RAINER MARIA RILKE
Sabri Tandoğan 1958 kışının çok soğuk bir günüydü. Yedek subaydım. Eğitimden dönmüştük. Birden Nurettin Özdemir’i gördüm karşımda. Her zaman ki gibi sevgi dolu, sıcak ve samimi hali ile yaklaştı, Sabri dedi, gidelim, hem çaylarımızı içelim, hem de biraz sanattan, edebiyattan konuşalım... Ve bana Rilke’yi anlattı o akşam. Malte’den ezbere bölümler okudu. Çok heyecanlanmıştım. İlk fırsatta gittim aldım Malte Laurids Brigge’nin Notları’ nı. Bir daha da bırakamadım. Özellikle gecenin ilerlemiş saatlerinde çevrede tam bir sessizlik varken, uzaktan, derinden gelen bekçi düdüklerine köpek havlamaları karışırken, elimde Rilke, kendimi mutluluğunda ötesinde, sınırsız hazlar ve heyecanlar içinde bulurdum. Kendimi garip, yalnız, kimsesiz hissettiğim zamanlarda elim kendiliğinden Rilke’ye uzanırdı. Okudukça açılır, ferahlar; içim, iyi, güzel, tertemiz duygularla dolardı. Rilke en yakın dostum, arkadaşım olmuştu artık... Sorunlarımı çözen, yürüyeceğim yolu gösteren, gözyaşıma ortak o