Kayıtlar

Yalanlarım Sizleri Cennete, Bizi Cehenneme Götürsede

İsa (aleyhisselâm) havariyyuna demiş: Sizin bir kardeşiniz uyumuş olsa ve yel onun eteğini açsa, keşf-i avret vaki olsa neylerdiniz? Onlar demişler ki örterdik ve uyandırırdık. İsa (aleyhisselâm) demiş: Yok belki keşf-i avret ederdiniz.  Dediler: Subhanallah bu nice olur?  Dedi: Sizden biriniz bir kardeşinin ayıbını görse aşikâr ediyor. Bu ondan daha çirkindir.   Yıllar geçti gitti. Çok şeyler gördük ve geçirdik. Destanı olmasa da kısacık bir hikayeye sığabilecek hayatımızda doğruyu seven birilerini çok göremedik.  Belimizi  kırdılar. Hakk için dedik,  “Kırılmayız”   ya da  “kırılmazlar”  dedikse de.  Doğrular söyledik, Değimiz gibi çıkmadı.  Herkes anlaşmış gibi, parçalandık/parçaladılar.  Olmayınca, doğru diye yalanları çorba edip, bir bir bina ediverdik.  Neden? Sorana, cevabını doğrudan verince kızıp gitti.  Hem üzdü, hem de üzüldük.  Dediğimiz doğru da, sanki kader yazıcısı gibi,  aynen ç...

DALDAN DALA

Daldan Dala “Dindar kişi her şeyde aynı varlığı bulur. Din duygusu estetik duygu gibi tek tek nesnelerin çeşitliliği ve özellikleri içinde kendini bölmez. Bu duygu Tanrı ile kendini bir duyan mutlak bir duygudur. Her şeyi Tanrıda görmek, Tanrıyı her şeyde görmekle birdir. Dini duyguda, kendi etkinliğimiz saydığımız şeyleri tamamıyla Tanrının etkinliği diye yaşarız ”. [Besim F.Dellaloğlu, Romantik Muamma,Bağlam Yayıncılık, 1.Basım,İstanbul ,2002,s.64] ‘Her insan varlığı temelde bir bütünlük duygusuna, tam güçlü mükemmel bir kendilik duygusuna sahiptir. İnsan erişkin olduğunda da bireyselleşmiş ego bilinci bu kendilikten-ruhsal bütünlükten yükselir. [   Carl Gustav Jung, İnsan ve Sembolleri, Çev:Ali Nahit Babaoğlu, Okuyan us YayınlaRI,4.Baskı, İstanbul,2009, s.123] Bir kentin başına büyük yıkımlar gelmeden önce, genellikle bunu haber veren şeyler olur. Khios’un başına gelecekler de önceden belli olmuştu. Delphoi’ye koro olarak gönderdikleri yüz gençten yalnız ikisi g...

Çedene

  Yazan: Coşkun Yüksel Nadir anlatılmaya değer sanıyorum. Nadir’ e biz çedene derdik. Çedene nedir bilir misin? Çedene, bir bitkidir. Bir ağaç. Ekilmez, biçilmez, sulanmaz, gübrelenmez, budanmaz. Tıpkı o yörenin insanları gibi suyunu kendi bulmak, hayatını kendi devam ettirmek zorunda bir garip mahluktur. Bodur bir ağaçtır. Tek tük kıraç topraklar üzerinde boy atar. Yaz gelince yeşillenir küçücük yaprakları. O da üşümekten dal budak salamamış, büyüyememiş gibidir. İlk bakışta acıma duygusu verir insana. Dallarını gökyüzüne doğru uzatamamış, hadi çocuklar gelin salıncaklar kurun diyememiş ama yine de kendince ağır, kendince vakur, ciddi bir duruşu vardır. Küçücük boncuk kadar küçük meyveleri biter cılız dallarında. O meyvelere de çedene derler. Çedeneler toplanır, kahve dibeğinde ezilirse şifalı bir macun haline dönüşür. Sıcak suyla kaynatırsan kahvesi olur. Tam ezilmemiş küçük parçacıkları diline dolaşır. Tadı da kendine mahsus bir içecek olur. Nadir çedeneye çok benzer. Na...