Kayıtlar

Kimse Beni Sevmiyor

  Kimsenin ilgilenmediğinden eminler. Sürekli sevgi ve tanınma açlığı, çevrelerindekileri yorar ve onları yalnızlığa mahkum eder. Ama yine de kurban rolünü reddedemezler. Neden?   Niye? Bir meslektaşım merhaba demedi, bir arkadaşı ona mutlu yıllar dilemeyi unuttu, onu metroda ittiler ... Böyle farklı durumlar - ve her zaman bir açıklama var: “Kimse beni sevmiyor!” Bununla uzlaşmak kolay değil, ancak böyle bir ifade doğrudur: Başkalarından koşulsuz sevgi eksikliği, her yetişkinin karşı karşıya olduğu bir gerçektir. Jungçu analist Konstantin Slepak, "Aşka olan susuzluğumuz, yalnızca bir annenin çocuğuna verebileceği ideal aşkı yeniden yaşamaya yönelik güçlü, genellikle bilinçsiz bir ihtiyaçtır" diye açıklıyor. "Ama bir annenin kusursuz ve mutlak sevgisi, yalnızca bir çocuğun sahip olabileceği bir duygudur." Yetişkinler olarak, bu hayal kırıklığının üstesinden gelmeyi öğreniyoruz. Sevgimiz, şefkatimiz, dostluğumuz her zaman herkesin hem veren hem de alan olduğ

Ağları Gülermiş

  bir güzel rüya görmek istiyorum seni bulmuş gibi seninle beraber olmuş gibi sonrasında uyanmadan ölmek ölünce yanmış kül gibi bir rüya da beraber olmak, hayalime düşen parçaları tek tek toplayan hepsini bir torbaya koyan sonra ağzını mühürleyen bir kuyuya düşmüş gibi ne güzel di o günler dediğim dört duvar arasında sızan sarhoş gibi seni andığımda kalbime yıkılmış bir ağlar dökülsün seni bulmuş gibi bulamadan ölmüş dişlerini dökmüş bir hasetsiz kinsiz derman istiyorum. önceden bulsam olmaz mıydı açlık gurultusunu dindirecek bir ses kulaklarıma istiyorum kalbim seni bulmuş olsun sen bulunmamış gibi bir çaresiz ilaç ararken seni şifalı bir yurdun başında bulsam da bana hastası desinler senin hastan desinler özlemler kırgın kalbim yorgun ölmüş desinler dirilmeden bir daha nasıl olsa dirilen vaktinde kaç ölüm yaşamış bu beden sevinç mi üzüntümü kargaşa içinde kalırken sen hala bana bakıyorsun gibi hissetmek istiyorum.

Resmine Aşık Olunmaz mı...Vâmık u Azrâ

  Vâmık u Azrâ çift kahramanlı bir aşk hikâyesi olup Lami’î tarafından, Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği üzerine yazılmış büyük bir mesnevidir. Özet:   “Çin'de, gece gündüz yemesi ve içmesiyle ün yapmış çok zengin Taymus adında bir hükümdar vardır. Adaletinden herkes memnundur; fakat mutluluğunu gölgeleyen bir derdi vardır. Birkaç kere evlendiği halde bir çocuğu olmaz. Nihayet derdini dâniş erbâbına açıklar. Onlar da yeniden evlenmesini salık vererek evleneceği kızın tarifini yaparlar. Bu ülkenin Beşîr adlı çok meşhur bir ressamı vardır. Horasan, Iran ve Turan illerini dolaşarak peri yüzlülerin resmini yapar ve bu resimleri zaman zaman seyredip üzüntüsünü giderir. Taymus hanın üzüntüsünü gidermek için de kendisine bunları sunar. Taymus Han, dâniş erbâbının öne sürdükleri şartları, Turan Hanı’nın kızının resminde görür. Çeşitli hediyeler hazırlayarak bir mektupla Turan hanından kızını ister. Turan hakanının kızı, büyük bir çeyizle gelir. Çin hakanı Taymus Han'la muhteş

Hayaline Aşık Olma…Süheyl ü Nev-Bahâr

  XIV. yüzyıl şairlerinden Hoca Mes’ud b. Ahmed ile yeğeni İzzeddin Ahmed tarafından yazılmış çift kahramanlı bir aşk hikâyesidir. Konu; Çin Fağfur’unun kızı Nev-bahâr ile Yemen hükümdarı Bahr’ın oğlu Süheyl arasında geçen bir hikâyedir. Eserin tercüme olduğu söylenmektedir; “Yüzyılın(14. yy), varlığı bilinen önemli tercüme eserlerinden olan Süheyl ü Nev-bahâr 1350 yılında Farsçadan tercüme edilmiştir.” [1] Özet: “Yemen ülkesinin Bahr adında ulu bir padişâhı vardır. Aklı, devleti ve zenginliğiyle ün yapmıştır. Kırk hazinesi, her birinin babası padişâh olan kırk karısı ve ayrıca da iki yüz cariyesi vardır. Bunlara karşılık hiç çocuğu yoktur. Tâcının ve tahtının başkalarına kalacağı endişesiyle bundan şikâyetçidir. Ümidini Tanrı'ya bağlayan padişâh, hazinelerini açar, halka dağıtır, sonunda onların duasıyla bir oğul sahibi olur. Bu oğlanın yüzü dolunay, kaşları kurulmuş iki yay gibidir. Bu özelliğine uygun olarak adını Süheyl koyarlar. Süheyl on dadının sütüyle beslenip yedi

Ben Hayaline Aşığım

Resim