Kayıtlar

Gök Konuğu

  meleğim, avlanmanın haram olduğuna aldırış etmeden güvercin gönlüne kim vurdu, yıllardır kulluktasın başköşesindeyken divanının biz yoksullarla düşüp kalkıyordun   -iftira ediyorlar. hangi bir baş yoktur ki, onda tanrı’nın bir sırrı olmasın! günahkâr olduysan, ne var ki? güzeller güzeli, meleğim! anlamadılarsa,   biz onlar değiliz. kötülere aldırma, onlar can verse bile melek olamazlar. ne yapsınlar? yaratılışları kötü hiç anlamadın mı? bende belâya tutuldum kaç kere. şimdi şarap satanlara dua ediyorum, nimet hakkı için bir kerecik kırmadılar. -melek düştü düşen düşsün halkın gözünden binlerce kere, sevgiliden değil. bende seninle düşeyim bela bağına ölümden başka son mu var tekke onların olsun ağlaya ağlaya gideceğim meyhaneye göz yaşlarımla sulu   geçen günlerim kutlu günlerdir. yarabbi! olması gereken gibi suçlu geldim kapına bakma! bir kerecik hakkı’n için tatlı gül İsmail Hakkı Altuntaş

Sevgi Ve Muhabbet Üzerine

  Aşıkların huzurunda sarhoş, akılları kollarında, canları ellerinde. İşte, kalplerindeki Burak'ı O'na yönelttikleri zaman, hepsini O'nun ayakları altına sererler; O'nun yoluna canı ve kalbi atarlar ve O'nun yanında yer alırlar. Birliğe olan inancı karşısında onun için eski ve yeni yoktur; her şey boş, hiçtir; Ne değeri var akıl ve hayat onun gözünde? Kalp ve gerçek iman ve küfür birlikte yol alır. Âşıkların peçesi çok şeffaftır; bu peçelerdeki izler çok hassastır. Aşkın fatihi, aşk tarafından fethedilen kişidir; Ters çevrilmiş 'aşk' bunu sana açıklayacaktır. Bulutlar Güneş'ten uzaklaştığında, aşk dünyası ışıkla dolar.   Bulut bir Mecusi kadar karanlık ve bulanık, ama su zararlı olduğu kadar faydalı da olabilir; Biraz insanın hayatıdır, ama ruhun hayatı fazlasıyla mahvolur; O halde, tevhid'e iman eden, O'nun Zâtının sevgilisidir, oysa sevgi de O'nun şanına bir perdedir? Kendi talimatını verdiği kimse kötü durumda değil

Hayalimden Uyandırmasınlar Beni

Resim
    uykusuz sabahlar gözlerimde hayalin yalnızlıkla haberini bekledim içmişliğim yok, ama sarhoşum, acımaktan buğulanan kan çeşme gözüm hayalini yıkamasın   Ay yüzlüm seni arıyorum, var da, yoksun bitir bu hayali, diyorum başka başka yollardan istiyorum Vuslattan vazgeçtik, rüyada görseydim diyorum her an yoldaşım, hayalin, kokun canımda rüzgarlar estiriyor   başımdaki sevda karadır   anınca, aklım   dağılmakta. mescitte hayalin gelmişti hatırıma iki kaşını gördüm mihrabta uzun uzun secdeler ettim kime ne söyleyeyim, beni zahit anıyorlardı   dün gece bir rüya gördüm başımda dönüp duruyordun hayallerim yıllar sonra çıktı ancak tahammül kalmadı şikâyet etmiyorum bunu isyanda sayma, yokluğundandır günahsızlık davası zaten bize yakışmıyor çok merhametliydin uykular yetmesin hayalimden uyandırmasınlar beni İsmail Hakkı Altuntaş

Dünyada türemiş bir tane güzel...Feryâd ki feryâdıma imdâd...Hala acıyor gözlerinin yaktığı yerler

Resim
  Aslın paktır hiç kin yoktur özünde İnciler dizilmiş gerdana güzel İnci mercan kemer senin aynında Dünyada türemiş bir tane güzel   Aslın belli asaletin sormadım Destur alıp divanında durmadım Huri midir melek midir bilmedim Dünyada türemiş bir tane güzel *** Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok Efsûs ki gamdan beni âzâd edecek yok Te'sir-i muhabbetle yıkılmış müteellim Virane dili bir dahi âbâd edecek yok Yâ Râb ne için zâr-ı Nigârı şu cihanda Nâşâd edecek çoksa da dil-şâd edecek yok *** Hala acıyor gözlerinin yaktığı yerler İncitme, garibim, beni bir sözle sevindir Aşkın bana rüyasını gösterdi o gözler Ağlatma yazık, gözlerinin hüznünü dindir. Bir vefasız yare düştüm Hiç beni yadetmiyor Badeler güller çemenler Gönlümü şadetmiyor. Her ne yapsam nevnihalim Gamdan azad etmiyor Badeler güller çemenler Gönlümü şadetmiyor.

