Kayıtlar

İslamı Sadece Kur'ân-ı Kerim Mealinden Anlamaya Çalışan Aptallara

  Not: Aşağıda Ali Nihad Tarlan yazısını aktarıyorum.   “ Din, kâinatın ve insan uzviyyetinin tedvin edilm iş seklidir. Halik kâinat için de, i nsan u z viyy eti yolu ile bunu a kla ta’lim eder. İnsanın cem’iyetin her uzvu her an onun karşısında bir vaiz bir mihrabdır. Uzviyyetini yaşıyan insan, dinin bir kısmı­nı yaşıyor demektir. Hiçbir hususta ifrata kaçmıyan, yerinde ve haya tının ve cemiyetinin selâmeti yolunda hareket eden in san, hakikatte dindar i nsan dır. Halik, ademin yaradılışından beri onun tekâmülünü temin eden kanunları parça parça Pey­gambere vahy etmiştir. Totemizm dahi zamanının idrakine göre bir din yani bir kanundur. Ve muhakkak hakikatin bir parça­sını ihtiva etler. İptidaî insanın ruhunda totemin manası neydi, biliyor muyuz? Nihayet insan Halika diyerek kendine tapar. Çünkü Halikin bütün evamıri birinci plânda cemiyetin, onun içinde bütün bir değer olan insanın hayatını korumak ve onun en salim şe­kilde cereyanını temin etmek gayesini göz önünde tutar.

Sevdama Ben Ölürüm Güvercin Ne ki

AŞK ve EKMEK Bakıyorum şu güvercin hakikaten çok aptal bir hayvan... Binbir asil rengin kaynaştığı yelesini kabartıp dişisinin önünde guruldayarak yerlere kapanır, sıçrar, döner; dişi aldırmaz. Bizim şeyda âşık yerlere kapanıp döne döne secdeler ede dursun, dişi uçup gitmiştir. Bir de onu göremeyince hayretle bir afallayışı doğruluşu vardır. Dedim ya, aptal.  Geçen gün ihtiyar bir hanım bunlara ekmek atıyordu. Serçeler ele avuca sığmaz zeki hayvanlar! Daha ekmek havada iken atılıyor, onunla beraber yere inip kapıyor ve gidiyor. Hantal güvercin ekmeğin nereye düşdüğünü görünceye kadar serçe biraz ilerde parçanın yarısını gövdeye indirmiş bile! Oldukça iri bir parça etrafında güvercinler birbirlerinden kapa kapa karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. İri bir erkek güvercin, bir dişinin gagaladığı parçaya atıldı: Fakat karşısındakinin dişi olduğunu görünce ekmeği filan unutup guruldayarak, yelesini kabartarak secdelere kapanmaz mı! Aşkın ekmekten daha lezzetli olduğunu bu hayvan bi

“GÜNEŞ YAPRAK” TAN

Hzl: Ali Nihad TARLAN GÜNEŞ YAPRAK Kışın-tam ortasında bir bahar günü idi... Güneş! ışıl ışıldı... Hafif rüzgâr altında çırpınan sarı, yeşil yapraklar pırıl pırıl... Altı» renginde iri bir yaprak gözlerimi öyle kamaştırdı ki, Kocaman bir çınarın bu tek yaprağı... Bir mevsimlik hayatın son yadigârıydı bu... Güneşin içmiş içmiş altın ışıklarını; benliğini kaybetmiş, şeffaf bir hale gelmiş... Bir avuç ışık olmuş, bir avuç güneş olmuş... Bu altın renkli yaprak! İnsan ömrü ne olacak... O da uzun bir mevsim!... Ne olur, ben de olgun, böyle şeffaf ve altın, böyle serapa güneş bir yaprak olabilsem! Sh: 20 İNSAN Topkapı’da Maltepe Askerî   Lisesinin otobüsünü bekliyordum. Kahvenin önünde bir kalabalık vardı. Merak ettim, sokuldum. Güzel bir koç satılıyordu. Koçu satan adam, onu kendi elile beslediğini anlatıyor, malını medhediyordu. İri koç, bir çocuğun saf gururile gâh etrafına bakıyor, gâh sahibinin arkasına kavuşturduğu avuçlarına anasının meşesine s