Kayıtlar

Sevda'ya Parça Parça

Resim
    “Gel., ey peri gel! Mavi gözlü, şafak yüzlü ince kız ! Sihirle, füsunla, büyülü bakışla gel. Kaküllerin çiğlerle nemlenirken bahçede Küçük kuşlar uyanırken süzül gel Kanat getir, kudret getir, ses getir. Sabahsız ve sahihsiz boş beldede şaşkınım Donmuş içimde kanım. Karanlıkda medetsiz Ne gökde bir tek yıldız, ne yerde bir ince dal Ne de bir aşinam var.” ** “Hummalar, ateşlerle yanıyorum her akşam Hülya ummanlarında dolaşan boş gemiyim... Meçhule gitti günler düğümlü kaldı rüyam. Göklerin zinciriyle bağlanmış bir deliyim." ** “Sen benim hazinemsin, definemsin, nenemsin, Sükûnda zambaklarla yanan yeşil şebnemsin. Ruhumu zulmetlerden sen yuğurub yarattın, Fecri solmaz bir beyaz billûr cihana atdın. Serin kevserler verdin bir ezel menbaından; Semaların sırrını göstererek yakından. Anlımın ıztırabı yorgun sinende dindi, Geceleri açtığın cennetlerde gezindi.” ** “Çemenlerin üstüne bastığın zaman, Ruhumda bir hızla durmadan y

HALLÂC-I MANSUR...Piyes...Salih Zeki Aktay

  İnceleme:Namık Kemal ŞAHBAZ Salih Zeki Aktay’ın 1944 yılında Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Hallâc-ı Mansur adlı oyunu sahnelenmemiş ancak; Fransa’da radyo oyunu olarak yayımlanmıştır. Türkiye’de ilgi görmeyen oyun üzerine sadece Abdülkerim Çelebi, Divan (I Şubat 1945) dergisinde “Hallac-ı Mansuru Okurken” başlığını taşıyan yazısında yüzeysel bir değerlendirme yapmıştır. Buna karşın I lallac- ı Mansur üzerine çalışan Fransız profesör L. Massingnon, Salih Zeki ye oyun üzerine görüşlerini belirten 10.10.1945 tarihli bir mektup (Ek: 1) yazmıştır. Hallac-ı Mansur (1994) adlı kitabında da oyun üzerine görüşlerini aktarmıştır. Oyun beş sahnedir. Salih Zeki oyunu “büyük ceddi Ahmed Rüşdü’nün ruhuna” ithaf etmiştir. Oyun ünlü İslam mistiği Hallac-ı Mansur’un öldürülmeden önce yaşadığı dramın öyküsüdür. Mansur’un oyunda yaratılan moral evrende inandığı değerler uğruna ölüme bile bile gitmesi oyuna bir tragedya özelliği kazandırır. Yargılandığı mahkemede ya “hüve’l hak” (Tanrı

Ölümüm

Resim
  İçimde solmadan şafak Bir ağustos böceği neş’esiyle yaşamak Ve son akşama gönlümün son sesini vererek Bir sabah ölüvermek Kırlangıçlar, serçeler... Akşamda çığlıkları Selviler medar gibi uzanırken yukarı Ağarken göğe dua; Bir sabah ölüvermek. Ne olsa dönmiyecek giden kuşlar bir daha Bir ağustos böceği neş’esiyle elveda....” Not:  Salih Zeki’nin Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezar taşında da kendi şiiri vardır: