Kayıtlar

Kafayı Yemiş Cinci mi

  İnsanlar derde düşer, çare ararlar kendilerine. Öyle olur ki, sonunda eli maharetli, ağzı dualı,  ehli havasa başvururlar. Acayibattandır, sebebi pek bilinmez ve bir şekilde işleri düzelir.  Ancak o kolayca bulunmuş, karşılığı da ödenmemiş, bu iyiliği adi hallerden sanıp, değer vermeyip, unuturlar. Şöyle ki, bu halden Allah Teâlâ da nasipleniyorsa onun dostlarına da pay düşmelidir. “İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah, katından bir nimet verince önceden kime yalvarmış olduğunu unutuverir; Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. De ki:  "İnkarınla az bir müddet zevklen, şüphesiz sen cehennemliksin." (Zümer, 8) Aslında o kişi “Arkadaşınız asla cinlenmiş değildir.” (Tekvir, 22) “Nun; kalem ve onunla yazılanlara and olsun ki, sen Rabbinin nimetine uğramış bir kimsesin, deli (cinlenmiş) değilsin.” (Nun;1-2) Binâenaleyh; “Dil uzatan, sıkıntı veren kimseyi evliya affetse bile, Allah Teâlâ affetmez v...

Bizim Sınırımız

  Bir kardeşimiz bana yazdığı mektubunda … Hocam selef ulemanın kabul ettiği rivayetlerde ravileri şia mensubu olduğu ve bidat ehli kabul edildiği için ehli beytten gelen rivayetlerin azlığı/neredeyse yokluğu vakidir. Selefin geçmişteki bu davranışına binaen tasavvuf uleması tarafından bahsedilen ricalullah, kutub, gavs gibi olguların daha sonra İbn Teymiyye, el-Cezviyye hatta İbn Haldun tarafından dahi rafizi kaynaklı olduğu iddia edildiği olmuştur. Gerçekten de önemli ve mücerrep kasideler, celcelutiyye cennet'ül esma gibi, hem müellifler tarafından ehli beyt kaynaklı gösterilirken hem de ilk elden şia kaynakları içerisinde yer alıyor.  Benim şahsi kanaatim tamamen şiiliğe karışmadan evvel Kübrevilik-Nurbahşilik tarikinde bu yönden itidalin yakalanmış olduğu, Halvetiler aracılığı ile Sinaniyye'de de benzer temayüllerin bulunduğunu zannediyorum. İlmi Cifr, Mele-i Ala, Hz. Ali ve Hz. Resul'un aynı nurdan yaratılmış olması gibi garib kabul edilecek mefhumların teferruatıyl...

Bu Meydanda ABCD yi, Ebced Sahaf’ta Okumaya Geldik

Resim
  Yazmaya, okumaya başlayana, Bizim Yunus, ”Dört kitabın ma’nâsı bellidir bir elifte” “Sen elifi bilmezsin bu nice okumaktır” [1] demiştir. Erbabı ise devamında “be” de ki sırra kavuşmak için nokta gibi olmayı, ayaklar altında kalmayı; [2] “Cim” inde     içinde sırlanmayı, nihayetinde “dal” da ise sırların azametiyle boyun kesmeyi tarif ederler. Nedeni, bellidir,   her şeyin evveli “Oku/İkra” ve Elifle başladı. Cümlemizin sırrına da   Ebced damga vurdu. Böyleyken,   “ Ebced Sahaf ” da hayatımızın merkezine tekmil ve mükemmil oturdu. Hayatımda en vefalı dostum kitaplardır. Her hâlükârda   onlardan faide bulmuşumdur. Kokusunu çok severim, çünkü kendine hastır. Birde yıllanmış olunca bir dilberin, bir yiğidin, bir garibin, bir beyin, yahut bir şeyhin ve talebenin elinden öpüldüğünü düşünüce o kitap benim için fantastik dünyamda bir güzergah olmuştur. Aslında kimin eli değmişse bunu hisseder birçok kimse. Duymanız varsa kağıdın dili vardır. Yani;...

Eyvah ki…Dini Bilen Dinsizler

  Birkaç gündür internetin hocalarını dinliyorum. Konuş nasıl olsa, meydan hür. Etraflarına topladıkları bir güruh ile güç gösterisi de yapıyorlar.   Tarikat ehli olanların da düştükleri durum   ise bu hocalardan daha vahim. Tarih bir gerçektir. Saklanmış ve izhar edilmiş haliyle her zaman potada bu insanlığı temizlemiştir. Müslümanlar ve diğer dinlerde olanlarda, Allah Teâlâ adına ahkam kesenlerin başına gelenleri düşününce; zamanımız fitnesi son raddeye ulaştı. Hani derler ya, her an her şey olabilir. Haklı veya haksızına bakılmayacak yine zindanları dolduracak olanlar din adına ahkâm kesenler olacak. Eskiden idam ederlerdi şimdi öyle olmayacak galiba hepsini bir hortum dâr deliğe tıkacak. Yahudiler neden çekiyor hahamların bağnazlığı ve Allah adını gereksiz yere anarak saçmalamaları, Hristiyanların papazları da nefislerinin kölesi olması, bizimkilerde yani müslümanların alimleri diyeceğimiz (!) okumuşlarda geçmişe bühtan etmeleri ve aşağılamaları haddi aşmala...

Kâbenin Sahibi Var Sen İnsan Olmaya Bak

Resim
  Bugün de daha öncede gelen mesajlarda Kâbe’nin yalnızlığı, camilerin ıssızlığından mahzun olan ifadeler gelmesi üzerine…. Örnek: “Allahım! Şu sıkıntılı günleri çabucak geçirip Kabede tavaf yapılabilmesini, cuma ve teravih namazlarını camilerimizde eda edebilmeyi nasib eyle yüce rabbim.  Tarihi olaydan sonra Hz Mevlana’nın  Mesnevi adlı kitabında bize işaret ettiği noktayı beyan edelim. Hz. Bayezid-i Bestami’nin hacca giderken yolda bir şeyh  ile karşılaşıp ve Kâbe yerine o şeyhin etrafında yedi kere tavaf etmesidir. Bir şeyhin Bayezid’e “Kâbe benim; benim çevremde tavaf et” demesi 2210: Ümmetin şeyhi Bayezid Hac ve Umre için Mekke’ye doğru koşuyordu İlk defa gittiği şehirlerde değerli kişileri soruşturup arardı. (…) 2215: (…) Bayezid, yolculukta zamanının Hızır’ı olan bir kimseyi bulmak için çok arardı. 2220: Boyca hilâl gibi bir şeyh gördü; Onda erlerin gücünü ve sözünü gördü. Gözü kör ama gönlü güneş gibiydi; rüyasında Hindistan’ı ...