Kayıtlar

Hasret | Pedar

Resim
  متن آهنگ مرتضی پاشایی حسرت سهم من از تو شده حسرت درد و یه عادت کابوس و وحشت عشقم کجا رفت سهم تو از من شده رویا تنهای تنها با خاطراتم توی دنیا سهم من از تو چیه آخه دنیام سیاهه دل بی گناهه بی پناهه سهم تو از من شده دوری خیلی صبوری مثل من زنده به گوری این روزا حس میکنم دوباره باز کنارمی تو داره میمیره قلب من دوباره بی تو چی میشه حرف قلبتو بهم بگی تو عزیزم این روزا همش دلم میگیره و دیوونه میشه بهش میگم طاقت بیار میگه نمیشه توی دلم نشستی واسه همیشه عزیزم دانلود آهنگ جدید مرتضی پاشایی حسرت با لینک مستقیم سهم من از تو شب تاره دل بی قراره بارون میباره دوباره سهم تو از من چشم خیسه واست عزیزه اشکات رو گونه میریزه سهم من از تو یه ستاره دل پاره پاره آروم نداره دوباره سهم تو از من دل خونه بی آشیونه تنها میمونه میدونه این روزا حس میکنم دوباره باز کنارمی تو داره میمیره قلب من دوباره بی تو چی میشه حرف قلبتو بهم بگی تو عزیزم این روزا همش دلم میگیره و دیوونه میشه بهش میگم طاقت بیار میگه نمیشه توی دلم نشستی واسه همیشه عزیزم Senden payıma düşen acıya duyulan özlem, kabus ve dehşet alışkanlığıdır Aşkım n

Ruhum Onun Aşkı Tarafından Ele Geçirildi

Resim
  "Hallac Divânı"ndan  أئا الذى ئفسه تشوقه لحتفه عنوة و قد علقت أنا الذى فى الهموم مهجته تصيح من وحشة و قد غرقت أنا حزين معذب فلق  [روحى من اسر حبها] أبقت كيف بقائى و قدرمى كبدى بأسهم من لحاظه رشقت فلو لفطم تعرضت كبدى ذابث بحر الهموم و احترفت باحت بما فى الضمير يكتمه دموع بث بسره نطقت Farsça منم كسى كه مثوق مرك خود در خفت و خوارى بود وشيفته «به آن » منم كسى كه در آرزوهايش فرورفته است از وحشت فرياد مى زند در حالى كه غرق گشته است من اند وهگينى آزرده و پريشان خاطرم روحم از اسارت عشقش گريخت بقايم چكونه است در حالى كه ميان دلم را با تيرهاى نگاه باريك و تندش هدف گرفته است پس اگر تيرها قطع شوند، دلم به من حمله مى كند باگرمای‌ آرزوها ذوب می کند ومی سوز اند آنچه در دلم مخفی کرده بودم اشکهای اندوه ،آشکار کرد و رازش را بر ملا نمود Türkçe Ben onun için kendi canıma kıymak için can atarım Endişe içinde olan rüyalarına dalarım Boğulurken dehşet içinde çığlık atsamda Üzgünüm, işkence görüyorum Ruhum onun aşkı tarafından ele geçiril

Sen, Siz Olmasın

Resim
    mektubunda dedin mi gelsen yapamazsam…öyle de oldu   bana yazıklar olsun sanki bir giyotin ötesi aşkın alevi   neden ki ses veremedim kırılırsa…kavrulsaydı gözlerine yaş ve içine kan aksaydı   seviyorum…ölüyorum…yalanlar...olup önüme gelince nerde kaldı sözler vefasızlıkla bir mi oluyor şimdi darağacında boynu kırılsaydı   o kadar sancısını çekmezdim aslında doyacak kadar duymuştu kulaklarım sesini açta değillerdi hani   kırk mazeret dizersem olsun mu…tamam mı yetmiyor ki   affetmiş gibi yapsam kendimi affedemedim ki ben zalim hayat … berabersizliğim bir cehennem içimde yangınlar aldatmışım gibi   sonra sevgilim “demedim say”ını duymak ağlayan yalanlarım özlem duymaz mı ölüme   keşke…ferahlasam düşündükçe üstüme…karalarla geliyor donuk kaldım ya küstüyse veya bir damla yaş geldiyse gözüne kim taşır vebalini   leyla gücüm kalmadı götürsünler beni kör kuyuma boğuyor zaten yalan

