BESTEKÂRLIK MEŞKİ- Stefanos Yerasimos
Hzl: FİKRET KARAKAYA BİR BESTEKÂR YETİŞİYOR HİKÂYESİNİN MAKALEYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ HALİ İsmail Dede’nin bazı eserleriyle Zekâî Dede’nin bazı eserleri arasında dikkate değer benzerlikler tespit ettim. Görünüşe göre bunlar, bir eserin melodik çizgisinin, başka bir güfteyle ve başka bir makamın nağmeleriyle birleştirilmesinden ortaya çıkmış eserlerdir. İlkin, İsmail Dede’nin Sultanîyegâh İkinci Beste’si (“Cân ü dilimiz lûtf-i kerem-kâr ile mâmur”) ile Zekâî Dede’nin Ferahnâk Beste’si (“Söyletme beni câmm efendim kederim var”) arasında böyle bir ilişki olduğunu fark ettim. Sonra Zekâî Dede’nin Hicazkâr Ağır-semâî’sini (“Gülşende hezâr nağme-i dem-sâz ile mahzûz,”) İsmail Dede’nin Acem-aşiran Ağır-semâî’si (“Ey lebleri gonca, yüzü gül, serv-bülendim”) üzerine bestelediğini anladım. Bunun üzerine Zekâî Dede’nin eserlerine daha çok dikkat etmeye başladım ve “Dil verdiğin ol çeşm-i siyah-meste işittim” mısraıyla başlayan Hüzzam Yürük-semâî’si ile Âmâ Kadri Çelebi’ye atfedilen Nikr