Kayıtlar

Sorma

Resim
  maziye bak ve acıma yangınları sönmüş sanma alevleri bitmez tükenmez yazıda gün diye bir isim vermiştim bir yarıma bilir halimi anlarda nedendir bu sefer bilmedi hesap soramadım dahi ona çektim gittim ve leylama neredeydin geç kaldın…kızamadım da ona günleri sevmiyorum birde  uzunsa kış benim için olsun…uzun geceleri var ya katlanırım hayaline mecburen acılarıma ne zaman bir kar yağsa içimde kör alevim dönmüştür kora seni anarım acımı ardı ardına şimdi ise maziyi söyleme yük veriyorsun bana en yakınımdan en uzağa ben hep vurgunlarda sevdam bitmez…acımı acıma ben yanarım yine de sen yanma yine duman ederim kendimi akşama sensiz sabahlar ve yine sensiz uykulara kahırlarıma yıllarıma ne diyeyim…sensiz kalan bu yalnızlığıma en yakınımsın ve çok uzakta bugün farkettim kıvrılmış bedenin ceylan gözlerin…ağlaya ağlaya ıslatmış kalp izi gibi yapışmış yastığına gözlerim terlemiş demişsin soranlara neydi günahımız bir anlatsana hangisiyim bu çelik çomak oyununda değnek mi  küre mi ikiside vuruy

Yinetekim

Resim
  imdat senden koklayamadığım gülüm toprağım suyum havam birsenim aşıklık kâr etmiyor aşkı ancak aşk anlar diyorlar ben sen var mı üzülme benimsin biliyorum ama ayrılıkla korkutma kulluğumu bilirim…kölenimde   senden geldim… yaşadım… ve hayatı sende bir kıvılcım sıçradı mı kalbime fânûsum...ışıltın bağrımı dağlasa aşkının   odunda yansın alevim seni beklerim limanım sığınağım yinetekim kimsesizim…değilim... dimi İsmail Hakkı Altuntaş

Kimi Affedemiyorum

Resim
  olmasaydı dediğim çok şey kendimi hiç affedemiyorum hayatın kaynağı çok şans vermişti fakat kurgularım hatalara düşürdü beni şimdi ise affedilmeyi bekliyorum. o affetmişti kaç kere düşünüyorum zaman geri dönüşü olmayan çizgi düzelmesi olacak mı denilmeyecek kadar "zannetmiyorum" güneşi bilirim doğar, batar vazgeçmez. yolunu ay, sevdiği dünya için nasıl bir şey bu? kaçıncı dönüşü oldu ve turu olsaydı olmasaydı da ne hep "gel gidelim" yolunda   o affetmeden ben kendimi bir affedebilseydim. niye affettsin o güzeller güzeli iki yerde ruhu bir gezeni. belki de varlık bir bedeni ekmekçi koca derler soğuk fırında ekmeği pişer üçe bölünüyorsa bir kapıda o fırın soğuktur ve bende yanıyorsa affetmesini beklediğim pir mi yoksa kendim mi kim kimi affedecek sebebi bilinmezse çözülmez bir sır oldu ben beni, sen seni ayıramadıktan sonra İsmail Hakkı Altuntaş

Yalnızlık

Resim
  Yalnızlık… Kelimesi dahi beni acıtmıyor Sevdiğimden çok uzaktayım Doğrudur… Beni tanımadan...yargılayan insanlar buluyorum Kimin bana ne etiket verdiğini bilmeme gerek yok Saçmalıklarla başa çıkabileceğimi biliyorum Tek başına yaşamak çok zor Ama hiç yalnız değilim Eğer ki…sevdiğim beni biliyorsa… Sadece Zarar vermek için nedensiz var olan insanlarında Cehenneme gitmesine bile gerek yok O yer dahi onlardan çok uzak… İsmail Hakkı Altuntaş

Derin bir uykuya dalsa gözlerim

  Derin bir uykuya dalsa gözlerim Uyusam uyusam hiç uyanmasam Derin bir uykuya dalsa gözlerim Uyusam uyusam hiç uyanmasam Ruhumu sessizce verse bedenim Çektiğim acıları hiç anlamasam Ruhumu sessizce verse bedenim Çektiğim acıları hiç anlamasam Beni bu hallara koyan Cihana Dargınım kırgınım yılgınım artık Yüreğime bu hüznü koyup kaçana Dargınım kırgınım yılgınım artık Beni bu hallara koyan Cihana Dargınım kırgınım yılgınım artık Yüreğime bu hüznü koyup kaçana Dargınım kırgınım yılgınım artık DİNLE

