Kayıtlar

Mahir İz... YILLARIN İZİ

Sevgilim Efendim Kabrinde Diridir

HATIRLADIĞIM HÂDİSELERDEN BİR KISIM–Mahir İZ Medine-i Münevvere kumandanı Şeyhü'l-Harem Osman Paşa idi. Birkaç oğlundan sâdece mektep arkadaşım olan Hamza Osman'ı tanırdım ki bilâhare mebus da oldu. Hicaz Valisi Râtib Paşa idi. Medîne-i Münevvere'de ondokuz ay kaldık. 1908 Meşrutiyet İnkılâbı biz orada iken vuku buldu; şenlikler yapıldı. Tebdil-i saltanat vâki oldu; yine donanmalar oldu. Kanun-ı Esasi ilân edildi; yine şehrâyin [ şenlik; büyük hâkimiyet ve kuvvete âit sevinç, donanma. ] yapıldı. Hicaz demiryolu Şam'dan Medine'ye geldi; yine ilân-ı sürür ve şâdmânî edildi.. Meşrutiyetten sonra orada bulunan bir Hamidiye Alayı maaşların verilmemesinden dolayı isyan etti. Harem-i Şerîf'i bastılar, kapılarını kapayıp birer nöbetçi diktiler. Cuma günü bile istediklerini içeri alıp, istemediklerini geri çevirdiler. Hattâ bu münasebetle ulemâ arasında «cumanın sıhhati» hakkında münâkaşalar yapıldı. Bir kısmı « İzn-i âm [ Herkese müsaadeli olan. * Ist: Cum'a nama

Hz. Peygamberi Yanlış Yorumlama Tezahürleri

Prof.Dr. Mehmed Said HATİBOĞLU Kur’an-ı Kerîmde beşerüstü fizikî hayatından söz edilmeyen tek vahiy tebliğci ve tatbikçisi, herhalde İslâmın son Peygamberidir. Bu keyfiyeti eksiklik gibi görenleri tatmin edecek malzeme diğer İslâmî eserlerde fazlasıyla mevcud ise de, bu konuyu biz ileride ele alabilmeyi ümid ediyor, bu ilk yazımızda, Hz. Peygamberi beşer üstüne çıkarıp onun bedenini takdis etmeye kadar varan bir cereyânın 2./8. asırdaki bir târihî tecellisi çerçevesinde sohbette bulunmak istiyoruz. Hz. Peygamberin aleyhte beyanlarına rağmen vücüd bulup, zamanımıza da ulaşan benzer davranışların rûhî-ictimâî âmillerini araştıracak olanlara bu yazımızın bir teşvîk vazifesi görmesi arzusundayız. Beşeriyeti selâmete ulaştıracak İslâm fikriyatının olanca sâfiyetiyle anlaşılabilmesinin, ancak kültürel malzememizin tahlilden geçirilmesiyle mümkün olacağı muhakkaktır. İslâmî malzemenin şahıs planındaki merkezini Hz. Peygamber teşkil ettiği içindir ki, Onun şahsiyeti etrafında oluşmuş gölge

HATIRLADIĞIM HÂDİSELERDEN BİR KISIM–Mahir İZ

Medine-i Münevvere kumandanı Şeyhü'l-Harem Osman Paşa idi. Birkaç oğlundan sâdece mektep arkadaşım olan Hamza Osman'ı tanırdım ki bilâhare mebus da oldu. Hicaz Valisi Râtib Paşa idi. Medîne-i Münevvere'de ondokuz ay kaldık. 1908 Meşrutiyet İnkılâbı biz orada iken vuku buldu; şenlikler yapıldı. Tebdil-i saltanat vâki oldu; yine donanmalar oldu. Kanun-ı Esasi ilân edildi; yine şehrâyin [ şenlik; büyük hâkimiyet ve kuvvete âit sevinç, donanma. ] yapıldı. Hicaz demiryolu Şam'dan Medine'ye geldi; yine ilân-ı sürür ve şâdmânî edildi.. Meşrutiyetten sonra orada bulunan bir Hamidiye Alayı maaşların verilmemesinden dolayı isyan etti. Harem-i Şerîf'i bastılar, kapılarını kapayıp birer nöbetçi diktiler. Cuma günü bile istediklerini içeri alıp, istemediklerini geri çevirdiler. Hattâ bu münasebetle ulemâ arasında «cumanın sıhhati» hakkında münâkaşalar yapıldı. Bir kısmı « İzn-i âm [ Herkese müsaadeli olan. * Ist: Cum'a namazı kılınan cami kapısının kayıtsız şartsız h