Bakış Sanatı
Çok haklıdır Bertolt Brecht. Ne ki bakış sanatı denilen ustalık da bugünden yarına elde edilecek bir haslet değil, doğuştan bir yetenek ise hiç değil. Zira insan, doğduğunda kamilen insan olarak doğmaz, bilakis eksik doğar ve öğrene öğrene insan olur, yani insan, insan olmayı öğrenir. Sevmeyi, acımayı öğrendiği gibi, dinlemeyi de, görmeyi de öğrenir. En nihayet seçmeyi. Tercih etmeyi. Hayır demeyi. Sen de görmeyi öğrenebilirsin ey talib! Cemali. Güzeli. Güzelliği. Ama bir koşulla, bedelini ödemek koşuluyla. Bedeli nedir, diye sorarsan, hemen söyleyeyim: Hak herkese değil, bazı insanlara cemali görme istidadı verir. Bu bir imtiyazdır, ve tabiatıyla her imtiyazın ödenmesi gereken bir bedeli vardır: cemale aşina olmayan gözlerin aksine çirkinden kolayca müteessir olmak. Güzeli tanımayanlar çirkinden etkilenmezler. Nasıl etkilensinler ki? Bakarlar ama görmezler. Görmeyi öğrenmeyi istersen ey talib, çirkine dayanacak gücün de olsun! Çirkine, yani günaha. Eylemi ciddiye almanın adıdır güna