Kayıtlar

VECİZELER

[Eflâtun- Haydar Rıfat’ın tercümesinden] En kıymetli şey hayat değil, güzel hayattır. ** En yüksek yeri tutanda, en büyük zekâ da bulunması lâzımdır. ** Tetkik ve tetebbüe [ araştırma, inceleme ] tahsis edilmiyen hayat yaşanmağa değmez. ** Güzel olan şey güçtür de ** Güzel bir hayat ancak ve ancak aşk ile gelir. ** Aşk güzeldir, yüksek bir surette sevmek bilinirse; çirkindir, utanma verecek surette sevilirse. ** Aşk yalnız insanların ruhunda değildir. Ona hayvanların vücudunda, toprağın bütün mahsullerinde, velhasıl bütün varlıklarda rastlanır. ** Vücud gözlen zayıflamağa başladığı zamandır ki fikir gözleri vuzuh ile görmeğe başlar. ** Felsefe en yüce musikidir.        ** İhtiyarlık duygular hakkında istirahat ve hürriyet çağıdır; insan bir sürü azgın belâlardan kurtulmuş bulunur. ** Ya filozoflar devletlerde hükümdar makamına oturtulmadıkça, yahut hükümdarlar sahiden filozof olmadıkça insanlar için selâmet yoktur. ; ** Zâlimin ka

İBNİ SİNA’NIN EDEBİ YÖNÜ

Şairliği İbn-i Sina aynı zamanda içli, lirik, derin bir şairdi. Şiirlerini Arapça ve Acemce yazıyordu. İbn-i Sina ki­ tabının folklora ait dördüncü kısmında Kilisli Rifat onun 900 tarihlerinde yazılmış türkçe bir kıt’asını da neşretmiştir. Eğer o kıt’a da hakikaten ona aitse o büyük filozof üç dilde şiir yazmış demektir. İbn-i Sina yalnız rasyonalizmde kalmamış mistizme de çıkmıştı. Meşşaîlik ile İşrakîliği, yâni Aristoculuk ile yeni Eflâtunculuğu birleştirdiği için felsefesinin temeli ve gövdesi akla dayanırken zirvesi tasavvufun vecdile titriyordu. Onun tasavvufu Fârabî’den de ayrıdır. Fârabî’nin nazarında tasavvuf enfüsî bir haldi. İbn-i Sina’ca tasavvuf ise «Haddi kemale eren bir ruhun en yüksek hazzıdır.» İbn-i Sina, şi’rinin gıdasını işte o hazdan aldı. (Onun mutasavvıflığma ilerde ayrıca tasavvuf bahsinde temas edilecektir.) Onun bütün şark edebiyatında felsefî şi’rin bir şaheseri olarak sa­yılan meşhur «Ruh kasidesi» hakikaten mistik fikir derinlikler il