Acılar ve Yaralar...Sinem Öztürk

  “ Yaralarım benden önce de vardı; ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum. ” Ulus Baker Giriş Uzun süreli bir sıkıntının küçükten de küçük bir kısmıdır belki bu yazı. Bu sıkıntı ben doğmadan önce de vardı.   Ben de onlarla yaşıyorum. Acı Türkçede üç harfin yan yana gelerek oluşturduğu bir kelimedir. (Çağdaş Türkçenin Etimolojik sözlüklerinde böyle bir köken bilgisine rastlanmasa da ben “aç” kelimesi ile ilişkilendiriyorum “acı” yı.) Peki bu kelimeye ait şeyler nelerdir?   Cinsiyetçiliktir, ırkçılıktır, emperyalizmdir, sömürgeciliktir, faşizmdir, köleliktir, tutsaklıktır, otoritedir, şiddettir, işkencedir, baskıdır, her türlü eşitsizliktir: İktidar ve ideolojidir… Bütün bu şeylerin içinde olduğu dünyada yaşıyor olmak bile başlı başına acıdır. Acının tarifi olan bütün bu şeylerin karşısında, bütün bu şeylere direnerek yaşamak yaraları iyileştirmeye yetmemiş, yetemiyor. Her türlü acının karşısındaki bireysel direniş, kolektif bir hareket yaratamıyor.   Acıya ait olan şey

Bir Yaşındayım

Resim
  ”Hiç gerçek olduğunu sandığın bir rüya gördün mü? Ya o uykudan hiç uyanmasaydın rüya olduğunu nasıl anlayacaktın? ”  - Matrix   Hayat sevilecekse sen varsın diye sevilmeli Ne önemi vardı… öncenin ve sonranın Kendimle olduğum zamanın Her bir anın Nasıl sensiz bırakırım Rahatlığımı unutsam da Uykularımı delen o güzel sarılmaların Heyecanını düşünüp… evet şimdi derken Bakışlarım önüme akıyor Rüya imiş Hem sevinip hem üzülmek Güne merhabalarım Bitmeyecek mi Gerçeğe aldım hayalin Bir boş anım özlemesin Halden kalksın   sensizlik Kendimi dahi aramak istemiyorum   Ruhumun derinlerinden yüze çıkanlar Şiir olup ayaklarına değmek için yarış ediyorsa Laflarlar gemisi değil İfadeye mecbur olduğum içindir de Kelimeleri kullandım Ambarlarına o kadar fazlaca yığdığım Batacaksa batsın diyecek kadar pervasızca Şaşkınlığım   Nedenini sorma Yücesin anlatamadığım kadar Benden sana yazılar yenidir sanma Her daim vardın hayallerimde

Göçmüşler

  Duvarsız kalmış evleri Yere bakarken ağlamaksız İncitiyordu, yeni yerin serinliği. Sıcaklık kaldığı yerden üzerine İtil, düşerken kışsız donmuştu Gözleri bakarken körelmiş. Geçmiş gerçek, hayal, Hayat kabul eder mi? Gözler yorgunluktan, kalkacak Bugün ısınmamak üzere Silinmeye muhtaç olmuş  susuz yaz gibi Göz suyunu bulmayı  unutuvermiş Bir el düştü kaldırmaktan Değil tutulsun itildiğinden kaybetmişiz zamanı Hasretsiz, boş kalıp bir ömür Ağlamanın da terk edildiği yerden, yeşermeye Hangi diyerek, Bitti. kapıyı açmak için kırıldığı yerde Göçmüş gözler,  kaldıramadan elini düşmüş eller , düşler Düşüncesizce karanlık günler, Sessizlik bağırsa, duyamadık her şey Bıraktığını unutamazken, gelecek Göçmüşlerin getirdiği, düşmüş eller, birde çıkınlı İçi dolmaya muhtaç boş hayaller…şimdiden biti. Aydınlığı bekleyen karanlık geceler Bir de tükenmeseydik, Göçmeden.  İsmail Hakkı Altuntaş

Hâdi, Beraber Gidelim!

  Güneşim, gidiyor musun? dilsizlik âlemine,  bildiğin yerler mi Yapayalnız, acıyla, neşeyle bunca yıllık arkadaşlığımız vardı çok kolay, çabuk gidiyorsun. sarhoş ettin beni, yıkık bir haldeyim,   Gitme, gidişin  aleladeye benzemiyor ömrüm acı, gönlüm hor, dedim kaç kere, kanatlarım kırık benim, lûtuflarını anarım inkâr etmem, can bağışlamıştın düştüğüm bir zaman   Neden gidiyorsun gereksiz, tükensin, derdi çok diye mi? baykuşlar  başımda böyle kesilirken ben canlı gözün arkada kalmayacak mı?   -Kendine gel! -Biçare, çirkin   Tanrı beni çirkin yaratmışsa Değil önceden, şimdi mi görüyorsun?  ben senim, sen de bensin… başkalarına bakıp, sürme Dinimde, gidecek elimden Gidersen bensiz.   -Aşkımdan fayda mı gördün?   Dostların var, deme, hepsi mürai, kara yüzlü! Vefasız da değildin,  elini dahi vermesen, yüzüme bir kez bakıverseydin,   içini dinleme, beni de sür, Hadi, beraber gidelim! İsmail Hakkı Altuntaş

