Kayıtlar

RÛZBİHÂN BAKLÎ البقلي (ö. 606 /1209)

Ebû Muhammed Sadrüddîn Rûzbihân b. Ebî Nasr el-Baklî (ö. 606/1209) İranlı meşhur sûfî, âlim ve şair. Fesâ’da doğdu. Kaynakların doğum tarihi hakkında verdiği bilgiler farklıdır. Ancak Meşrebü’l-ervâh’ın sonunda eserini 16 Zilkade 579 (1 Mart 1184) tarihinde tamamladığı zaman elli iki yaşında bulunduğunu kaydettiğine göre 526-527’de (1132-1133) doğmuş olmalıdır. Nitekim başka kaynaklarda da bu tarihi teyit eder mahiyette bilgiler vardır. Asıl adı Rûzbihân, en meşhur lakabı ise Sadreddin’dir. Babasının sebzeci olmasından, kendisinin de gençliğinde bu işle uğraşmasından dolayı el-Baklî nisbesiyle tanınmıştır. Ayrıca şathiye’leriyle ünlü olduğundan Şeyh-i Şattâh diye de anılır. Baklî’nin dinî kurallara bağlılığı olmayan bir çevrede doğup büyümesine rağmen daha öğrencilik çağında canlı bir din şuuruna sahip olduğu, okul arkadaşlarına, “Allah’ı tanıyor musunuz?” gibi ilginç sorular sorduğu, “Allah mekân ve cihetten münezzehtir” şeklindeki bir cevabın kendisini çok etkilediği,

Ruzbihan Baqli...Keşfül-esrâr ve mükâşefetül envâr... Sırların Açılması...Allah Aşkı

Kitabın Orijinali

RÜZBİHÂN AL-BAKLİ

Resim
  Doç. Dr NAZİF HOCA EDEBİYAT FAKÜLTESİ MATBAASI İSTANBUL — 1971 ÖNSÖZ Sunulan araştırmanın konusunu teşkil eden Rüzbihân al-Ba’li, İslam âleminin yetiştirdiği büyük sîmâlardan biridir. O büyük bir sanatkâr olduğu kadar da ihatalı bir âlimdir. Şattâh-i Fârs lakabiyle iştihar eden al-Bakli’nin İslâm edebiyatında ve bilhassa İran tasavvuf edebiyatında ehemmiyetli bir mevkii ve büyük bir tesiri olmuştur. Yaşadığı devirden beri günümüze kadar tasavvufla uğraşanların ilgisini çekmiştir. Bu şöhretine rağmen onun hayat ve şahsiyetinin ana karakterlerini, eserlerini, tasavvufî fikirlerini, âlim ve sanatkâr hüviyetini inceleyip tanıtan bir eser memleketimizde henüz neşredilmemiştir. Böyle bir tedkikin yapılmasını güçleştiren belli başlı sebepler, tasavvufa dâir tedkiklerin çok yavaş inkişaf etmesi, dünyanın muhtelif kütüphânelerinde dağınık bir halde bulunan kaynaklara nüfuz etmenin ve bu sahadaki çalışmaların azlığıdır . Kütüphânelerde meçhûl bir halde bulunan, tetkik ve neşir bekleyen, bir ço