Kayıtlar

Sen, Görsen De Ağlıyorsun, Görmesen De

Deniz kenârında gözü yaşlı, bağrı ateşli bir garip kişi vardı. Dalgalar, onun kirpiklerinden süzülen damlaları kapmak için karaları göğüslediler. Kıyıdakiler, fırtına yok, yel yok, deniz neden kabarır, diyorlardı. Deryâ ise dilsiz dili ile o garîbe sesleniyordu: Ey sevdası güzel adam! Aşkın hürmetine dinle beni... Sözüme kulak ver. Bilesin ki seni kıskanmaktayım. Zîrâ sevgilini gördüğün için ağladığını biliyorum. Bu gözyaşları o yüzden... Ben ise onu göremediğim için çırpınıp durmaktayım. İşte, aramızdaki bu farkı kıskanıyorum. Sen, görsen de ağlıyorsun, görmesen de. Ben ise yalnız hasretten gözyaşı döküp duruyorum Dile Gelen Taş/Sâmiha Ayverdi

Meyhaneci

Ne zamandan beri buradayım? Ne zamandan beri boşalan kadehlerimi dolduruyorsun, ey meyhâneci? Gel, karşıma otur... bana, senin bilip de benim bilmediklerimden bahset. Bana, geçmiş çağlara basa basa bugünü bulmuş, bugünü de yarın için basamak yapmış âgâhlıklardan bahseti Bana, sergüzeştlerini kendi kanlarıyle yazan aşk kahramanlarından bahset! Bana, kahramanlıkların en şereflisi olan Hak kahramanlarından söz aç! Bana, bu kapının kullarından, gazilerinden, şehitlerinden söyle! Ey meyhâneci! Yoksa bu aşırı dileklerimde, talepleri, duaları ve adaklarıyle gayb hazînelerini zorlayan kulların ısrârı mı var? Hayır, hayır... ben, o bilmediklerini öğrenmek, bildiklerini İlân etmek isteyenlerin ebediyen yabancısı kalmayı arzûlarım. Ey meyhâneci! Sen sâde kadehimi kendi elinle doldur ve beni bu dünyânın ayılmaz sarhoşlarından kıl! Eğer küplerin boşaldıysa, eğer kadehime koyacak içkin kalmadıysa, ziyânı yok... gel karşıma otur ve bana kendinden bahset! Şâyet seni dinlemeye tahammül edemez olur da,

Beklediğim

Biraz daha otur, ey asırlardır beklediğim, gitme! Söyler misin, neden sen ve ben diye ikiye bölündük? Bu oyunu kim oynadı bize? Yoksa kendimiz mi istedik, evet kendimiz mi yaptık bu işi? Acabâ şimdi de bu iştiyak, bu dîvâne özleyiş, o ikiye bölünüşe, o sırlı ayrılığa bir isyan mı? Yüzünü aynaya yapıştıran kimse kendini göremez. Birbirimizi ayrı vücutlarda görmemiz pek mi lâzımdı ki, geri geri çekilip araya bir mesâfe koyduk? Sonra da gene, onu aşmak yolunda didinip uğraşmaktayız? Gitme, ey asırlardır beklediğim, gitme! Tekrar gelecek de olsan, değil mi ki, bir hesaplı zaman ölçüsünde hayâlinle geçineceğim ve halleşip dertleşmeye daldığım bu hayâle, geleceğin zamânı sorarken, söylediğimi, söyleyeceğimi unutacağım. Dile Gelen Taş/Sâmiha Ayverdi