Kayıtlar

Gel Artık Sevgilim

Resim
 Aşkınla harab olduğumu söyleyebilsem  Sevdalı başım sinene yaslansada ölsem,  Neşenle ölürken yine bir lahza dirilsem  Sevdalı başım sinene yaslansada ölsem

Hani...Türkülerimiz

Resim
Ah, hani hani, hanlar hani, çil çil altınlar hani? Malı mülkü dillere destan o zengin karun hani? Kuş dilini ezber bilen büyük Süleyman hani? Yıllar gider, yeller gider, seller gider, kum kalır  Ya hayırla, ya lanetle anılan bir nam kalır... Ah hani güzel gözler, hani o tatlı sözler, hani?  Hani keman kaşlar hani, o sırma saçlar hani?  Selvi boylu dillere destan o dilber Leyla hani?  Şirin için dağlar delen o yiğit Ferhat hani? Yıllar gider, yeller gider, seller gider, kum kalır Ya hayırla, ya lanetle anılan bir nam kalır... Ah hani bitmez yollar, hanı aşılmaz çöller, hani? Hani yalçın dağlar, hani sonsuz ummanlar, hani? Hani evsiz, barksız, işsiz, milyonlarca aç hani? Ellerimiz bir olunca durduracak güç hani? Yıllar gider, yeller gider, seller gider, kum kalır  Ya hayırla, ya lanetle anılan bir nam kalır....   Türkülerimiz İnsanların Türküleri Kendilerinden Güzel, Kendilerinden Umutlu, Kendilerinden Kederli, Daha Uzun Ömürlü Kendilerinden. Sevdim İnsanlardan Çok Türkülerini. İnsansız

Ayrı koymuş bizi yardan

Resim
  Alın yazımızı yaradan Güldürmemiş felek bizi Ayrı koymuş bizi yardan Yardan haber yok Haber yok yok ah Bu nasıl dünya Vay bana vay vaylar bana Yıl oldu şu aylar bana Eğilsem bir su içmeye Su vermez ki çaylar bana Yardan haber yok Haber yok yok ah Bu nasıl dünya Geçmiş ömür yad ellerde Hançer vurup bağrımıza Susuz kalmışız çöllerde Tuz basmışlar bağrımıza Yardan haber yok Haber yok yok ah Bu nasıl dünya.. Söz : Cem Karaca Müzik : Cahit Berkay

HADÎKA...Kur'ân-ı Kerim'i Yaşamak

  Kur'ân-ı Kerim'i Duymak "Yaşamak" Üzerine Allah Teâlâ emriyle, abdestsiz Kur'ân-ı Kerim'e dokunmayı yasaklamıştır. Şaşkın bir şekilde dizlerine otururken, okuduğun zamanda   "ona dokunmama "ya dikkat et. Bir fakir okuyucu bir kuruş için, sanki bir mısır tanesi için kumru gibi şehvetli bir çığlık atıyor. Allah Teâlâ'nın kelâmını, kendisinden dinleyin, çünkü okuyucunun emeği/sesi sadece bir örtüdür Arif, kelamı Hakk'tan işitir; bu yüzden hasretten biraz uyuklamasında bir suç yoktur. Sesinde çatlama, bükülme ve hassasiyet varken, yumuşak bir hayal gücü ile gizlice konuşur. Sözlerin doğası genellikle naziktir ve çünkü aşk, içten gelen zevkten kaynaklanır. Bil ki, ses, kabuk ve müzik olan her şey, dış şeyler içindir. Kafam karışık olsa bile, anlamını anlamadığın sürece sesin - benim için -beni aptal yerine koyuyor. Şarkısında bir anlam olsaydı, bülbül iki bakıra satılmazdı; Mecazi olarak, birkaç renk göz için, ses ise kulak

Unutur muyum...Bak ağlıyorum kaderime...Yerine Sevemem...Ölsem yeter

Resim
Bak ağlıyorum kaderime Yeniden yazamam günahım ne Düşüyor çığ gibi üstüme Yaralı kırgın ümitlerim Can özüm söyle adaletin ne Veremem seni kimselere Ben kime ne derim şimdi Sen ellerin göz bebeği Olmuyor gülüşünü görmeden Son dileğim koynunda öleyim Ben kime ne derim şimdi Sen ellerin göz bebeği Olmuyor gülüşünü görmeden Son dileğim koynunda öleyim Gökhan tepe: Bak ağlıyorum kaderime Yeniden yazamam günahım ne Düşüyor çığ gibi üstüme Yaralı kırgın ümitlerim Can özüm söyle adaletin ne Veremem seni kimselere Ben kime ne derim şimdi Sen ellerin göz bebeği Olmuyor gülüşünü görmeden Son dileğim koynunda öleyim Ben kime ne derim şimdi Sen ellerin göz bebeği Olmuyor gülüşünü görmeden Son dileğim koynunda öleyim Ben kime ne derim şimdi Sen ellerin göz bebeği Olmuyor gülüşünü görmeden Son dileğim koynunda öleyim  Geceler karanlık kabuslar üzerimde Yine dertlerimle ben başbaşayım  Gözlerin çağırmıyor sözlerin avutmuyor  Kadere küsmüş gönlüm yapayalnızım  Söyle bana sensizlik neden bu kadar zor  G

