BİR SÖZCÜĞÜN ÖYKÜSÜ
Suat AYDAR Bundan 533 yıl önce Türk diline yerleşmiş sevimli, munis bir sözcükten ve bu sözcüğün etimolojisinden söz etmek istiyorum. Biliyorsunuz, etimoloji bir dili oluşturan sözcüklerin kökenini, nereden geldiklerini araştıran bir bilim dalıdır. Nedir bu sevimli, bu munis sözcük? Zihinlerde daha belirgin bir iz bırakması için, bu sözcüğün ne olduğunu biraz ertelemek, önce dilimize nasıl girdiğinin öyküsünü anlatmak istiyorum. Yıl 1453, Ilık bir İlkbahar sabahı ; Dünyamızın YERYÜZÜ CENNETİ denen güzel bir köşesinde, Akdeniz ile Karadeniz’in biribiriyle kucaklaştığı yerde, Doğanın bütün renklerini, bütün güzelliklerini cömertçe sergilediği, toprakları kadar denizleri bereketli bir büyük kentin surları dışında, elli günden beri devam eden askeri kuşatma sona ermişti. Bin yıldan beri hükümran olan bir imparatorluğun başkenti, Ortodoksluğun kutsal beldesi Kostantinopolis’in görkemli kaleleri, URBAN’ın döktüğü büyük toplarla tar-ü mar edilmiş, Şehrin mağrur müdafileri,