DOST'TAN
KİTAPTAN EVVEL Her devirde ve asırda, Ebû Bekir ve Ebû Cehil yaradılışlı kimseler olduğunu bilince, gerçeklerin beyânında niçin söz söyler, neden kalem oynatırız diye düşünmemek elde değil. Zîra hakikatler, ancak o hakikatle soydaş olan gerçek kimselere yüz gösterir, gafil inkârcılara değil... Anlamak ve inanmak, dünyâda kazanılan bir imtiyaz olmaktan ziyâde, bir ezelî nasip işidir. Şu hâlde, idrakleri ters yolda karar etmiş olanları doğru yola çevirmeğe uğraşmak neye yarar? Kendilerini madde ve mânâ âleminin allâmesi kabûl ettikleri hâlde, ellerim eteklerini dünyâ kirlerinden temizleyememiş, hırs, fesat, nifak, yalan ve iftirâyı keyifli bir vazîfe hâline getirmiş bu zavallılara sâdece acımak yetmez mi? Bence yeter. Ammâ eşe dosta yetmedi. İşte bu temiz ve iyi niyetli yârânın, mâsum ısrarlarıdır ki, şu okuduğumuz bölümün yazılmasına yol açtı. Öyle ki, Ken'an Rifâî denen insanlık âbidesinin, görüş, düşünüş ve yaşayışından, şu garip dünyânın garip insanları bi