Kayıtlar

Aşk, Önce Kolay Göründü Ama

Resim
  1 Sâki, döndür kadehi, herkese sun, bana da ver. Çünkü aşk, önce kolay göründü ama sonradan çok müşküller meydana geldi. Sabah yeli, misk kokusu almak ümidiyle sevgilinin alnına dökülen saçları açınca o güzel kokulu saçların kıvrımlarından yürekler ne kanlara boyandı! Pîr-i Mugân, sana “Seccadeyi şaraba boya” derse çekinme, dediğini yap. Çünkü yol ehli, konakların yolundan, yordamından bihaber değildir. Sevgiliye giden yolun konaklarında nasıl istirahat edebilir, nasıl zevk ve safaya dalabilirim? Çan, yükleri bağlayın diye feryadedip durmakta. Kapkaranlık bir gece... dalga korkusu ve bu derece dehşetli bir girdap. Sahilde rahat rahat yolculuk edenler, halimizi nerden bilecekler? Sevgilinin muradını gözetmeden kendi dileğime uyup yaptığım her iş, beni rusvay edip gitti; nihayet adım kötüye çıktı. Zaten meclislerde söylenip duran sır, nasıl olur da gizli kalır ki? Hâfız, daimî bir huzura ermek, sevgiliye vâsıl olmak istiyorsan ondan gafil olma. Sevdiğine ulaşınca da art

Yerim Neredir Bir söyleyin

Resim
  مرده بدم زنده شدم گریه بدم خنده شدم دولت عشق آمد و من دولت پاینده شدم دیده سیر است مرا جان دلیر است مرا زهره شیر است مرا زهره تابنده شدم گفت که دیوانه نه‌ای لایق این خانه نه‌ای رفتم دیوانه شدم سلسله بندنده شدم گفت که سرمست نه‌ای رو که از این دست نه‌ای رفتم و سرمست شدم وز طرب آکنده شدم گفت که تو کشته نه‌ای در طرب آغشته نه‌ای پیش رخ زنده کنش کشته و افکنده شدم گفت که تو زیرککی مست خیالی و شکی گول شدم هول شدم وز همه برکنده شدم گفت که تو شمع شدی قبله این جمع شدی جمع نیم شمع نیم دود پراکنده شدم گفت که شیخی و سری پیش رو و راهبری شیخ نیم پیش نیم امر تو را بنده شدم گفت که با بال و پری من پر و بالت ندهم در هوس بال و پرش بی‌پر و پرکنده شدم گفت مرا دولت نو راه مرو رنجه مشو زانک من از لطف و کرم سوی تو آینده شدم گفت مرا عشق کهن از بر ما نقل مکن گفتم آری نکنم ساکن و باشنده شدم چشمه خورشید تویی سایه گه بید منم چونک زدی بر سر من پست و گدازنده شدم تابش جان یافت دلم وا شد و بشکافت دلم اطلس نو بافت دلم دشمن این ژنده شدم صورت جان وقت سحر لاف همی‌زد ز بطر بنده و خربنده بدم شاه و خداونده شدم شکر کند کاغذ ت

Kalbim Seni Bahseder...İbn ul Farid

Resim
    قلْبي يُحدّثُني بأنّكَ مُتلِفي، روحي فداكَ عرفتَ أمْ لمْ تعرفِ لم أقضِ حقَّ هَوَاكَ إن كُنتُ الذي لم أقضِ فيهِ أسى ً، ومِثلي مَن يَفي ما لي سِوى روحي، وباذِلُ نفسِهِ، في حبِّ منْ يهواهُ ليسَ بمسرفِ فَلَئنْ رَضيتَ بها، فقد أسْعَفْتَني؛ يا خيبة َ المسعى إذا لمْ تسعفِ يا مانِعي طيبَ المَنامِ، ومانحي ثوبَ السِّقامِ بهِ ووجدي المتلفِ عَطفاً على رمَقي، وما أبْقَيْتَ لي منْ جِسميَ المُضْنى ، وقلبي المُدنَفِ فالوَجْدُ باقٍ، والوِصالُ مُماطِلي، والصّبرُ فانٍ، واللّقاءُ مُسَوّفي لم أخلُ من حَسدٍ عليكَ، فلاتُضعْ سَهَري بتَشنيعِ الخَيالِ المُرْجِفِ واسألْ نُجومَ اللّيلِ:هل زارَ الكَرَى جَفني، وكيفَ يزورُ مَن لم يَعرِفِ؟ لا غَروَ إنْ شَحّتْ بِغُمضِ جُفونها عيني وسحَّتْ بالدُّموعِ الدُّرَّفِ وبماجرى في موقفِ التَّوديعِ منْ ألمِ النّوى ، شاهَدتُ هَولَ المَوقِفِ إن لم يكُنْ وَصْلٌ لَدَيكَ، فَعِدْ بهِ أملي وماطلْ إنْ وعدتَ ولاتفي فالمطلُ منكَ لديَّ إنْ عزَّ الوفا يحلو كوصلٍ منْ حبيبٍ مسعفِ أهفو لأنفاسِ النَّسيمِ تعلَّة ً ولوجهِ منْ نقلتْ شذاهُ تشوُّفي فلَعَلَ نارَ جَوانحي بهُبوبِها أنْ تَنطَفي، وأو

بطيــف مـــلام

Resim
  أدر ذكر مــن أهـــوى ولو بمــلام = فـإن أحـــاديث الحبيـــب مُــــدام ليشهد سمعي من أحب وإن نأى = بطيــف مـــلام لا بطيــف منـــام فلي ذكـرها يحلــو على كل صيغة = ولــو مــزجــوه عذلي بخصـــام كأن عــذولي بالـوصــال مبشــري = وإن كنت لم أطمــع برد ســـلام ومن أجلها طاب افتضاحي ولذي لي = خضوعي وذلي بعد عز مقامي وفيها حلا لي بعـد نسكي تهتكي = وقطـــع عـــذاري وارتكـاب أثامي كلمات : عمر بن الفارض المصري أداء : عبد الله المنصور

Niçin Geldim, Nenleyim? Belli Olmadı Gitti. Yazık, Yazık., Kendi İyimden Bile Gafilim.