Sorma

Resim
  maziye bak ve acıma yangınları sönmüş sanma alevleri bitmez tükenmez yazıda gün diye bir isim vermiştim bir yarıma bilir halimi anlarda nedendir bu sefer bilmedi hesap soramadım dahi ona çektim gittim ve leylama neredeydin geç kaldın…kızamadım da ona günleri sevmiyorum birde  uzunsa kış benim için olsun…uzun geceleri var ya katlanırım hayaline mecburen acılarıma ne zaman bir kar yağsa içimde kör alevim dönmüştür kora seni anarım acımı ardı ardına şimdi ise maziyi söyleme yük veriyorsun bana en yakınımdan en uzağa ben hep vurgunlarda sevdam bitmez…acımı acıma ben yanarım yine de sen yanma yine duman ederim kendimi akşama sensiz sabahlar ve yine sensiz uykulara kahırlarıma yıllarıma ne diyeyim…sensiz kalan bu yalnızlığıma en yakınımsın ve çok uzakta bugün farkettim kıvrılmış bedenin ceylan gözlerin…ağlaya ağlaya ıslatmış kalp izi gibi yapışmış yastığına gözlerim terlemiş demişsin soranlara neydi günahımız bir anlatsana hangisiyim bu çelik çomak oyununda değnek mi  küre mi ikiside vuruy

Yinetekim

Resim
  imdat senden koklayamadığım gülüm toprağım suyum havam birsenim aşıklık kâr etmiyor aşkı ancak aşk anlar diyorlar ben sen var mı üzülme benimsin biliyorum ama ayrılıkla korkutma kulluğumu bilirim…kölenimde   senden geldim… yaşadım… ve hayatı sende bir kıvılcım sıçradı mı kalbime fânûsum...ışıltın bağrımı dağlasa aşkının   odunda yansın alevim seni beklerim limanım sığınağım yinetekim kimsesizim…değilim... dimi İsmail Hakkı Altuntaş

İmkânsız

Resim
  ateşler yakmış   dumansız…yaşlar dökmüş de bulanık…olmuyor kuş gibi uçmak suçlu… gelen her sesten…aranmıyor …dönmeyen güneşi her günü   soğuk… suçlu…olurken bakımsız   yüzler canan ilinden çağrılar… doğar fırtınalar …ölsün dermiş diri   ki… teraneler ben benim… imkânsız İsmail Hakkı Altuntaş

Sen-Deler

Resim
  yalanlar.. in cin olmuş gerçekler incitmese gözden ırak öpülmemiş dudaklar solunmamış koku okşanmayan saçlar ne türlü hayal kapılarını aralar uzaktan seven birine bir saplantı… körlemesine neden…“uzak”taki bütününden ayrı düşmüş bağlandığı   ebedi yazgı birleşmemiş ki…ayrılsınlar bilinmeyen bir hiç… en uç noktası ezeli çekim yasası sevinçle   hüzünle bu bir alışveriş değil insan kalmak ne zor üşüşür düşünceler ya tümüyle birlikte olmak ah n'olur ikili…sizin… bizim daima kanar uzaklar tenin ateşiyle ısınamaz göğüsdeki esmer yara   sen-deler aşıklar bu yola tutkun leyla   uyuyor mu? İsmail Hakkı Altuntaş

Bulmak İçin

Resim
    Aynada, geçip gidici bir hayal gördüm de sen nesin diye sordum; cevap verdi de dedi ki: Ben, yaşayışın pasıyım. Yaşayanları ebedî hayatta bulursun sen, kimdir bu yaşayanlar? "Yaşayış âleminde gönülleri daralanlar. Barış ehli olanlar yaşayışı kestiler, vazgeçtiler hayattan; şu adam olmayanlardır, yaşayış savaşında kalanlar. Divan-ı Şems, cilt 1   ayrılık aldı aklımı kaybettim kendimi şöyle sen dur     bulmak için leylayı…güneşle ay gitsin karanlık mı gerekli…seni bulmanın şevkında   sabrederim güneş bile kararır taş bile ayrılır kaç yerinden kanadı kopar yüzlerce kuşun   aç kapıyı bir kere…yandım ateşinden ne vakit göreceğim diye merak ediyorum   neyim var yandı   bana kızıyorlar anlat diyorlar… ne diyeceğim ay gibi mi…ay nedir ki.. yoksa can mı…can nedir ki   bir benzerini olmazsa bir sevdiğini bulmak için Tanrı’ya ne diller döktüm bir işaret-im olsun diye   bunlardan da geçtim seni n’eliğe sığdıramadım

