Kayıtlar

Ömer Rıza Doğrul İslâm Tarihinde ilk MELÂMET

AYAŞ'LI ARA­BA­CI İSMÂİL AĞA GÜLOĞLU

Resim
.... kaddesellâhü sırrahu’l âlî 1938 yılında Hakka Yürümüş olan Ankara'lı Arabacı İsmail Ağa Güloğlu, Halîfe-i Pîr Manastırlı Hacı Vehbi Efendi Kaddesellâhü sırrahu’l âlî Hazretlerinden mucâzdır. [icazetlidir] [Bazı yerlerde Hacı Maksut Efendi( BİLGİNER) Efendiden olduğu bilgisi sehven yazılmıştır.].. .. İstanbul Beyoğlu Ağa Camii imamı (Bir müddet Beyoğlu Kamer Hâtun Camiin’de de imâm) olan, Manastırlı Hacı Vehbi Efendi Hazretleri, sabah namazından sonra Fusûsu’l Hikem şerhini ders olarak yaparlarmış. Sultân II.Abdülhamîd Hân zamânında ihvan-ı kirâmın günden güne bereketlenmesi / çoğalmasından dolayısıyla, büyük bir ihtimalle jurnallerin ve herzevekillerin dedikoduları nedeniyle tedbir olarak bir ara Trablus’a gönderilmiştir. Daha sonra İstanbul'a dönüş yapsalarda, tekraren ikinci bir defa Ankara'ya nefyedilerek/ ikamete memur edilmiştir.  [Gazi Mustafa Kemalin Traplusgarp’ta görevli iken kendileri görüştükleri ihtimali vardır. Hzl. Kaynak bulunursa işaret olunacaktır.] 

Melâmetliği Malamat Edenlerden Uzak durun

  Nefs-i levvâmenin kendini kınama ve yerme özelliğini kendilerine prensip edinerek tasavvuf târihine “Melâmet” veya “Melâmîlik” hareketi [1] olarak geçen bir grup da vardır. el-Hucvirî, bu zümreyi şöyle tanıtıyor: “Bir grup vardır ki; bunlar halkın kendilerini hor ve hakir görme yoluyla nefslerini edeplendirmek için nefs riyâzeti amacıyla melâmet denemeleri yaparlar. Böylece nefslerinden öç alırlar. Çünkü bu topluluğun geçirdiği en hoş zaman, nefslerini belâ ve zillet içinde bulduğu vakittir.” [2] Melâmîlik hareketinin kurucusu sayılan Hamdun Kassâr (V. 894) nefsi yerme ve küçük görme husûsunda bir kimsenin, nefsinin Firavun’un nefsinden daha hayırlı olduğunu zannetmesi durumunda kibirlilik göstermiş olacağını söyler. [3] Melâmîlik’le ilişkisine kısaca işaret ettiğimiz nefs-i levvâme konusunu Ahmed Şemseddîn-i Marmaravî’nin görüşleri doğrultusunda anlatmaya devam edelim: Ona göre bu ikinci tür nefs, kalp makamında bulunmakta olup, seyri Allâh’m seyridir (seyrullâh). [4]   Ba

Utanmayan Kimse Ne Yapmalı?

Resim
  "Hallac Divânı"ndan  يا شَمسُ يا بَدرُ يا نَهارُ أَنتَ لَنا جَنَّةٌ وَنارُ تَجَنُّبُ الإِثمِ فيكَ إِثمٌ وَخيفَةُ العارِ فيكَ عارُ يَخلَعُ فيكَ العِذارَ قَومٌ فَكَيفَ مَن لا لَهُ عِذارُ Farsça اى خورشيد، أى ماه، اى روز تو براى ما بهشت و دوزخى نزد تو، دورى جستن ازگناه خود گناه است و خاصيت ننگ ـ ـ نزد تو ـ ـ خود ننگ و عار است عاشقان در برابر تو، يردهٔ حيا را دريدند كسى كه شرم و حيا ندارد، چه كند؟ Türkçe Ey güneşim, ey ayım, ey günüm Sen bizim cennetimiz hem de   ateşimizsin Sana göre, günahından kaçınmak bu dahi bir günah. Ve içindeki utanç korkusu da utançtır Aşıklar utanma perdesini yırttılar   Utanmayan kimse ne yapmalı?

Bir Ezeli Muhabbet Mürsiliyim

"Ben Melami değilim; ne de Rufai, Mevlevi veya Bektaşiyim. Işki'yim... kainatın bir kitab-i aşk ve katibinin de Tanrı olduğuna inanmış bir ezeli muhabbet mürsiliyim! [elçi gönderen]  Aşkın sesini benden işitiniz. Ey gül yüzlü güzeller! Siz maşukun akislerisiniz; size gönül vermekliğim Rabba bağlılığımdandır. Kulluk vazifemi yerine getiriyorum."