Kayıtlar

Kalemin Kâğıda Aşkı

  Sevgili dünyam benim! Acılar içinde kıvranan sensizliğimle bedenlerimizin birleşmesi ve ayrılması içinde duygularımı, kelimeler yurdundan gelen yardımla, sana, bu kaçıncı kez anlatışım. Ben yine de tekrar tekrar sana yazmalıyım. Kalemin, ten kağıdıyla sevişmesi nasıl olur biliyorum…insan da aşk doruğa çıkınca ve kavuşamadığında, yazdıkları ile sevişir. Bende kelimelerimde öylesine senin tenine dökülüyorum, gizlemeye de uğraşmıyorum. Seviyorum sonsuzca seni. Ne var ki, kalemden coşkunlukla arada bir damlayan gözyaşları, kağıtta yer bırakmıyor, kurumasını bekliyorum. Başka renkler bulup yazmaya gayret ediyorum. Bazende yazacak birazcık yer bıraktığı yer kalırsa, duramıyorum bir şeyler yazmalısın, diyen içime sus payı veriyorum. İçimde gizli kalmış söylenmemiş büyük büyük hislerime, değer değmez kıymetsiz şiirlerde, ifadeler buluyor, seni söylensinler. Canım! O bembeyaz bedenin güzelliğinde yittim galiba. Bugün kalemden kelimeler birer birer kan akıtıyor. Seni üzenler olmuş. Zaten

KALEMİN AŞKI

Gülzârı Savabın Birinci Kısmının Hülâsasından Bütün insanların bitmez tükenmez hamdı, şükrü kaleme, yazıya şeref ihsan buyuran yüce Tanrıya mahsustur. Tanrı kalemi tuba dalı ve selvi gibi yaratmış ise de başka ağaçların hilâfına, onun yaprağını beyaz, çiçeğini siyah yemişini yüksek sözler olarak halkeylemiştir. Kalem Tanrıya âşıktır, fakat aşkını hakkiyle yazamadığından şaşırıp kalmış; ağlamayı âdet edinmiştir; o durmadan ağlar hem de gözünden yaş yerine kara kan akıtır. Kalem ağlamakla beraber kulluk vazifesini de unutmaz. Cenâb-ı hakkı her iki dil ile tesbih eder. Kalem rızk anahtarlarındandır; bütün işlerin vâsıtası, her türlü halin rabıtasıdır. Kalem iki dilin birisi, iki cihanın tercümanıdır. Bütün din, dünya, ahret işleri kalemin dilinden mis gibi, anber gibi yayılmaktadır. Kalem mana denizinin dalga kıran dalgıcıdır, kalemden çıkan şeyler söz değil incidir. Cenâb-ı Hakk’ın bildiği şeyleri, Cenâb-ı Hakk’ın sırlarını kalemin yazması için gökle