Kayıtlar

Lâli

    iki lâli bir  güzellik artırır lâlim, üzülme lâlime bir aşk için   dertli lâli, basar tuz arzusuna kesilirken lâli lâli susuz ve sessiz   lâlin öpülsün lâli elbet görür, bugün sessiz İsmail Hakkı Altuntaş

Kim Kaldı Kim Geçti

Resim
    ey kehrubam hastayım saman çöpü gibi oradan oraya savuruyorsun peşindeki tozlara rakip gelirken kollarım kanatlarım kırık acılar içinde kıvranıyorum az mı kulluk ettin diyorsun benim vücudum yanında… gönlümde hasta şarap sun kafam yerinde durmasın sonra aklın yerinde diye benden kulluk istersin bu hastalıktan ölürüm dedim ama İsa nefesli imdadıma yetişti aslında gamı, özlemi, hasreti beni ayakta tutuyor başka herşey benden beni alıyor ondan bana küçük bir haber geldi mi dünyalar benim aslında hastayken tanrı misafir gelirmiş o vakit ben sızlanırken…bana hayran baktı baktım ki benim… eşim mi suretim mi ben miyim… neyim yoksa o ben mi sevgili benim halime acımıyor musun …yoksa taş yürekli misin habersizmiş gibi mi davranıyorsun ağlamam da hoşuna gidiyor sesi ney gibi çıksın yanık yanık diye beni anlama zamanın gelmeliydi yoruldum belki de bu ayrılık benim hasatlığım sebebi değil hayat veren şifa kaynağım çok geçmedi

Tuzağına Düştüm

Resim
“Kadîm’den sana bir şey erişirse İste o aşktır. Aşk tuzağı gelir ve seni sarar.” (Makâlât/Şems) Aşkım hayatımda kaderimde  bir toz olsa Dahi düşmesin kalbine, İncitir mi belki…diyemem de Sen tanrımsın…benimsin Sana zaten bir şey olmaz Bütün güller, bahçemde büyüse Kalbimde bir gülüm var sana kanar Güzelsin, zarifsin, iyisin Bir aşk gecesinde İzin verdinde, dünyam ne idi, n’oldu Unutulması mümkün mü Benzersizlik seninleydi Aşk ile akan sularını içtiğim gibi Puslu gözlerime şifa diye sürdüm Hastasıyım ben aşkının “Sol eli başımın altında olsun, sağı da beni kucaklasın” Sadece sen ve ben yok  biz olalım İstediğim tek şeyim Canım çekiliyordu Aşkın bana kan oldu da hayat buldum Ölecek birine   bu büyük ikram değil mi Sensin benim sığınağım, hisarım … Dilinde bir kelime olmak benim için hayat “Ol” ile binlere can verdin de Bana da “ol” sesinle     Aşkım, ol Eyvahlar demekten usandım Affedilmek için yüz istiyorum. Ben gerçekten aşık değil miyim? Değersizim ama Seni senden…ver bana, Hayırsa…al

Kaç Kere Doğar İnsan

Resim
insan kaç kere ölür yahut ölmüş gibi kalır… çok iyi biliyorum ama sevdam ben ikinci kez doğdum bir kimse iki kez doğmadıkça melekût sırlarına eremezmiş ben ise tekrar tekrar kaç kere ölmüştüm doğmadan ve geldi mektubun …ahsız…ikinci kez doğdum öptüm onu sayısızca … gözbebeğime sürdüm dedim ki…her ne varımsa senin ve sevgin başkaları şeker bile olsa zehir olur artık canıma ne diyebilirim bundan sonra naif ve zarif sözlerin var ya hangi tatlı madenin eşsiz cevheri bakabilir miyim bir daha başkasına sevincim… taşlar toprak kapı, duvar ve her şeyde sen öyle ki nereye baksam o füsünkâr bakışın sürmeli gözlerini görüyorum bir söylesen ben neyin neresindeyim  hem uzak ve içten içe mi gün aydınlığım bir şaşkınım…öyle ki altı üst ettin kendimi yokluyorum hatırıma ne gelir zülfün, yanağın, gül kokan saçların ve o eşsiz kokun bir kavuşmak olsun…çok istiyorum…yoksun yine bu ayrılık yetmedi mi zorluklar ve engeller kalkamaz mı kötürüm değilim ve

