Kayıtlar

Seni Sevmek Benim Dinim İmanım

Resim
  أنا واللهِ من قلبي أُحبُّكَ يا رسولَ اللهْ وليسَ الحبُّ مفروضًا بأمرٍ جاءْ وما حبي أكاذيبًا، ولا أهواءْ أنا قد جئتُ للدنيا غريبًا كلُّنا غرباءْ تتوقُ نُفوسُنا الظمأى لنبعِ الماءْ وكانَ الكونُ مُعتلاً ولا أملٌ بأيِّ شِفاءْ وكانَ الكونُ من قبلِكْ يَهيمُ كبطَّةٍ عرجاءْ طبيبًا جئتَ للدنيا تُشخِّصُ بالقلوبِ الداءْ فأنتَ البَلسَمُ الشافي بكلِّ دواءْ وإنْ كانتْ جميعُ الناسِ أكفاءً فأنت هنالِكَ استثناءْ فلا قبلَكْ، ولا بعدَكْ، ولا أحدٌ يُضاهيكَ من الأزلِ.. إلى ما شاءْ وأحببتُكْ وليسَ الحبُّ مَكرُمةً ولا مِنَّةْ ولا خوفًا من النارِ، ولا طمعًا بفردوسينِ في الجنَّةْ وليسَ لأنَّهُ فرضٌ وليسَ لأنَّهُ سُنَّةْ ولكني أُحبُّكَ يا رسولَ اللهْ حبيبًا لي، صديقًا لي، قريبًا لي، أبي، عمي، أخي، جاري ولو بُحتُ.. بأسراري تُصدقُني؟ أنا المكروبْ وكُلِّي في الحياةِ عيوبْ وعمري مُذْ أتيتُ ذنوبْ وأخطائي بلا حدِّ وزلاتي بلا عَدِّ وإخلاصي مَثارَ الشكِّ والنقدِ وأُكرهُ بعضَ أحيانٍ على الذنبِ الذي حَلَّ أُقوِّمُ دائمًا نفسي ولستُ أرى لها حَلا وأحفظُ من كتابِ اللهِ أحفظُ عَشْرَ آياتٍ أُردِّدُها بكلِّ صلاةْ ووقتٌ لم أج

Kaside-i Gavsiyye

Resim
Caps of Union Che Beloved gave me to drink; sol told my "Wine", advance towards me. Then-it- moved and walked to- me in- caps; "In my intoxication. I understood the Friends in-my midst. I said to all the Polar-Stars', Come and enter my State And-becomemy Companions- B e courageous- and drink, you-are- my army, because the Cup-B earer ofthe Fraternity has filled my cup tothe full. And you sipped from my cup, what I left after my deep "intoxication/, But you neither attained my height nor my U nion. Alt your stations are surely high, But mine i&higher ever. I am/singularly near to Him, The Mighty One who changes my state and suffices I am/like a/ white Falcon among every Mystic. "Whois there among the Saints, so gifted as me?" He enrobed me w ith determination embroidered, And He crow ned me w ith the C row n of Perfection. U ntome He revealedtheA ncient secrets. He adopted me and granted my request. And He made me a-Ruler over all the Polar-Stars-

Hücrei Saadetin İçinde Yazan Kaside

Resim
Suudiler Döneminde Ravzai Mutahharada silinen kaside...  كُتب حول الحجرة النبوية قصيدة في مدح النبي محمد، مسطرة بماء الذهب، طُمس بعض أبياتها لوجود ألفاظ تدل على شرك بالله في أبياتها، بينما يقول علماء آخرون بأنه لا شرك فيها، لأنها من باب التوسل المشروع، نظمها السلطان عبد الحميد خان بن السلطان أحمد خان عام 1191 هـ، وقد استخرجت من كتاب تركي قديم هو "مرآة الحرمين الشريفين وجزيرة العرب " لأيوب صبري باشا، وهي: Ravzai Mutahharada Hücre-i Saadetin çevresinde, Hz.Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellemi öven, altın varakla yazılmış kasidenin, beyitlerinde şirke benzeyen   ifadelerin varlığı nedeniyle bazı lafızlar gizlenmiştir. Bir çok âlim bunun şirk olmadığını söylerler. Sultan Abdülhamid Han bin Sultan Ahmed Han tarafından düzenlenen meşru bir dua kabul edilmiştir. H. 1191'de Eyüp Sabri Paşa'nın "Miratül Harameyn/ İki Kutsal Caminin Aynası ve Arap Yarımadası" bu kasideden şöyle bahseder Ey Efendim, Ey Allah'ın Resulü, Elimden tut Senden başka birinden bi