Rosebud

Resim
  Rosebud, gökten yere inmiş bir melek.   Billur cam bir kadeh gibi. İçine iyi olan şeyleri almış ve sunan abı hayat çeşmesi. O da herkes gibi kırılgan olmasına rağmen, gücünün son raddesine kadar ayakta durmaya çalışıyordu. Gencecik bir talebe…geleceğe umutla bakıyordu. NewYork'ta parka bakan az katlı… yere kadar camı olan bir apartman dairesinde, günlerini geçirirken, sonbaharın sarı sarı yapraklarının, uçuşarak yere düşüşünü seyretmeyi çok seviyordu. Elinde kitapları ve sonsuzluğa uzanan hayalleri, soğuk ile sıcak arası hafif bir sonbahar havası ortamında, kaşe bir trençkot ve boynumda şalıyla,   okulun yolunu tutar,   yürürken gülümsemeyi ve mutluluğu hiç bitmesin istiyordu. Sevinç ve kahkahalar ile okuluna gittiği güzel günler, tekrar tekrar hayal edilebilecek kadar çok güzeldi. ancak o günler sanki birden kesiliverdi. Sanki aklı   durmuş.. her şeyi ret edesi   gelmişti... Yine de kendini ikna edip her şey yerine oturtuyor olsa da... ..bilmiyorum… hiç bir şey bilmiyorum...

Sen-Deler

  yalanlar.. in cin olmuş gerçekler incitmese gözden ırak öpülmemiş dudaklar solunmamış koku okşanmayan saçlar ne türlü hayal kapılarını aralar uzaktan seven birine bir saplantı… körlemesine neden…“uzak”taki bütününden ayrı düşmüş bağlandığı  ebedi yazgı birleşmemiş ki…ayrılsınlar bilinmeyen bir hiç… en uç noktası ezeli çekim yasası sevinçle  hüzünle bu bir alışveriş değil insan kalmak ne zor üşüşür düşünceler ya tümüyle birlikte olmak ah n'olur ikili…sizin… bizim daima kanar uzaklar tenin ateşiyle ısınamaz göğüsdeki esmer yara  sen-deler aşıklar bu yola tutkun leyla   uyuyor mu?  İsmail Hakkı Altuntaş

Kader

  bir oğul bir kız bir gül...bir diken anaları kader boyun bahta bağlı hoş  da hoş devleti mi can  cana dikilmiş kendilerini kendi bulmuşlar üzülmek kalsın gülmek olur olmaz dilerim  dert mi...bitsin İsmail Hakkı Altuntaş

Karanlıktayım Çıkışım Ölüm Olmasın?

  "Bir yalnızın beyanı üzerine" Derdin başladığı ve bittiği yer, insan. Nice dertleri vardır, anlatılamaz, yazılamaz. -Hangi dert? -Ölümün ikiz kardeşi. -Ayrılmak/ayrı kalmak. Bütün bedeni saran, arkadaş olunamayan bir yalnızlık. Dönüşü olmayan yolda, söylenilmeyecek kadar olan bu derdin, gizemli yalnızlığın birde kötülenmiş çehresi varsa. Yalnızlığın ağlayan kalbi, dinmeyen gözyaşları vardır. Kalbin üzerine böcekler üşüşmüş, dili lal olmuş, içtiği zehrolan yalnızlık. Rahat bulsun diye, böceklerine zehirler verilse, yine içine mi dökülecek. Kafesini açsa, denilse böcekleri kaçsa, çirkinleşmiş, kokuşmuş bir karanlık mağaradır, yalnızlık. Işık tutsalar görünsün her şey diye, olmaz mı utandıran bir aydınlık. Benim diyemeceğin sahiplenemeyeceğin bir yalnızlık. _Onlar/düşünceler/duygular orada yok mu? -Var. Bende olduğu gibi, bir kimsede bunlarda var. Ben biliyorum. Bir şeyleri saklamadan istiyorum. Onlarsa benim gibi olmadıkları için utanıyorlar, bu yüzden b

Yazma Arzum

Resim
    yazacağım.. arzum… her an soluksuz sana  deliyazıma dürtüme…heveskar aşk yakışmaz ama elimi yazmaz istiyorsun   istiyorum cenneti dünyada bir an olsun… çek elini yüzünden öteki tarafta belki bulamam seni mümkündür   nasıl birisin aklımı parçalayan… sanki bir arslan yerini yurdunu zamanı kara bahtımı   buluşup kavuşmaya sularsız yerleri tarif ediyorsun n’olurdu, hangi tapıda durduğunu bir bilseydik   kınanmakta… incelip tükenmekteyiz gizli işâretler gönlünden bize yol alsa da, kim anlayacak seni susuz boğuluyoruz   böyle olur mu güneş bile başımızda yok…ay nerede karanlığa bıraktın bizi bakmıyorsun   acımayı unuttun…kalbin ince değil mi yüzümüz sarardı diye…hasta sanma bak ayaklarımızın altına taşlar tutunmuş bırakmıyorlar   nereye gideceğiz ki bizi bizden daha iyi bildiğin halde güzelsin diyoruz teksin diyoruz hiç olmadı   Hakk için söyle nasıl bir sevgilisin batman yok doğman yok hep aynısın bize ise karanlık yakın… aydınlıkta nerden geliyor   hilede bilmiyoruz ki aldatalım terk