Ölmeyi Bekliyorum

Resim
 bende ölmeyi bekliyorum başka çözüm bulamadım.. ötekisinde şansımı deneyeceğim. başka ne söyleyeyim o kadar parçalara ayrılmak istedim şu hayatta kaç kişinin gönlü yapmak için ne yapabildim ne de parçalarımı buluverdim sonunda sen geldin…eski günlerim ve bendeki sonsuz bu sevgi başımı çok yakmış yıkmıştı biten bir hayat olduğunu bildiğimden bir umut içindeyim sadece… ölmeyi hergünkinden daha çok çok istedim bu gece… yarınlar bana ne getireceksin… söyler misin… İsmail Hakkı Altuntaş

A Ay’ın, a gök kubbenin kıskandığı güzel, ne âlemdesin?

Resim
  CXXVIII A can, a görür iki göz, nasılsın? A Ay’ın, a gök kubbenin kıskandığı güzel, ne âlemdesin? Biz de, bizim gibi yüzlercesi de sensiz perişan, yıkık dökük sarhoş bir hale düştük; sensiz bitkin bir haldeyiz a canım, sen bizsiz ne haldesin? Senin olmadığın yer, akrep oyuğuna benzer; senden başka kimseciklerin bulunmadığı o yerde nasılsın, ne âlemdesin sen? A canım benim, canları nice seçmedesin? A denizden de artık, deryadan da üstün inci, ne âlemdesin? A Arş kuşu, suya, toprağa düşmüşsün? Kanla, sevdayla, balgamla, safrayla karılmış, katılmışsın, ne haldesin bunlarla? O güzelim gül bahçesinden gelmişsin de şu külhana düşmüşsün; külhandakilerle nasıl geçiniyor, nasıl uzlaşıyorsun? Dayanıp durmada, irkilmeyip sarsılmamada Kafdağı’na benziyorsun, ne de sabırlısın; a Zümrüdüanka gibi yalnızlığı seçen, ne âlemdesin? Âlem seninle durmada, sen ne âlemdesin bakalım? Bedenler seninle diri, sen yapayalnız ne haldesin, bedenlerle nasılsın? Güneş bile seni görünce kendinde

Sevgilim Senin İçin Ölürüm

Resim
  "Divan'ül Fârid"   زِدْني بفَرْطِ الحُبّ فيك تَحَيّرا وارْحَمْ حشىً بلَظَى هواكَ تسعّرا وإذا سألُتكَ أن أراكَ حقيقةً فاسمَحْ ولا تجعلْ جوابي لن تَرى يا قلبُ أنتَ وعدَتني في حُبّهمْ صَبراً فحاذرْ أن تَضِيقَ وتَضجرا إنَّ الغرامَ هوَ الحياةُ فمُتْ بِهِ صَبّاً فحقّك أن تَموتَ وتُعذرا قُل لِلّذِينَ تقدَّموا قَبلي ومَن بَعدي ومَن أضحى لأشجاني يَرَى عني خذوا وبي اقْتدوا وليَ اسمعوا وتحدّثوا بصَبابتي بَينَ الوَرى ولقد خَلَوْتُ مع الحَبيب وبَيْنَنَا سِرٌّ أرَقّ منَ النسيمِ إذا سرى وأباحَ طَرْفِي نَظْرْةً أمّلْتُها فَغَدَوْتُ معروفاً وكُنْتُ مُنَكَّرا فَدُهِشْتُ بينَ جمالِهِ وجَلالِهِ وغدا لسانُ الحال عنّي مُخْبِرا فأَدِرْ لِحَاظَكَ في محاسنِ وجْهه تَلْقَى جميعَ الحُسْنِ فيه مُصَوَّرا لو أنّ كُلّ الحُسْنِ يكمُلُ صُورةً ورآهُ كان مُهَلِّلاً ومُكَبِّرا [Bu kaside, “Kaside-i Râiyye” olarakta bilinir.] Türkçesi Sana olan aşırı sevgimle hayretim artsın Gönlümü yakan aşkın, ateşler düşmüş kalbime   merhamet eylesin Ne zaman hak

