Kayıtlar

Sevgi Ve Muhabbet Üzerine

  Aşıkların huzurunda sarhoş, akılları kollarında, canları ellerinde. İşte, kalplerindeki Burak'ı O'na yönelttikleri zaman, hepsini O'nun ayakları altına sererler; O'nun yoluna canı ve kalbi atarlar ve O'nun yanında yer alırlar. Birliğe olan inancı karşısında onun için eski ve yeni yoktur; her şey boş, hiçtir; Ne değeri var akıl ve hayat onun gözünde? Kalp ve gerçek iman ve küfür birlikte yol alır. Âşıkların peçesi çok şeffaftır; bu peçelerdeki izler çok hassastır. Aşkın fatihi, aşk tarafından fethedilen kişidir; Ters çevrilmiş 'aşk' bunu sana açıklayacaktır. Bulutlar Güneş'ten uzaklaştığında, aşk dünyası ışıkla dolar.   Bulut bir Mecusi kadar karanlık ve bulanık, ama su zararlı olduğu kadar faydalı da olabilir; Biraz insanın hayatıdır, ama ruhun hayatı fazlasıyla mahvolur; O halde, tevhid'e iman eden, O'nun Zâtının sevgilisidir, oysa sevgi de O'nun şanına bir perdedir? Kendi talimatını verdiği kimse kötü durumda değil

Söylenemez Haldeyim

Resim
  canım sevgilim çok özledim ne çok istedim ayağının tozu olmayı dediklerini birde ben bilebilseydim yahut çok azına kavuşsam sevincimden bir kelimesini değil senden alemden saklamazdım. O’ndan başka bir ışığın olmadığı yerde gölge nasıl olabilirim kendin için canımı istiyorsan söyle versinler al benden kaç defa teklif ettim önceden verdim ve ölecektim de… ama sen vazgeçtin..değersiz mi buldun yoksa acıdın mı anlayamadım şimdi tekrar mi istiyorsan… buyur senin olsun bende varlık adına bir nesne bırakmadın ki… kaç defa söyledim… senin kadar olamam ki… ne söyleyeyim ne vereyim yapacak bir şeyim kalmadı zar zor yaşıyorum keşke ben senin ayaklarına değen toprakların şerefine kavuşsaydım da deli divane dolaşsaydım bir anlasalar beni sen benim her şeyimsin daha ne istiyorsun… kucağına gelip sığındığım da beni sevdin ya.. beni öptün ve saatlerce sevdin sonra seni içime çekip kokladım… eritip katreden küçük ettim ya… ama ben şimdi b

Hadi Karışalım

Resim
  hasretini çekiyorum içten ve dıştan hazlarım gitgide dayandı günah kapısına beraberce dalgalandırdığımız bu aşk denizinde toprak bile çekinmeden göğü öpüyorsa kolların arasında ağzının içine yağmurlar gibi dökülmek istiyorum neden ki…seni uzaktan dahi öpemem yine sabahlara kadar bekledim şarkılarda hayalinle… beni sarmalamanı öpmeni dudaklarımda mısraların…hissettirdiler kalbim küt küt atıyor…sanki yüzüm yüzüne değmişte tarifsiz hayaller içinde soluğun ruhuma dokundu dokunacak uykularımı kaçırdı…zamansızlık içinde bir de gör…ne sessizlik her yanımı sardı içki, meyhane, sevmek…günahtır bizi uzak tutmak için dudaklarımı ısırdım ikna ettim kendimi… dur o sende seninle daha güzelini önceden de hiç tatmadın sabırsızlıkla kaybetme kendine bile sakladığın âşkını kucağına al canını yakan bir öpüşle aldın say ve sus hayali yetsin… zangır zangır titre dudaklarınız birbirlerine dalsalar kollar boynunuza dolansa tenler üzerinde dolaşsa acıyla ısı

