Kayıtlar

İsmâilim, Nûr-ı Aynım

Beni Dinleyen Yok Ama Bir gün Dost, yakınları ile bir arada iken:  "Bir şey söyle de dinleyelim,"  teklifinde bulunmuş, o da gene, alaya alınmaktan bizar: "Efendim, herkes bana gülüyor," deyince:  "Sen söyle oğlum, onlar   değil, ben dinliyorum,"  diyerek etrâfın hareketini tasvip etmediğini ihsas etmişti. ** "İsmâilim, Nûr-ı Aynım! Mektubunu aldım, memnun oldum. Seni, Cenâb-ı Mevlâ'nın ve Hz. Pîr'in himâyesine emânet ederim. Oğlum, dâimâ basiret üzere olup, halka şef­katle muâmele eyle ki, amellerin âlâsı, güzel ahlâktır. Resûlullah Efendimiz: "Dili tatlı olanın dostu çok olur," buyurur. Halkın aybını ört, yüzlerine vurma. Mâlûmdur ki, Allâh'ın sünneti, aybı yüze vurmamaktır. Resûlullâh’ın sünneti halka müdârâ, ehlullâhın sünneti ise, halktan gelen ezâ ve cefâya taham­müldür. Gazabını yutmaya çalış. Vaktini ganimet bi­lip nefsini silmeğe gayret et. Fırsat elde iken, zamânını, kemâl tahsili yolunda sarfeyle. Dâimâ nefsine muhâlef

YUSUFCUK

– Aşk’ın Hakikatlerini Beyan Eden Nesirler / Sâmiha AYVERDİ Devletlim! evvelâ karşıma şu kâinat kitabını açtın ve : —        Oku! dedin. Ben, acemi fakat çalışkan bir talebe gibi, onu kelime kelime hecelemeğe başladım. Dostlarım buna şahiddir. Bir kır çiçeğinde, bir çiğ tanesinde, bir incecik su şırıltısında, zevkte, tebessümde hep senin parmak izlerini görerek hızlı hızlı okuyor ve yanındakilere söylüyordum. Fakat bunlara, bu güzelliklere doymadan sahifeler karşımda dönüyor, bütün telâşıma rağmen, zahmette, meşakkatte, gözyaşında iztırabda gene senin dehâna ve hünerine şahid oluyordum. İşte böylece de gece demiyor, gündüz demiyor, önüme ne gelirse okuyor, okuyordum. Nihayet yorgunluğuma acımış miydin, neydi? karşıma gelip bana dedin ki: —        Kâinat kitabını okumak uzun sürer; kendi kitabım oku!. Bu, o büyük kitabın hülâsası idi; onda da güzelliklerden çirkinliklerden, zevklerden ye acılardan izler, eserler, görünüşler vardı. Belki hakikaten bu, ötekinden küçüktü; an