Ölümüne Sevda

Resim
  "Hallac Divânı"ndan  يا حبيبى أنت سئ لى قذ ترانى فى مكانى نورك المبهر حقاً ليعيا نى لعبانى و تحققتك فاصيع كل ما شئت بشانى أنافى الحب قتيل و مع الأحباب فانى Farsça أى محبوب، تو خواستهٔ منى درمكان مرا مى بينى به راستى نور تو افشان است براى من آشكار است، آشكار شايسته توست «محقق است»   پس بيافرين به هرشأن و مرتبه اى كه مى خواهى من قتيل عشق هستم و با دوستداران «عاشقان» فانى هستم   Türkçe Sevgilim, benim için kötü değilsin Beni evimde görebilirsin Işığın gerçekten göz kamaştırıcı Gerçekten de, benim için apaçık olduğu apaçık. Sana layık olan neyse onu yap Benim hakkımda istediğin her şeyi. Fani sevdiklerimle ölümüne aşığım

Tehlikeli Aşk

Resim
  "Hallac Divânı"ndan   الحُبُّ ما دامَ مَكتوماً عَلَي خَطرٍ وَغايَةُ الأَمنِ أَن تَدنو مِنَ الحَذَرِ وَأَطيبُ الحُبِّ ما نَمَّ الحَديثُ بِهِ كَالنارِ لا تَأتِ نَفعاً وَهيَ في الحَجَرِ مِن بَعدِ ما حَضَرَ السَجّانُ وَاِجتمع ال تَمَعَ أَعوانُ وَاِختَطَّ اِسمي صاحِبُ الخَبَرِ أَرجو لِنَفسي بَراءً مِن مَحَبَّتِكُم نَعَم إِذا تَبَرَأتُ مِن سَمعي وَمِن بَصَري Farsça همچنان خطر، عشق را در برگرفته است و نهايت آرا مش خاطر آن است كه با احتياط به آن نزديك شوى و بهترين عشق؛ آن است كه سخن به آن پايان يابد همچون آتشىكه دردل سنگ پنهان است پس از آنكه دوستان و دشمنان گرد آمدند، نامم به عنوان صاحب خبر در ميانشان پيچيد آرزو مى كنم تا خودم را از محبت شما دور سازم چنانكه از چشم وگوشم دورى جستم Türkçesi Tehlikenin üzerinde saklı olduğu sürece aşk Nihayet, ona dikkatle yaklaşmanız gerekir. Ve aşkın en iyisi buna bir son vermektir. Bir kayanın kalbinde saklı ateşin bir faydası olmadığı gibi Gardiyan ve yardımcıları katıldıktan sonra toplantı gerçekleşti

Bazılarını Mutlu Etmek için

Resim
  "Hallac Divânı"ndan  وَطائِرٍ حَلَّ أَرضَ الشامِ أَقلَقَهُ فَقدُ الأَليفِ لَهُ نُطقٌ بِإِضمارِ قَد كانَ إِلفَ قُصورٍ صارَ مَسكَنُهُ في غَيضَةِ الأَيكِ في أَغصانِ أَشجارِ يَقولُ أَخطَأتُ حَتّى الصُبحُ يُسعِدُهُ صَوتٌ شَجِيٌّ وَيَبكي وَقتَ أَسحارِ وَنُطقِهِ زُفَرٌ تُنبيكَ عَن حُرَقٍ فَيَنثَني نَوحُهُ نُطقاً بِإِضمارِ Şam Yurduna inen   kuş   endişelendirdi Gizlice ehil kuşların ötüşlerini   durdurdu Bin odalı saray   onun meskeni iken Yine de çalılığın ortasında ağaçların dallarında Sabaha kadar bazılarını mutlu etmek için günah işlediğimi söylüyor. Seher vakti ise ölürken ağlayan bir sesle Cesur konuşması   yanma konusunda uyarmakta Böylece hatayı alacakaranlıkta dile getiriyor