O Zaman

Resim
  “Güzelliği sebebiyle bir yaratılana tapmak mümkün olsaydı; Benim kraliçem o zaman tanrı olurdu” “Abbas İbn’i Ahnef”   aşk yüzünden gönül darağacına çekilir sevgili saçlarında benim de…kraliçem sorsa ne söyleyeceğimi bilmiyorum   gece karanlığı saçlarını inciden beyaz dişlerini elmaları andıran göğüsleriyle karşımda durup kollarını dolamıştı gece boynuma bu halimin kelimelerle izahı zordur ya öpmeleri… aklımın sıyrıldığı andı bedenimden bir yanımda hüzün ve ondan başka hiç bir sevgi kalmamıştı ve ben şarkılarını dinledim … aşk yolunda… Allah’a varacak bir engel mi…sana olan aşkım kaç kere söyledim…ortağım sevişmek sadece bir cilaydı yüceye ulaştıran mecâzî aşkımıza birlikte tecrübemiz olacaktı sevişmek bile perdedir âşık ile maşuk arasında uyanıkken ben gördüğüm halde sana herşey rüyada… görmeye kaldı bu aşırı düşkünlüğümü ecelimin yaklaştığına ayrılığa değilde sende ol beraberimde diye istedim üzüntüm çok doyamadan …gi

Garam

Resim
  le mariage est une chose ı'amour est une autre chose (evlenmek bir şeydir aşk başka bir şeydir)   sen benim güneşim olmayınca kapkaranlık  kuyu gibiydim anlamalısın aşk konuşturur hayâ susturur hala temiz aşk ölmedi izin ver bana bıkmadan usanmadan herkesten daha çok seni seveyim hayat ver bana arınmak için seni elimden aldılar kalbimden sökmek için neler yaptılar yazık ki başaramadılar sözüme devam edeyim bugüne değil ölene kadar ne oldu buna ki desinler aklımdan hiç çıkmıyor diyemem ki onlara bu bir cevap olur mu cam gibi yüzsüzken sen ve ben kaldır aramızdaki perdeyi dil ile söylenmek yetmiyor diye ar namus şişesini kırdım habersiz kaldım din ve imandan bir canım var onu da al fakat ben seni istiyorum seni bulmak tanrımla birleşmek gibi asla asla deme garamdan önce izdivaç yok mu halbuki bu izdivaçta varlığa gerek yoktur bu inlemem inlemeye benzemiyor sana kavuşmadıkça dinmeyeceği kesin gel kavuşalım desen bile

Uykular Günahsız Sığınağım

Resim
  Genç, sabah erken kalkmış pencereden ufka doğru bakmıştı. Bir gecesi daha sessiz gitmiş gibi görünse de, başında ağrılar bırakan düşüncelerini toparlamaya çalışıyordu. Uyku rahatlık değil, bir uzun seyahatten gelen, yükü ağır yolcu gibi bırakıyordu onu sabahlara. Bu dünya düşümde gördüğüm gibi değil yine döndük mü başa, faydasızca. İşte gün be bugün devam eden rüzgarlı yolda yalnız değiliz. Onunda bir derdi   vardı…kimsesiz gibi anlatamazdı. Yıllar yılı kanayan bir yarasına tülbent   koyan var mı ki, bir hayal gibi geçmişti. Mağara arkadaşları gibi üçyüz yıllık uyurgezerlikten uyanmıştı. Ne saklandı ne desöylendi…içini kendine dahi anlatsa, çekinirdi. Sonunda gerçeği çatlak duvarda yetişen bir ot gibi boyun büktü. Büyürse başını koparırlar biliyordu. Başka bir yer demezler miydi. Baştan belli idi. Nereye varacağı meçhul…bir büyüme. İçten yıkılmış genç, evin ihtiyarının yanına gitti. “Ey ihtiyar! neden olanlar   ve olacaklar arasında kaldık ki”, dedi. İhtiyar, zaman