İyileşti Sanıp

Resim
  dermanım… bir fayda getirmedi esenlik şunun-bunun korkusundan tutuklu… acı duy… izinin hastasına elini tutmana da gerek yok gönülden perişan bayramlar kandiller uykusuz geçen günler senin tarafına bakıyor   yeter … öleceksin… kıbleye dön …de sen de … sabır aynasında... elinin kılıcı…boynunda sessizlik içinde... boğuluyor kesilmeden iyileşmek mi… sohbetini kaybetmişti bir zaman tek dostu feryadı kapında hasta olmaktı   nasılsın’ın var ya ah... inleyişini bir düşün...kurtuluş şifa… gecikse de olur hoş gör çırpınışını… elinden kızıl şarap içir uzak kalsın...kafirindir… başkalarına hastalığı   mani iyileşti sanıp...bırakmazsın Harfcem   unutuldum diyormuşsun bu nasıl unutulmuşluk sabah akşama gece gündüze ilişik hayata ölüm ışık ve karanlık birse nasıl olur unutulmuşluk de sen ki… ağlıyorum ben de ağlayım, beraber gülmende bizi isteme sen gül kendince acına bir ortak arıyorsan daha çok acılıyım...anlarım

Hikâye Bitti, Ancak Gerekir Miydi?

Resim
  derviş çölün ortasında kendi kendine yaşıyordu. İbrahimî ilham onu bir düşünce kuyusuna itti. rahatı bozuldu. alışveriş başlamıştı.  uzaktan ve yakından onu depreştiren çiçek duymadığı anlamadığı halleri başına devşirdi. kendini kendinden alana yöneltti derviş, yıllardır onu tanır gibi  o, gerdek gecesinden önce kapıyı aralayan gelinin mendil ucu bir parça bez fakat duyduğu o koku neydi  derviş, hasretmiş meğer o cazibeye kapılıp gitti.  günlerce dil döktü yalvardı. görür müyüm ya da görünsün diye. sırrını döktü, kendini anlattı o sızmaz katıdan katı, taştan sert ki küpünü ne kırdı ne açtı. istedikçe  sordukça daha çok gizlendi, yetmezmiş gibi birden kayboldu  ilgisiz alakasız  derviş sordu, bu sevgi bende kaybolmazken o neden gülbeyaz çehresini saklar ki, kötü idikse neden bize işretin tadını gösterdi  her geçen bu aşkın değeri karşılıksız mı kalmaktı. böyle olmuştu dervişin kaderi, sonunu getiremediği işler. sanki ulaşır

Yorgunum

Resim
    yorgunum! her şeyi denedim uyur gibi, gözlerim kapalı o da bir şeye yaramıyor yanımda olsaydın, sadece hayal rüyamda öperdim diyorum    merak ediyorum, neden hep ben söylemeliyim. dinleyecek mi demeden bir kaos, aklım kaydı, tamamen gitti beni sınamadan seninle kendimi saklıyorum   -Merhamet et!   Yusuf kuyuya düştüğünde "Yardım edeceğim" diye sesler duyardı Hani benim "ey yorgunum, ey hastam" diyen seslerin kaybetmişim kendimi, nasıl acı çektiğimi sen olmasan da, yolun burda yolun aynı kalışına seviniyorum   bana yalanı yaşatma gel beraber, olalım yalnız kaçacağım, karanlıktan kurtulacağım, Yine de öfkeyle yüzleşmeyi neden bekliyorum?   her zaman hayalimde olan hani beni kollarına almıştın tutamadığın tüm sözlerden bana nasıl olduğumu soruyor, sonra: -Her şey iyi olacak, diyordun   bunu sadece zaman söyleyebilir paramparça olmuş hayatıma katlanamıyorum   senden öğrendim ben bütü

Kimi Affedemiyorum

Resim
  olmasaydı dediğim çok şey kendimi hiç affedemiyorum hayatın kaynağı çok şans vermişti fakat kurgularım hatalara düşürdü beni şimdi ise affedilmeyi bekliyorum. o affetmişti kaç kere düşünüyorum zaman geri dönüşü olmayan çizgi düzelmesi olacak mı denilmeyecek kadar "zannetmiyorum" güneşi bilirim doğar, batar vazgeçmez. yolunu ay, sevdiği dünya için nasıl bir şey bu? kaçıncı dönüşü oldu ve turu olsaydı olmasaydı da ne hep "gel gidelim" yolunda   o affetmeden ben kendimi bir affedebilseydim. niye affettsin o güzeller güzeli iki yerde ruhu bir gezeni. belki de varlık bir bedeni ekmekçi koca derler soğuk fırında ekmeği pişer üçe bölünüyorsa bir kapıda o fırın soğuktur ve bende yanıyorsa affetmesini beklediğim pir mi yoksa kendim mi kim kimi affedecek sebebi bilinmezse çözülmez bir sır oldu ben beni, sen seni ayıramadıktan sonra İsmail Hakkı Altuntaş

