Kayıtlar

İsm-i A’zâm İle Kimin Boyanıp Aynîleştiğidir

  Îskenderî’nin naklettiğine göre de bir gün Şâzilî üstadının huzurunda iken, “Acaba şeyh hazretleri ism-i a’zâmı biliyor mu?” diye içinden geçirir. Bu sırada îbn Meşîş’in henüz konuşma bilmeyen küçük oğlu, oturdukları mekânın en uzak köşe­sinde bulunmaktadır. Çocuk birden dile gelir ve “Ey Ebu’l-Hasan, önemli olan ism-i a’zâmı kimin bildiği değildir. Asıl önemli olan, ism-i a’zâm ile kimin boyanıp aynîleştiğidir.” der. Bunun üzerine şeyh îbn Meşîş tebessüm ederek Şâzilî’ye, “Oğlum zihninden geçenleri açıkladı ve sende var olan şey konusunda isâbet etti.” buyurur. Bu olay karşısında Şâzilî, “Keşke aklımdan böyle bir düşünce geçmez olaydı.” demiştir. [1]   Kaynak: Mustafa Salim GÜVEN, Ebu’l-Hasan Şâzilî Ve Şâzilîyye İskenderî, Letâif, 86; İbn Sabbâğ, a.g.e., 23; İbn lyâd, a.g.e., 12; Eyyûbî, a.g.e., 16-17;  Harîrîzâde, a.g.e., 124 b; Zâfir, el-Envâr, 48.

HAKİKAT ÇİÇEKLERİ (EZHÂR-I HAKİKAT)

Resim
  Ali EMÎRÎ ALİ EMİRÎ EFENDİ (1857-1924) KİMDİR? Müellif Ali Emirî Efendi 1857’de Diyarbakır’da doğdu. İlk tah­silini orada yaptı. Başta Ahmed Hilmi Efendi olmak üzere zamanı­nın meşhur müderrislerinden dersler aldı. Kısa zamanda Arapça ve Farsçayı iyi derecede öğrendi. Bu arada eski tarzda şiirler de yazmaya başladı. Ülkenin çeşitli yerlerinde maliye müfettişliği görevinde bulun­du. Bu sırada ‘rütbe-i ula sınıfı sanisi’ nişanı ile taltif edildi. 1908’de II. Meşrutiyet'in ilanından sonra kendi isteği ile emekli oldu. Emekliye ay­rıldıktan sonra Milli Tetebbular Encümeni, Tasnif-i Vesaik-i Tarihiyye Encümeni başkanlığı ile Tarihi Osmani Emcümeni üyeliği yaptı. 23 Ocak 1924’te İstanbul’da öldü. Mezarı Fatih Camii haziresindedir. Hayatı boyunca gittiği her yerde kitap toplayan Ali Emirî Efendi, ilmi ve edebi faaliyetlerini emekli olduktan sonra daha da artırmıştır. Orta seviyede bir şair, usta bir münekkid olan Ali Emirî Efendi'nin asıl büyük yanı, hayatı boyunca toplamış...