Kayıtlar

Beni Kötü Etme

Resim
  Zülf Ber- Bad Saçlarını rüzgarda savurma, beni berbad etme Naz edip de varlığımı kökünden sökme Şehre şöhret olma, beni divane edip dağlara düşürme Şirin işvelerini gösterip beni Ferhat’a çevirme Ellerle mey içme, ciğerim delip meyden kızıl kanatma Yüzün benden çevirme, feryadımı göklere yükseltme Zülfün döküp beni mahvetme, lülelerine mahkum etme Çehreni o kadar güzelleştirip de beni berbad etme Güller açsın yanağında, vazgeçeyim gülden Boyunu göster de geçeyim servinin seyrinden Dostken el olup beni kendimden geçirme Ağyarın gamıyla gamlanıp beni kederlendirme Zülfün döküp beni mahvetme, lülelerine mahkum etme Çehreni o kadar güzelleştirip de beni berbad etme Saçlarını rüzgarda savurma, beni berbad etme Naz edip de varlığımı kökünden sökme. (Hafız-i Şirazi Divanı; 316. Gazel) Saçlarını rüzgârın eline verip dağıtma da beni havalandırma, perişan etme. Naza başlama da varlığımı kökünden sökme! Yanağını yalınlandır da beni gülden vazgeçir; boyunu yücelt de selviyi seyretme kaydından ge

DERTLİ DENGBEJ MOHSEN NAMJOO...DOĞU’NUN LİRİK OZANI

Resim
  Bir gün tüm şairlerin bir araya gelerek toplanacağı o bereketli bahçenin garip bahçıvanı Hafız-ı Şirazi , tam bin yıl önce anlatmıştır bu toprakların tutkulu hikâyesini; şiirle, şiir gibi, şiirden yana. Beyitlerinden sayfalara dökülen kurumuş gül yaprakları, mürekkebinden kâinata yayılan baş döndürücü hakikat sancıları ve hüznün Farsçası sayılan o uzak ülke gazelleri… Pers coğrafyasının kadim geleneğine ait işte tüm bu izler, modern dönemde İran kültür havzasında birikmiş sanatsal ilham’ın da omurgasını oluşturmuştur. Yalnızca Hafız’ın değil, Sadi’nin, Ferîdüddîn-i Attâr’ın, Rumi’nin, Hayyam’ın, Firdevsî’nin ve Hemedani’nin taşıdığı klasik Pers felsefesi ve edebiyatının, Abbas Kiyarüstemi’den başlayarak tüm İran sinemasına -dil’ini ve kimliğini bulması noktasında- büyük katkılar sağladığı yadsınamaz bir gerçektir. İran sinemasının ayakta durmasını sağlayan önemli ve sağlam bir sütun olan bu bin yıllık sözlü ve yazılı kadim edebiyat geleneği, sinema için olduğu gibi müzik için de

Cenaze İçin Birkaç Kilo Hurma

Resim
  İma C. Özkan   |  29 Ocak 2013  |  Kategori :  Sinema    |  Okunma: 7.131 Başkasına muhtaç olma duygusunun, vicdanı oluşturan ilkelerin en esaslısı, en derini, en köklüsü olduğunu ve b aşkasına , yani ötekine, her daim ben’in, biz’in sınırlarını belirleyen diğerine, diğerlerine muhtaç olduğumuzu söyler Dücane Cündioğlu. İma C. Özkan yalnızlık ekseninde “Cenaze İçin Birkaç Kilo Hurma” filmini masaya yatırdı. Ve insanı anlattı. Kendini bilmek için çıldıran insanı… Derinlikli bir yazı sizi bekliyor. *** Karın yağdığını görünce/ Kar tutan toprağı anlıyacaksın Toprakta bir karış karı görünce/ Kar içinde yanan karı anlayacaksın. Allah kar gibi gökten yağınca/ Karlar sıcak sıcak saçlarına değince Başını önüne eğince/ Benim bu şiirimi anlayacaksın. S. Karakoç   İnsan ömründe bir kere gördüğü bir çift gözden ötürü, birine vurulabilir mi? Yahut, tek cümleden ibaret birkaç saniye boyu duyduğu sesten ötürü âşık olabilir mi?  “Hadi canım! Hangi yüzyılda yaşıyoruz; olur mu