Yabancısın buralara....Bana esmeyi anlat

Resim
  Penceremin perdesini Havalandıran rüzgâr, Denizleri köpük köpük Dalgalandıran rüzgâr Gir içeri usul usul Beni bu dertten kurtar Gir içeri usul usul Beni bu dertten kurtar Yabancısın buralara Nerelerden geliyorsun? Otur, dinlen baş ucuma Belli ki çok yorulmuşsun Bana esmeyi anlat Bana sevmeyi anlat Bana esmeyi anlat Esip geçmeyi anlat Anlat ki çözülsün dilim Ben rüzgârım demeliyim Rüzgârlığı anlat bana Senin gibi esmeliyim... Söz : İlhan Şeşen Müzik : İlhan Şeşen Düzenleme : Cihan Okan

Geçmiş güzel günleri rûhumla anıyorum

  Geçmiş güzel günleri rûhumla anıyorum Vefasızı görünce tutuşup yanıyorum Bahtım gibi karanlık matemli gecelerde Her tarafta her yerde hep onu anıyorum

Beyaz Mürekkeple Yaz

Resim
    ..her zaman o iyi anne sütünden hiç olmazsa bir parça vardır.. Beyaz mürekkeple yazar kadın. “Helene Cixous”   bugünüm fısıltılı adını ansam yüreğim çatlar…nar gibi ağızlarda dudaklarım…leylam derdi şiirlerde şarkılarda gizlemiştim sevincini yitirdi her şey şimdi bir hiç gibi neden sustu sevdiğimiz şarkılar sızanlar aramıza hiç beklemediğimdi hani anlarım bildiklerimi bu ötekiler nereden çıktı âlem bir yana biz bir yana aklımın ucundan geçmiyorlardı kar mı edindiler… sana bir an beni unutturmayı ışığını söndürdüğünde gün … kıskançlıklar şarkılarla dağılsın tek duam sana âşık olmaktı sözcüklerle…iniltilerle sevişmek kalbime sarıl büyük aşkı beraber okuyalım kırmızı dudaklarını bile ısırmak istiyorum kınamasınlar…ne var ki… sözcükleri   kötü yapan korkular ve gereksiz kuruntulardı   meftunum…kesiğim…âşıkım senden ayırıyor diye aynaları siyah örtülerle kapattım değil kimse…ben dahi salınmayayım tutkulu bir aşkla beslenen r

Karlı Dağ

Resim
    Taştın yine deli gönül, Sular gibi çağlar mısın Aktın yine kanlı yaşım Yollarımı bağlar mısın   Nidem elim ermez yâre, Bulunmaz derdime çare, Oldum ilimden âvare, Beni bunda eğler misin   Yavıkıldım ben yoldaşı, Onulmaz bağrımın başı Gözlerimin kanlı yaşı, Irmak olup çağlar mısın   Ben toprak oldum yolunda Sen aşırı gözetirsin, Şu karşıma göğüs geren Taş bağırlı dağlar mısın   Harâmi gibi yoluma Aykırı inen karlı dağ Ben yârimden ayrı düştüm, Sen yolumu bağlar mısın   Karlı dağların başında Salkım salkım olan bulut Saçın çözüp benim için Yaşın yaşın ağlar mısın   Esridi Yunus'un canı Yoldayım illerim kanı Yunus düşte gördü seni Sayrı mısın   sağlar mısın. Yunus Emre

Hangi Cevherle Yarattın

  Zi çe cevher âferîdî Zi çe cevher âferîdî dil-i dâğdâr-i mâra Ki hezâr lâle pûşed pes ez în mezâr-i mâra/ Ten-i mâ çerâ misûzî –ki hod în gonâh kerdî To ki bûsegâh kerdî, leb-i porşâr-i mâra/ Çe konem coz în ki gûyem “beniger be lotf beniger Dil-i germsûz-i mâra, reh-i şermsâr-i mâra/ Ze sirişk-i nem feşândem be benefşe zâr-i dovrî Ki zi bûtehâ beçînî gol-i intizâr-i mâra/ Çu nesîm-i âşinâyî, zi kodam sû vezîdi? To ki bîkarar kerdî heme lâlezâr-i mâra/ Menem ân şikeste sâzî ki to em nemî nevâzî Ki fiğan konem zi destî, ki goseste târ-i mâra/ Zi kevîr-i cân-i Sîmîn, ne gol u ne sebze rûyed Dil-i reng u bû pesendet çe koned behâr-i mâra/ Hangi Cevherle Yarattın Hangi cevherle yarattın ki yanık gönlümüzü, Bin lâle örter mezarda üstümüzü. Neden yakarsın bizi, kendin işledin günahı, Sen boğdun öpücüğe ateşli dudağımızı. Neyleyim ‘bak bi gör’ demekten başka, Kızaran yüzümüzü, yanan yüreğimizi. Gözümden su döktüm menekşelere, Daldan deresin diye umut çiçeğimizi. Bir tanıdık yel gibisin, ne