Es-subhu bedâ min tal’atihî

Resim
  الشاعر: شرف الدين البوصيري الصُّبْحُ بَدَا مِنْ طَلْعَتِهِ وَاللَّيْلُ دَجا مِنْ وَفْرَتِهِ فَاقَ الرُّسُلاَ فَضْلاً وَعُلاَ أَهْدَى السُّبُلاَ لِدَلاَلَتِهِ كَنْزُ الْكَرِيمِ مُوْلِي النِّعَمِ هَادِي الأُمَمِ لِشَرِيعَتِهِ أَذْكَى النَّسَبِ أَعْلَى الحَسَبِ كُلُّ العَرَبِ في خِدْمَتِهِ سَعَتِ الشَّجَرُ نَطَقَ الحَجَرُ شُقَّ القَمَرُ بإشَارَتِهِ جِبْرِيلُ أَتَى لَيْلَةَ أَسْرَى وَالرَّبُّ دَعَاهُ لِحَضْرَتِهِ نالَ الشَّرَفَا وَاللهُ عَفَا عَمَّا سَلَفَا مِنْ أُمَّتِهِ فَمُحَمَّدُنا هُوَ سَيِّدُنا فالعِزُّ لَنا لإجَابَتِهِ Es-subhu bedâ min tal’atihî Ve’l-leylü decâ miv-vefratihî Fe egar-Rusulâ fazlev-ve ulâ Ehdes-subülâ li-delâletihî Kenzül-kerami mevlen-niami Hâdil-ümemi li-şeriatihî Ezken-nesebi a’lel-hasebi Küllü’l-arabi fi-hizmetihî Sâatiş-şeceru natakal haceru Şakka’l kameru bi-işâretihâ Cibril-ü etâ leylete-esrâ Ve’r-Rabbü deâ li-hazratihî Nâleş-şerefâ vallâhü afâ Ammâ selafâ min ümmetihî Fe Muhammedünâ hüve Seyyidünâ Fe’l-izzü lenâ li-icabetihî El medet el medet ya Rasulallah

Kaside-i Asmai

Resim
  القصيدة العصماء   للإمام على بن أبي طالب كرم الله وجهه   İmam Ali ibn Ebi Talib kerrem'allahü veche radiyallâhü anh'in şiiri, Kaside-i Asma Küfe’ lilerden, biri bir ev satın alarak Hazret-i Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anhden bu mülkün kendisine ait olduğunu bildiren bir temlikriâme yazmasını istedi. Bunun üzerine Hazret-i Ali bu şiiri yazdılar : “Günahkârlar mahallesinde, gafiller sokağında bir evi bir ölü bir ölüye sattı. Evin önceki sınırı ölüm, diğer tarafı mezarlık, bir tarafı mahşer ve bir tarafı da ya cennet yeyahut cehennemdir.” Evi satın alan kişi bu sözleri kendi içine adetâ nakş eyledi. Bunun üzerine Hazret-i Alî, bu  kaside-i söyledi.               : من أجمل وأعذب ما قيل عن الدنيا   جاء رجل إلى أمير المؤمنين علي بن أبي طالب رضي الله عنه وقال :   يا إمام لقد اشتريت داراً وأرجو أن تكتب لي عقد شرائها بيدك ،   فنظر علي رضي الله عنه إليه بعينِ الحكمة فوجد الدنيا قد تربَّعت   على عرش قلبه وملكت عليه أقطار نفسه   فكتب قائلاً يريد أ

Tecelliyât-i mir‘ât-i Hudâ’yız

Resim
  Mefâîlun / Mefâîlun / Feûlun Ezelden derd-ı ‘aşka mübtelâyız Hulûsâne anunla âşinâyız Gönül âyinesini eyledin sâf Tecelliyât-i mir‘ât-i Hudâ’yız Visâlinden gönül mehcur olur u Hakikat mazhar-ı feyz-i ziyâyız Biz ol ‘ankâ-humâ pervâz-i ‘aşkız Ki bizler tâ‘ir-i evc-i ‘alâyız Husâmi biz muhibb-i hânedânız Kuluz biz bende-i âl-i ‘abâyüz   Şeyh Hüsâmeddîn- Uşşâkî

Kasidei Taiyye ve Türkçesi 2. Kısım

  "Divan'ül Fârid" 251.      وتَظْهَرُ للعُشَّاقِ في كلّ مَظْهَرٍ             من اللَّبْسِ في أشْكالِ حُسنٍ بديعة Sevgilim her bir şeyde elbise ve perdenin arkasından güzellik ve cemâlin zâtı olan fevkalâde şekillerde hoş ve güzel sûretlerde âşıkların gözüne görünür. Sevilen ve âşık olunan her güzel şekil ve hoş sûret, hakîkatte kendi mükemmel güzelliğinin parıltısıdır ki, âşıkların gözünden yine onu temâşâ eder. 252.      ففي مَرَّةٍ لُبْنَى وأخْرى بُثَيْنَة             وآوِنَةً تُدْعَى بعَزَّةَ عَزَّتِ Sevgilim bâzen Lübnâ şeklinde Kays'a görünür, başka bir zaman Büseyne şeklinde, bâzen de Küseyyir'in gözünde büyük değer taşıyan Azzete ismiyle anılır. [Muhtelif sûret ve şekillerde görünen yine biricik kendisidir.] 253.      وَلَسنَ سِواها لا ولا كَنَّ غَيرَها             وما إن لها في حُسنها من شَريكةِ İsimleri zikredilenler hakîkî sevgilimden başka değillerdir. Onların güzellikleri onun güzelliğinden ayrı değildir. [Belki de bunların hepsi on