Kayıtlar

Bugünlerde insanlar domuz gibi oldu

  Bağdatlı sûfî Şeyh Ebû Bekir Şiblî’nin şöyle dediği nakledilir: “Ben tasavvufu, bir evin kapısında uyuyan köpekten öğrendim. Ev sahibi dışarı çıkıp onu kovaladığı hâlde o tekrar geri geldi. Kendi kendime: Ne zavallı köpek, kovalandığı halde tekrar geliyor, dedim” (köpek kendisine yapılan kötü hareketten gücenmemişti, tasavvuf ve dervişlik de incinmemektir)”. [Javad Nurbakhsh, Dogs from a Sufi Point of View, London 1989, s. 8; Alexandre Papas, “Dog of God: Animality and Wildness among Dervishes”, Islamic Alternatives: Non-Mainstream Religion in Persianate Societies (ed. Shahrokh Raei), Wiesbaden 2017, s. 134.] Rivâyete göre, Şeyhülislâm Berde’î Sultan hazretleri Isparta Eğirdir’de câmiye giderken pek çok kimseyle karşılaştığı halde, sadece iki üç kişiye selâm verir, başkalarına selâm vermezdi. Talebelerinden biri acaba neden birkaç kişiden başka kimseye selâm vermiyor diye merak edip kendisine sordu. Berdeî hazretleri eliyle bu talebenin gözlerini sıvazladı. Sonra da dergâhdan dış...

AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ DÎVÂN-I İLÂHÎYÂT

Resim
AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ DÎVÂN-I İLÂHÎYÂT Kitabevi AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ DÎVÂN-I İLÂHÎYÂT Tıpkıbasım ve çeviri Hazırlayanlar Dr. Mustafa Tatcı Dr. Musa Yıldız ÖN SÖZ Celvetî tarîkinin Piri Azîz Mahmûd Hüdâyî (d. 1541 Şereflikoçhisar - ö. 1628 Üsküdar) tasavvuf tarihinin en şöhretli, en yetkin ve en müessir mutasavvıflarından birisidir. 87 yıllık ömründe beş ayrı padişah gören, pek çok devlet ricâlinin hürmet ve saygısına mazhar olan Hüdâyî, yaşadığı XVI.- XVII. asırların siyâsî, sosyal ve kültür tarihiyle ilgili araştırmalarda adından bir vesile ile mutlaka bahsedilen kişilerdendir. Kurmuş olduğu tasavvuf okulunda yetiştirdiği seçkin sûfîleriyle ve yazmış olduğu 25 kadar tasavvufî eseriyle, Hüdâyî, kendi çağında ve sonraki dönemlerde etkili olan büyük bir mutasavvıftır. Bu etki hiç kaybolmadan bugün de devam etmektedir. Hüdâyî Hazretleri'nin eserleri içinde en çok okunanı, şüphesiz İlâhîlerini topladığı dîvânıdır. Bu eser Yunus Emre ve Niyâzî-i Mısrî'nin İlâhîyâi'mdan sonra, gerek ...