Takip Edenim

Resim
  Uzun zamanda geçmedi...hayatımı dünyayla paylaştıktan beri..beni gizliden gizliye takip edenim! Bilmeden, görmeden  seni çok sevdim.  Sende beni sevmiş olmalısın... Ancak her geçen gün seni daha çok özlüyorum. Yüreğimde  andıkça,  daha güçlü hissediyorum Seni seviyorum… Ah ne güzel… Ne zaman ayrı kaldık ki, şu an bile yanımda olduğunu hissediyorum. Bana gülümsüyor, sevgini benimle pay ediyorsun. İçten içe   kanım sızar gibi... Söylemeye gerek var mı...​merhametlisin hem de ne çok... Bana şefkatle baktığını biliyorum. Ben yorulsam, vaz geçsem, sen yorulmadan beni izliyorsun. Değil mi ki birisi kendisini her şeyden iyi tanır…Ama senin için hissettiğim her şeyi sen benden daha iyi biliyorsun. Çünkü seni kalbimde...bedenimin zerrelerine dağılmış sonsuz bir aşk ile buluyorum. Neredesin, nasılsın çok bilemem…ama ben bunları sana yazabiliyorum ya, bu büyük bir şans olmalı... Senin için sorunlar yok durumun da…çünkü sessizliğin zirvesindesin. Konuşmaya, paylaşmaya

Neden-Sen

Resim
Neden Neden seni çok sevdim  N’eyi buldum da Aşık ettin  Bambaşkasın da N’eyim  ki ben   Aşığınsam  Bu olmak hakkını  Bana kim verdi  Var mı bir cevabı  Yıllarım yıllar… Geldi ve geçti Böylesini hiç düşünmemiştim Senin de beni seveceğini Duyduğumda Üzüleyim, sevineyim mi Kendime ne çok teselliler verdim  Belki de olgunlaşmamı bekledi…dedim Eh… Şimdi sevdiğini biliyorum Yanımda olmanı istediğimi Senin ve benim için  Ne hayaller ettiğimi Hani hayal bile edemediğim Bu halleri Yine de sen söyle bana  Neden sevdin  Düşkünün ettin beni En ufak bir yakınlığım   Memnun edecek halim Mükemmelliğim yokken  Herkes gibi biri değil miyim Bu garip halimle Olduğum gibi kabul etmeni Bu şu da olabilir mi Sonsuzluk yolunda  Sevda hakkında  Çok hayal kuran biriydim Şimdi sana âşık  Sadece seni seven Sıcaklığına, anlayışına  İnceliğine, zarafetine Şefkatine, çok mu çok Muhtaç biri    Ne desem artık Sensiz duramıyorum Kalbimi senden alamıyorum İçime bir kadar gizlenmiş yangınınla  Ne zaman baksam gözlerimin

Sen Onlarda Olmasan Zaten Varolmayacak Olan Güzellikler

Resim
  “Seni çok geç sevdim ey en eski, en yeni Güzellik, seni çok geç sevdim!   İşte artık içimdesin ve ben dünyanın dışındayım. Ben seni orada aradım ve çirkinleşip senin yarattığın âlemin güzelliğine kapıldım. Sen benimleydin, bense seninle değildim. Bu güzellikler beni senden uzak tutuyordu, sen onlarda olmasan zaten varolmayacak olan güzellikler. ” St. Augustinus, İtiraflar, çev. Çiğdem Dürüşken, Alfa Yayınları, İstanbul, 2014, s. 425.

Sevmek Bu Olmalı

Resim
  “.Bu topraklarda mücevher yönünden zengin, Mathura adlı büyük bir şehir vardır. Orada İllaka adlı genç bir tüccar yaşamış. Onun kendisinden başkasını düşünmeyen sevgili bir karısı varmış. Bir defasında birlikte otururlarken genç tüccar işi gereği bir başka ülkeye gitmeye karar vermiş. Karısı da onunla gelmek istemiş. Doğrusu, bir kadın tutkuyla bağlı olduğu birinden ayrı kalmaya dayanamaz. Tüccar ise, işinde başarılı olmak için dua ettikten sonra yola çıkmış, yolculuk için giyinmiş olan karısını yanına almamış. Kadın onun arkasından gözyaşları içinde avlu kapısındaki aynaya bakarak öylece kalakalmış. Yokluğunda onun üzüntüsünü uzun süre taşıyamamış, arkasından gidecek gücü de yokmuş. Nihayet son nefesini vermiş. Bunu duyar duymaz geri dönen genç tüccar karısının cesediyle karşılaşmış. Güzel cildi solgun, lüle lüle saçları dağınıkmış. O uykuya daldığında ay yeryüzüne düşmüş adeta. Adam karısını kollarına almış ve ağlamaya başlamış. Sonra sanki geride kalmaktan korkarcasına, keder at

