi ki:   أُحِبُّ عَلَى أَيِّمَا حَالَةٍ إِسَاءَةَ لَيْلَى وَإِحْسَانَهَا “Hangi hâl ve durumda olursam olayım, Leylâ’nın iyiliklerini de kötülüklerini de seviyorum”  Bir zamanlar maşuku tarafından sille tokat dövüldükçe, bu, hali ile halka karşı övünen ve gülen bir âşık görmüştüm. Âşık, halinden memnun muşçasına, (Sevgilim) hakkımı vermede ve ödemede hiç de kusur etmiyor , diyordu.  

Leylâ

Resim
    Bu akşam rüyamda Leylâ’yı gördüm Derdini ağlarken yanan bir muma; İpek saçlarını elimle ördüm, Ve bir kemend gibi taktım boynuma Bu akşam rüyamda Leylâ’yı gördüm.   Leylâ... Elâ gözlü bir çöl ahusu Saçları bahtından daha siyahtır. Kurmuş diye sevda yolunda pusu Döktüğü gözyaşı, çektiği ahtır. Leylâ. Elâ gözlü bir çöl ahusu   Bir damla inciydi kirpiklerinde, Aşkın ıstırapla dolu rüyası Bir başka güzellik var kederinde Bir başka âlem ki ruhunun yası Sessiz incileşir kirpiklerinde   Ahmet Hamdi Tanpınar

Ah Leyla...

Resim
   Mecnun, Leylâ’yı öylesine bir aşkla severmiş ki, sevgilisinin köyüne vardığında, o köyde bulunan köpeklerin gözlerini ve ayaklarını öper ve bu hareketine engel olmak isteyenlere: — Dokunmayın bana, bu gözler Leylâ’yı görmüştür. Bu ayaklar, Leylâ’nın bastığı yerlere basmıştır. Onu gören gözler ve onun bastığı yerlere basan ayaklar benim için kutsaldır ve öpülmeğe lâyıktır, dermiş. Kendisine: — Leylâ kara kuru ve çok çirkin bir kız!.. Biz, sana daha güzelini, âhu gözlü ve servi boylu bir Leylâ bulalım, diyenlere de şöyle cevap verirmiş.- — Siz, benim gözlerimle Leylâ’mı görseniz, bana böyle bir teklifte bulunmazdınız.

Bütün Zaman Hatırlansın

Resim
  Ey aşk Seni çok sevdim Sonsuza dek kaybetmek istemem Fakat ayrılık kokan sözlerden Bizârım Nasıl hissettiğimi söyleyecek cesaretim Yoktu Ancak âşıklar geveze olur Geçte olsa söyledim Şükürler olsun   Kelimenin tam anlamıyla Seni sevdim Mecnun gibi Her şeyi sensin sandım Şu ansızın gelen üzüntünün dışında Hatırlıyorum ama Dert değil   Sana olan sevgim kaybolmaz   Kendime dahi  ispatladım bunu Benim ulaşılmaz rüyam Sana tek vermediğim bir can Onu da kaç kez al sana dedim   Düşünemem Senin bir insan olduğunu Düşünemem Seni arzulayan başkalarının olduğunu   Aşkın kendisi sensin Adın anıldığı zaman Seni hep görüyorsam   Bütün zaman hatırlansın İkimizin aşkı Sadece tek başına Bir ikincisi olmadan İsmail Hakkı Altuntaş

Kara Köpeği Unuttular

    Mecnûn çölde dolaşıyordu… Bir inilti duydu uzaktan. Yorgun da olsa, kendi hali değil mi, iniltiye meyletti ve   o tarafa gitti. Bir uyuz köpek… ” Ah” , halime benzeyen yok zannederdim, sende benim gibiymişsin” diyerek ona yaklaştı. Bir de ne görsün… Kara köpek değil mi… Leylânın kapısında dolaşan, gördüğünde eteğine dolanan… Dertlendiğinde üzülme der gibi havlayarak gönlünü alan… Nerden nereye… nasıl düştün bu hale diyerek, içi cız etti. Mecnûn’da   bir ah….sanki alevler çıkıyordu. Ciğeri yandı kavruldu. Olmaz böyle şey… “Karam seni bu halde görecek miydim? Ne oldu” dedi. Hali kalmamış kara köpek, sadece, başını hafifçe kımıldattı. Bu kadar… Kara köpeğin gözlerinden akan kanlı yaşlar iz yapmış… Bitkin bedeninde, tüyler yer yer dökülmüş, üstad elinden çıkmış…sevgilisinin lâ hattı … “Senden başkası yok” diyordu… Mecnûn durdu, düşündü. Sevgilisi Leylâ bu kadar acımasız olamazdı. O âşktan anlar ve merhamet sulardı… “Karam, bu işte bir y

Leyla Yıldızlı Gecedir

Resim

Ah Leyla...

Resim

Unutur mu Bir An

Resim
  Sa’di Şirazi derki: Kabileye artık gelmeyen Mecnun’a Leyla’yı unutup unutmadığı sorulunca Mecnun efkârlanmıştır ve Leyla’ya karşı bitmek bilmeyen aşkını şu şekilde dile getirmiştir:   بگفتا مبر نام من پيش دوست كه حيف است نام من آذجا كه اوست Sevgilinin yanında benim adımı anma dedi. Onun olduğu yerde adımın anılması hoş olmaz.  

Resmine Aşık Olunmaz mı...Vâmık u Azrâ

  Vâmık u Azrâ çift kahramanlı bir aşk hikâyesi olup Lami’î tarafından, Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği üzerine yazılmış büyük bir mesnevidir. Özet:   “Çin'de, gece gündüz yemesi ve içmesiyle ün yapmış çok zengin Taymus adında bir hükümdar vardır. Adaletinden herkes memnundur; fakat mutluluğunu gölgeleyen bir derdi vardır. Birkaç kere evlendiği halde bir çocuğu olmaz. Nihayet derdini dâniş erbâbına açıklar. Onlar da yeniden evlenmesini salık vererek evleneceği kızın tarifini yaparlar. Bu ülkenin Beşîr adlı çok meşhur bir ressamı vardır. Horasan, Iran ve Turan illerini dolaşarak peri yüzlülerin resmini yapar ve bu resimleri zaman zaman seyredip üzüntüsünü giderir. Taymus hanın üzüntüsünü gidermek için de kendisine bunları sunar. Taymus Han, dâniş erbâbının öne sürdükleri şartları, Turan Hanı’nın kızının resminde görür. Çeşitli hediyeler hazırlayarak bir mektupla Turan hanından kızını ister. Turan hakanının kızı, büyük bir çeyizle gelir. Çin hakanı Taymus Han'la muhteş