Resim
322. Toz gibi olan tenim, can çehresine hicap olmakta. O yüzden perdeyi attığım an, ne güzel bir andır. Bu çeşit kafes, benim gibi güzel bir kuşa lâyık değil. Rıdvan gülşenine gideyim, ben o yeşilliğe lâyıkım. Niçin geldim, nenleyim? Belli olmadı gitti. Yazık, yazık., kendi iyimden bile gafilim. Mukaddeslik âlemi fezasını nasıl dönüp dolayayım? Terkip yurtcağızmda ten kaydıyle mukayyedim! Yüreğimin kanından iytiyak kokusu gelirse taacübetme. Huten ahusiyle derdimiz birdir bir, aynı derde tutulduk! Altın sırmalarla bezenmiş gömleğime bakma. isinde gizli hararetler var. Gel, Hâfız’ın varlığım ortadan kaldır da sen varken kimse benden “benim” sözünü işitmesin! Hicab-ı çihre-i can mıyeved ğubâr-ı tenem   Hoşa demi ki ezan çihre perde berfukenem 342‏   حجاب چهره جان می‌شود غبار تنم خوشا دمی که از آن چهره پرده برفکنم ‏ چنين قفس نه سزای چو من خوش الحانيست روم به گلشن رضوان که مرغ آن چمنم   عيان نشد که چرا آمدم کجا رفتم دريغ و درد که غافل ز کار

Padişah Ve Sultan Bile Dervişler Huzurunda Kuldur

Resim
23. Yüce, güzel ve ebedî cennet bahçesi dervişlerin halvetidir; ululuğun, saadetin sermayesi onlara hizmet etmektir. Acayip tılsımları olan uzlet hâzinesi, onların rahmet nazarlariyle açılır. Rıdvan’ın kapıcılık ettiği cennet köşkü, onların zevk ve neşe çimenliğinden bir görünüş, bir numunedir. Parıltısıyle kapkara kalbi altın haline getiren şey dervişlerin sohbetindeki kimyadır. *  Güneşin bile ululuk tacını çıkarıp önüne koyduğu ululuk, dervişlerin ululuğudur. Zevale düşme kaygısı olmayan devlet, ancak dervişlerin devletidir, bunu böyle duy. Hâlâ başaşağı batıp gitmekte olan Karun hâzinesi, belki okumuşsundur, dervişlerin kahrı yüzünden battı ve hâlâ da batıp gider. Ey zengin, bu kadar ululanma. Başın da dervişlerin himmetiyle sağdır, paraya da onların sayesinde nail oluyorsun. Padişahların dualarla diledikleri murat yüzü, dervişlerin ayna gibi olan yüzlerinde görünür. *          Âlemi bir uçtan bir uca zulüm askeri kaplamıştır. Fakat ezelden ebede kadar fı

Sevgili, Senin Aşkın Hayret Fidanıdır

Resim
    149. Sevgili, senin aşkın hayret fidanıdır. Vuslatın da hayretin kemali: Nice vuslat deryasına dalanlar, nihayet hayrete vardılar. Hayret hayalinin geldiği yerde ne vuslat kalır ve vuslata eren. Bir gönül göster bana ki onun yolunda, çehresinde hayret beni, hâsıl olmamış bulunsun. Ne tarafı dinlediysem kulağıma "Hayret nedir?” suali geldi. Hayret ululuğuna varan kişi, yüceliğinin kemalinden mahvolur. Hâfız’ın vücudu, baştan ayağa kadar aşk içinde bir hayret fidanı olup kaldı Işk-ı tu nihâl-i hayret âmed Vasl-ı tu kemâl-i hayret âmed

Dudağının arzusu Hafız’a unutturdu Gece dersini sabah virdini

  عیشم مدام است از لعل دلخواه کارم به کام است الحمدلله ای بخت سرکش تنگش به بر کش گه جام زر کش گه لعل دلخواه ما را به رندی افسانه کردند پیران جاهل شیخان گمراه || از دست زاهد کردیم توبه و از فعل عابد استغفرالله جانا چه گویم شرح فراقت چشمی و صد نم جانی و صد آه کافر مبیناد این غم که دیده‌ست از قامتت سرو از عارضت ماه شوق لبت برد از یاد حافظ درس شبانه ورد سحرگاه Türkçe Çeviri Sevgilinin dudağından, eğlencem daimi İşim murâdımca, elhamdülillah Ey serkeş bahtım, sıkıca kendine çek Bazen altın işlemeli kadehi, bazen de sevgilinin dudağını Bizi rindlikle meşhur ettiler Cahil pirlerle yoldan çıkmış şeyhler Zahidin elinden tövbe ettim Âbidin işinden estağfirullah! Ey canım, ayrılığını nasıl tarif edeyim! Bir göz ve yüzlerce gözyaşı, bir can ve yüzlerce ah! Servinin boyundan, ayın yanağından gördüğü kederi Aman kafir bile görmesin Dudağının arzusu Hafız’a unutturdu Gece dersini sabah virdini Not: Açılan sitede start tuşuna bası