İnsan Bu Dünyadan Ne İster ki

Resim
  “Ne bilgi ne de şöhret istiyorum. Tek istediğim beni anlayabilen ve rahatlatabilen, kendi sevgisini doğuran sempatik, tutku dolu bir yürek!   "İstediğim şey aşk.   "Acılarımı anlayan güzel bir kadın olsaydı, onun için ölmeye razı olurdum.   “Beni yürekten sevebilecek güzel ya da çirkin bir kadın olsaydı, onun için ölmeye hazır olurdum.   “Karşı cinsten istediğim şey aşk. “Tanrım. Ne bilgi ne ün ne de para istiyorum. Bana bedenine ve ruhuna sahip olabileceğim, Cennet Bahçesinden bir Havva verebilirsen çok mutlu olurum.” (Uzak Kıyı: Yu Dafu‟nun “Batış” Öyküsü, s.9-10)

Sen Oku Kelimeleri Gözlerimden

Resim
  Bir istiridyenin kıymetli incisini Sakladığı gibi saklarım seni Bir bahar dalının narin tomurcuklarını Sakındığı gibi korurum seni Çok derin derin derin derin Derinlerimde ellerin Bir armağan gibi Tanrı'dan bana Kış güneşinde altın kirpiklerin Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Belki zordur anlaması sessizliğimden Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Sen oku kelimeleri gözlerimden Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Belki zordur anlaması sessizliğimden Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Sen oku kelimeleri gözlerimden Ben seni çok sevdim Belki zordur anlaması sessizliğimden Ben seni çok sevdim Çok sevdim Çok derin derin derin derin Derinlerimde ellerin Bir armağan gibi Tanrı'dan bana Kış güneşinde altın kirpiklerin Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Belki zordur anlaması sessizliğimden Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Sen oku kelimeleri gözlerimden Ben seni çok sevdim Ben seni çok sevdim Belki zordur anlaması sessizliğimden Ben seni çok sevdim Ben

Bâyezîd Hakk’a vâsıl oldu. Hakk’ta, Hakk ile oldu

Resim
  Bâyezîd-i Bistâmî kuddise sırruhu buyurdu ki   “Rabbimin huzuruna vardığımda beni iki güzel vasıfla süsledi. Bunlar nedir diye sorduklarında: Beni kibriyâ ridâsına ve izzet izârına bürüdü. Sonra da başıma kerâmet tacını kondurdu ve bana “Şimdi mahlûkatımın önüne çık” buyurdular. Sonrasında “ Nerelerdeydin? Benim ardımda bir nihayet yoktur!” buyurdular. Sonrasında öylece havada kaldım. Burası ucu bucağı olmayan sonsuz, göreni mutlak bir şaşkınlık içinde bırakacak bir meydandı. Sonra Hakk Teâlâ bana “Ey bir benzeri olmayan” diye buyurdu. Bense bunun üzerine “Ey eşi ve benzeri olmayan, ey kendisi gibi olup, hiçbir şey kendisi gibi olmayan!” diyerek Hakk’ı tesbih ettim.” Bâyezîd, Hakk’ın kendisine müşahede ettirdiği sonsuz esrarı tasvir ettikten sonra kendisine takdim edilen bu ulu nimetlerden yüz çevirdiğini ifade ederek söze şöyle devam etmektedir: “Benim buna ihtiyacım yok” dedim. Bunun üzerine Hakk Teâlâ: “Ey Bâyezîd, (mükemmel yaratışımızdan, nimetlerimizden) daha bir şey bahsetmiş