Değersiz Değer

  Sanırım sana âşık oluyorum. Hani bazı hayaller vardır Yavaş yavaş başlar Kayboluyor sanırsın Bakarsın ki fikirler gerçekler erimiş Sonra alev almış her taraf Ama adanmışlık ve sadakat bugünlerde bulunması zor şeyler. Dünyadaki herkes bir şeyin peşinde. Ben neyin peşindeyim Her şey bir kenara bırakıldığında Hepimiz aynı şeyi aramıyor muyuz O ki   bulunmaz değersiz değerin İyi bir mücadele verirsin ve bir gün Aradığındır seni bulan Gerçekler ve yalanlar   Kimseler belki   farkı bilmez. Çokları gibi Görmezden gelmeyi seçeriz. Öyle değil mi Fakat ben farklı olmayı seçtim ... İsmail Hakkı Altuntaş

Yalnızlık

Resim
  Yalnızlık… Kelimesi dahi beni acıtmıyor Sevdiğimden çok uzaktayım Doğrudur… Beni tanımadan...yargılayan insanlar buluyorum Kimin bana ne etiket verdiğini bilmeme gerek yok Saçmalıklarla başa çıkabileceğimi biliyorum Tek başına yaşamak çok zor Ama hiç yalnız değilim Eğer ki…sevdiğim beni biliyorsa… Sadece Zarar vermek için nedensiz var olan insanlarında Cehenneme gitmesine bile gerek yok O yer dahi onlardan çok uzak… İsmail Hakkı Altuntaş

Nazik Sevgilim

Resim
  Kalbimin neşesi   Gülümsemeler nedenim İçime akıttığın hisler yüzündendi   Deryanda kükreyen bir dalga olmaktansa Bir sessizlikte sana anlatmak İsterdim derdimi   Bahar bulutları bana acıyıp  Yağmurlar olup   yağınca Sanırlar ki kuruyan toprak içindi Hayır Benim içindir Benim içindir inan ki İçimin çölüne aşk çiçeği diktiğindendi   Aslında ben Kararmış semayı çokta sevemem  Bulutlarını güneş olup dağıtmak istememdi   Ey aşkım Soğuk ve ruhsuz gecelerde Sarsan beni ateşinle Kimsenin duymadığı bilmediği yerde Sessizce...çok kez kırılmış kalbinle İstemendi   Huzurum olsun   Kırılmış kalp teknemi Nazik sevgili  Fırtınalar köyünün kıyısına Kadar atsa ve parçalasa Bir daha görmesin Ayrılık nedenlerimi   Unutmak mümkün mü Bütün güzellikleri seninle gördü  Bana olan aşkından dolayı   Kalblerimiz tek bir yürekti   Hep niyetim Hayal şehrime bir rüya sarayı yapmak Sıcacık rüyalarda seninle terler dökmekti Daha neler…ne

Acılar ve Yaralar...Sinem Öztürk

  “ Yaralarım benden önce de vardı; ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum. ” Ulus Baker Giriş Uzun süreli bir sıkıntının küçükten de küçük bir kısmıdır belki bu yazı. Bu sıkıntı ben doğmadan önce de vardı.   Ben de onlarla yaşıyorum. Acı Türkçede üç harfin yan yana gelerek oluşturduğu bir kelimedir. (Çağdaş Türkçenin Etimolojik sözlüklerinde böyle bir köken bilgisine rastlanmasa da ben “aç” kelimesi ile ilişkilendiriyorum “acı” yı.) Peki bu kelimeye ait şeyler nelerdir?   Cinsiyetçiliktir, ırkçılıktır, emperyalizmdir, sömürgeciliktir, faşizmdir, köleliktir, tutsaklıktır, otoritedir, şiddettir, işkencedir, baskıdır, her türlü eşitsizliktir: İktidar ve ideolojidir… Bütün bu şeylerin içinde olduğu dünyada yaşıyor olmak bile başlı başına acıdır. Acının tarifi olan bütün bu şeylerin karşısında, bütün bu şeylere direnerek yaşamak yaraları iyileştirmeye yetmemiş, yetemiyor. Her türlü acının karşısındaki bireysel direniş, kolektif bir hareket yaratamıyor.   Acıya ait olan şey