Kayıtlar

HADÎKA...Kur'ân-ı Kerim'i Yaşamak

  Kur'ân-ı Kerim'i Duymak "Yaşamak" Üzerine Allah Teâlâ emriyle, abdestsiz Kur'ân-ı Kerim'e dokunmayı yasaklamıştır. Şaşkın bir şekilde dizlerine otururken, okuduğun zamanda   "ona dokunmama "ya dikkat et. Bir fakir okuyucu bir kuruş için, sanki bir mısır tanesi için kumru gibi şehvetli bir çığlık atıyor. Allah Teâlâ'nın kelâmını, kendisinden dinleyin, çünkü okuyucunun emeği/sesi sadece bir örtüdür Arif, kelamı Hakk'tan işitir; bu yüzden hasretten biraz uyuklamasında bir suç yoktur. Sesinde çatlama, bükülme ve hassasiyet varken, yumuşak bir hayal gücü ile gizlice konuşur. Sözlerin doğası genellikle naziktir ve çünkü aşk, içten gelen zevkten kaynaklanır. Bil ki, ses, kabuk ve müzik olan her şey, dış şeyler içindir. Kafam karışık olsa bile, anlamını anlamadığın sürece sesin - benim için -beni aptal yerine koyuyor. Şarkısında bir anlam olsaydı, bülbül iki bakıra satılmazdı; Mecazi olarak, birkaç renk göz için, ses ise kulak

Anlayanlara Notlardan

İçindekiler [ kapat ] Göçeyim Akşemseddin, İstanbul’un fethinden sonra, Göynük’e yerleşti ve vefatına kadar orada kaldı. Göynük’e yerleştikten sonra, bir taraftan ahiret hazırlığı yapıyor, diğer taraftan da küçük oğlu Hamdullah’ın ilim ve terbiyesi ile meşgul oluyordu. “Bu küçük oğlum, yetim, zelil kalır, yoksa, bu zahmeti çok dünyadan göçerdim.” derdi. Bir gün hanımının; “ Göçerdim dersin yine göçmezsin !” demesi üzerine; “Göçeyim!” deyip mescide girdi. Akrabasını ve evladını toplayıp, vasiyetini yaptı. Helallaşıp veda etti. Yasin-i şerifi okumaya başladı. Sünnet üzere yatıp temiz ruhunu teslim etti (1460). Göynük’teki tarihi Süleyman Paşa Caminin bahçesine defnedildi. Daha sonra oğullarının kabri ile beraber bir türbe içine alındı.   Hapishane Şarkısı   Ey yar, bu acı demlerde Sen koru benim aklımı... Karardım kaldım damlarda, Aydınlat benim yolumu...   Nefesin esen rüzgarda, Saçların savrulan karda, Yerde, gökte, bulutlarda, Ararım nazlı gülümü...