Kayıtlar

HADÎKA...Şiddetli Arzu

  Sendeki bu parlaklık [Allah Teâlâ'ya olan] şiddetli arzun, aşırı hevesindendir. Bu arzu boynuna takılmış tasma gibidir. Bizi yaratan Hakk Subhânehu ve Teâlâyı   överiz. O'nun ruhuda   bizden ihlas ve samimiyet ister. İçten ateşe verip, aklınızı, canınızı ve bedeninizi yakarlar. Kendine âşık olduğun sürece sadece kendini görürsün,   bunun için tövbe potasında olmalısın. Bir kimse ki aşk mahallesine yeni düştü, tevbesiyle/her şeyden vazgeçmesi   kapısının anahtarıdır. Sevgilisiz arzu, başlı başına bir zevktir   ama nefsin   sahibi Allah'tan uzak kalmıştır. Bir de tadı damağınızı cehenneme atan bir şevk vardır, bu ise insanı şaşkın gibi gösterir. Ruh kapıdan ayrıldığında, eskimiş kalp ondan yenilenir. İkinci bir kere tabiatından/bedenin suretinden kurtulup hür olur. Kalbin bu uzaklığı ruha bir hediyedir. Ve ruhun sonsuz seyrinden/koşuşturmasından, haykırışları yerden arşa kadar   çıkar Özlem rüzgârından ve acısından yürürken, bir kadının yanından geçse

Çılgınca Seni İstiyorum

Resim
  "Hallac Divânı"ndan  كَفى حَزناً أَنّي أُناديكَ دائِباً كَأَنّي بَعيدٌ أَو كَأَنَّكَ غائِبُ وَأَطلُبُ مِنكَ الفَضلَ مِن غَيرِ رَغبَةٍ فَلَم أَرَ قَلبي زاهِداً وَهوَ راغِبُ Farsça حزن و اندوه بس است، جون هموا ره تو را مى خوانم گوبى من دور هستم، يا اينكه تو غايبى بى رغبت، از تو نيكى مى خواهم حال آنكه هيج عابدى را به قذر خويئ خواهان توندي دم Türkçe Yeterince keder ve kederdeyim, her zaman seni sürekli çağırdım Sanki ben uzaktayım ya da sen gitmişsin gibi. İsteksizce rağbetim yokmuş gibi iyilik istiyorum senden O arzumda kalbimi zühd içinde görmedim

ŞEYH VE AYNA

Hzl: Saffet Murat Tura     “Yaşamımıza giren en güzel şey gizem içerendir.” Albert Einstein 1.1. ON YEDİNCİ YÜZYILDA Üsküp'te yaşadığı anlaşılan Asiye Ha­tun'un şeyhine yazdığı ve yüzyıllar sonra tarihçi Cemal Kafadar (1994) tarafından Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde bulunan mektup­ları içeren Rüya Mektupları ilginç bir kitaptı. Rüyaları okurken psika­nalitik açıdan nasıl ele alınabileceklerini, dahası Asiye Hatun’un nasıl bir kişilik örgütlenmesinin olduğunu, bu rüyalardan yola çıkarak ilk çocukluk deneyimleri hakkında bir fikir sahibi olmaya çalışmanın ne ölçüde hakikati yansıtabileceğini düşünmeden edememiştim. Yüzyıllar önce, farklı bir kültürel ortamda yaşamış bir insanın gördüğü birkaç rüyadan yola çıkarak kişiliğini, çocukluğunu, ana ba­basının özelliklerini, bu kişiliğin hastalıklı yönlerini saptamaya çalış­mak çok iddialı, hatta saçma bir girişim gibi görülebilir ilk bakışta. Zaten ben de bu konuda ulaşacağım sonuçların doğruluğundan emin değilim