Kayıtlar

Yüzü Görünmeyen Sevgilim

  Cami’nin “Aynalara girdiği halde yüzü görünmeyen sevgili” dediği mücerred ve başka bir sevgilidir. İçinde hodbin güzellerin yüzü aksettiği halde, orada yine güzellerin yüzü olmayan bu ayna, her şeyi mücerred telakki eden Cami’nin mi’yarıdır. Ne göğün tahtası, ne yıldızların pulu olmadığı halde, kendi kendine mahabbet tavlası oynayan bu Zat (Mücerred)den başkası değildir. Bu Mücerred’i görmek ne kadar az kişiye nasip olmuştur. “Aşkın sırrı, karanlıklarda ayın ve bulutlar arasında güneşin dolaştığı gibi ebediyyen mahluklar arasında dolaşmaktadır. O sır, görünüşünün sadmesine tahammül edebilecek hiçbir insan bulamadığı için görmesini bilenlere doğru örtülü olarak gider.” Görmesini bilenler (O)nu örtülü olarak da görürler ve hissederler. Çok kimseler “aşk şarabını mecaz kadehinden içerler ve sırra mahrem olurlar” eserden müessire gidildiği gibi, müessirden esere de gidilir. İşte Cami’nin contemplation’unda bu iki şey de aynı zamanda görülmektedir.    Kaynak: İclal ARSLAN,

CAMİ-İ MÜRŞID-İ KÂMİL =(GUIDE SPIRITUEL)

“Dün gece sanki güneş geri döndü de yerin mahrutî gölgesi başını alıp gitti .” Sultan Ebu Sait Gürgan   Ey Şeyh duy ki, bu Abdulhalık   Gucdevani hazretlerinin meşhur sözüdür: “Şeyhlik kapısını kapa, dostluk kapısını aç;   halvet kapısını kapa, sohbet kapısını aç!” Sır bu sözün içindedir… Hz. Cami der ki: “Biz bu (hep) denizinin kenarında oturmuş dalgalara bakıyoruz.   İhtimal ki,   dalgalar bizi avutuyor. Bu görünüşte denizdir ve dalgaların içinde kaybolmuştur.”   Halbuki bize lazım olan dalgaların keyfiyeti değil, denizin mahiyetidir, bizzat denizdir . Biz her şeyi türlü türlü görüyoruz. Çünkü her birimizde veya hepimizde ayrı ayrı, renk renk camlar var. O camları gözümüze tuttuğumuz için güneşde hepimize başka başka renklerde görünüyor. Bir kere renksiz olarak bakmaya alışsak hepimize bir keyfiyette ve bir halde olan güneş gözükecekti.   “Aynalara girdiği halde yüzü görünmeyen sevgili” dediği miz mücerred ve başka bir sevgilidir.