Kayıtlar

İlâhî Aşkın Merkezinde Kadının B Noktası Olması

  Sûfî edebiyatı, İslâmî dönemlerde şiir ve nesir olarak ortaya çıkan edebiyat çeşitlerinden biri sayılmaktadır. Şiir geleneğine dayanan bu edebiyat, yeni bir aşk türü olarak ortaya çıkmıştır. Bu tür, görülmeyene ve ulaşılmayana kavuşmayı hedefleyen ve yüce arzuları ve kalbi yakan elemleri ifade etmek için gazel ve sevgi dilini kullanan ilâhî aşktır. Sûfî şâir remz’i kendine bir vazife edinmiştir. En meşhurlardan olan İbn Fârız da bazı kasidelerinde kadını, ilâhî aşka işaret eden bir simge olarak ele almıştır. et-Tâiyyetü’l-Kübrâ adlı kasidesi, onun manevi tecrübelerini/duygularını dile getiren orijinal yapıtlarından biridir. Bu kaside onun ruhsal hayatını yansıtmaktadır. Şair bu kasidesinde ilâhî aşk yolundaki sülûkünü betimlemiş, kadını ilâhî aşka sembol/remz edinmiştir Vücûd sultanına boyun eğen sırf tecrübî bir yola sahiptir. (Tavîl):   “Belki dostlarım Mekke’de (ki) Selma’yı anarak yürekleri serinletirler, Geçip giden geceler belki bir gün döner de, böylece onu bekleyen