Kayıtlar

Tanrı Var mı? Bertrand Russell

Resim
  Tanrı'nın var olup olmadığı sorusu, farklı topluluklar ve farklı bireyler tarafından çok farklı gerekçelerle kararlaştırılan bir sorudur. İnsanlığın büyük bir çoğunluğu kendi toplumunun hakim görüşünü kabul etmektedir. Kesin bir geçmişi olan ilk çağlarda herkes birçok tanrıya inanırdı. İlk önce yalnızca bir tanesine inananlar Yahudilerdi. İlk emir yeniyken itaat etmek çok zordu çünkü Yahudiler Baal, Ashtaroth, Dagon, Moloch ve diğerlerinin gerçek tanrılar olduğuna inanıyorlardı ama Yahudilerin düşmanlarına yardım ettikleri için kötüydüler. Bu tanrıların kötü olduğu inancından var olmadıkları inancına geçiş zor bir adımdı. Yahudileri Helenleştirmek için güçlü bir girişimde bulunulduğu bir dönem, yani IV. Antiochus'un dönemi vardı. Antiochus domuz eti yemelerini, sünneti terk etmelerini ve banyo yapmalarını emretti. Kudüs'teki Yahudilerin çoğu boyun eğdi, ancak kırsal bölgelerde direniş daha inatçıydı ve Yahudiler sonunda Makabilerin önderliğinde kendi özel inanç ve gelen

SORGULAYAN DENEMELER; İYİ İNSANLARIN YOL AÇTIKLARI KÖTÜLÜKLER – BERTRAND RUSSELL

Yüz yıl kadar önce herkesin çok kötü bir insan olarak tanıdığı Jeremy Bentham adında bir filozof yaşadı. Daha çocukken adını ilk duyduğum anı bugüne kadar hiç unutmadım. Bu, Muhterem Peder Sydney Smith’in, Bentham’ın insanların ölmüş büyükannelerinden çorba yapmaları gerektiğini düşündüğü yolundaki sözlerini duyduğum andı. Böyle bir uygulama bana aşçılık yönünden olduğu kadar ahlak yönünden de tatsız gelmişti. Bu nedenle Bentham hakkında kötü bir kanaat edinmiştim. Bu sözlerin, saygıdeğer insanların erdem uğruna söyleme alışkanlığında oldukları sorumsuz yalanlardan biri olduğunu çok sonraları keşfettim. Bundan başka, Bentham’a karşı gerçek suçlamanın ne olduğunu da anladım. Aşağı yukarı şöyle bir şeydi: “İyi” insanı, iyilik yapan insan olarak tanımlamıştı. Aklı başında bir okuyucunun hemen anlayacağı gibi bu tanımlama gerçek ahlak ilkelerini altüst eden birşeydi. Bir iyiliğin, ondan yararlanan kişiye duyulan sevgiden kaynaklanıyorsa erdemli olmadığını, sadece ahlak kurallarında

BERTRAND RUSSELL -8-

1872 yılında doğan Bertrand Russell, soylu bir İngiliz ailesindendir. Felsefeci, matematikçi, mantıkçı, konferansçı, hoca, yazar ve eleştirici olarak, çok yönlü kişiliğiyle tanınır. Dört yaşında babasını kaybetti. O günden sonra aydın bir kadın olan anneannesinden yakın ilgi gördü. Daha Trinity Kolejinde öğrenciyken, matematik ve felsefedeki üstünlüğünü kabul ettirdi. İleriki yıllarda bu iki bilim dalında çağımızın dahileri arasına girecekti. Russell, felsefe ve din inancının temelini aramak için öğrenim yaptığım söyler. Bu arada matematik ve felsefe kadar mantık alanında da başarılıydı. 1910 — 1913 yılları arasında yayınlanan «Principia Mathematica» adlı eseri, 1927 de ikinci kez basıldı. A.N. Whitehead’la işbirliği sonucu ortaya çıkan bu yapıt, onu uluslararası üne kavuşturdu. Böylece geçim zorluğundan da kurtulmuş oluyordu. Russell’in felsefî yönü çok canlıdır. Cümlelerinde geometrik doğruluk ve derin anlam vardır. 1910 yılından sonra felsefeyle ilgili çalışmalarının arttığı