Kayıtlar

İsm-i A’zâm İle Kimin Boyanıp Aynîleştiğidir

  Îskenderî’nin naklettiğine göre de bir gün Şâzilî üstadının huzurunda iken, “Acaba şeyh hazretleri ism-i a’zâmı biliyor mu?” diye içinden geçirir. Bu sırada îbn Meşîş’in henüz konuşma bilmeyen küçük oğlu, oturdukları mekânın en uzak köşe­sinde bulunmaktadır. Çocuk birden dile gelir ve “Ey Ebu’l-Hasan, önemli olan ism-i a’zâmı kimin bildiği değildir. Asıl önemli olan, ism-i a’zâm ile kimin boyanıp aynîleştiğidir.” der. Bunun üzerine şeyh îbn Meşîş tebessüm ederek Şâzilî’ye, “Oğlum zihninden geçenleri açıkladı ve sende var olan şey konusunda isâbet etti.” buyurur. Bu olay karşısında Şâzilî, “Keşke aklımdan böyle bir düşünce geçmez olaydı.” demiştir. [1]   Kaynak: Mustafa Salim GÜVEN, Ebu’l-Hasan Şâzilî Ve Şâzilîyye İskenderî, Letâif, 86; İbn Sabbâğ, a.g.e., 23; İbn lyâd, a.g.e., 12; Eyyûbî, a.g.e., 16-17;  Harîrîzâde, a.g.e., 124 b; Zâfir, el-Envâr, 48.

Bugünlerde insanlar domuz gibi oldu

  Bağdatlı sûfî Şeyh Ebû Bekir Şiblî’nin şöyle dediği nakledilir: “Ben tasavvufu, bir evin kapısında uyuyan köpekten öğrendim. Ev sahibi dışarı çıkıp onu kovaladığı hâlde o tekrar geri geldi. Kendi kendime: Ne zavallı köpek, kovalandığı halde tekrar geliyor, dedim” (köpek kendisine yapılan kötü hareketten gücenmemişti, tasavvuf ve dervişlik de incinmemektir)”. [Javad Nurbakhsh, Dogs from a Sufi Point of View, London 1989, s. 8; Alexandre Papas, “Dog of God: Animality and Wildness among Dervishes”, Islamic Alternatives: Non-Mainstream Religion in Persianate Societies (ed. Shahrokh Raei), Wiesbaden 2017, s. 134.] Rivâyete göre, Şeyhülislâm Berde’î Sultan hazretleri Isparta Eğirdir’de câmiye giderken pek çok kimseyle karşılaştığı halde, sadece iki üç kişiye selâm verir, başkalarına selâm vermezdi. Talebelerinden biri acaba neden birkaç kişiden başka kimseye selâm vermiyor diye merak edip kendisine sordu. Berdeî hazretleri eliyle bu talebenin gözlerini sıvazladı. Sonra da dergâhdan dış...

HADÎKA...Tazarru ve Acziyet

  / Yalvarma ve Çaresizlik Hakkında ( ﺗﻀﺮّﻉ ) i. (Ar. żurū' “boyun eğmek, zelil olmak”tan teżarru') Yalvarma, yakarma: Alçaklık sana yakışır, şiddet sana uymaz; bir çılgına dönmüş arılar kovanına bir adamın çıplak girmesi bir yersizliktir.   Gücünü bir kenara bırak, kendini alçakgönüllülüğe bırak ki, göklerin yükseklerini ayaklarının altında çiğneyesin; Bu kimse akıl bilgisiyle Allah Teâlâyı bilirse, kuvvetinin olamayacağından şikayet etmez. Kuvvet ve servet üzerinde hak iddia edersen, senin gözün kör, kulağın sağır olur. Yüzün ve altının kırmızı, elbisen çok renkli, o zaman namus utancını, barış bulmaya bak. Gücünün tozuyla Hakk Subhânehu ve Teâlâ'nın kapısına şikayetle gelme, çünkü bu yolda şikayetinden vazgeçersen   kahraman bir ferd olursun. Bu, borcunu ödemekten değil, yoksulluğunuzu takas etmekten gelen zenginliktir. Böylece yeteneğine acizlik gözüyle bakma ve efendiliğine zarar verme. Kendi desteğin olduğun sürece, giyin ve ye; ama eğer O'nun ...

İyi ki Seninim

Resim
  Seni düşünmeden edemem Bana hiç acı çektirmezsin Kalbimi kırmazsın Hassas ve ince kalplimsin Şu an bir öpsene beni O kadar çok özledim ki   Biliyorum Hayat gökkuşağı ve oyundan ibaret değil Büyüleyici kahramanlar yenilmez şövalyeler Hikayelerde olur Ama sen… Ben uyurken gel Bana sevgi dolu gözlerle bir bak Senden  bundan fazlasını istemem…inan ki Yahut bir esinti olarak değ sen bana Onun senden olduğunu bileyim Şimdilik bunlar oldu ya Seninle sevişmeyi Tanrıma ibadet saydım Daha ne isterim   Anlayışlı ve sevgisini sonuna kadar hissettiren Gönlümce daha fazlasını yaşatanı asla bulamam ki Yüreğimden senin için diller dökmek  Yolunu açtın…içime akan aşkınla Deryanda kaybolup gittim…şükür İyi ki seninim Ve sonsuza kadar senin kalacağım Daha fazla şükür etmeliyim … İsmail Hakkı Altuntaş

MOĞOL HALKI Sözleri ve Atasözleri

İçindekiler [ kapat ]   MOĞOLCADAN ÇEVİRİ 4. DAM BA RI NCHINE ÖĞRETMEN. BİLGİ. DENEYİM. CEHALET Bir hükümet mektubu mühründen, bir at dişlerinden, bir adam konuşmalarından tanınır. Babanın terbiyesi altın, ananın terbiyesi ilimdir. Zenginin yurdu güzeldir, kafası güzeldir. Kötü öğretmen - kötü öğrenciler. Damlalardan - denizden, duyulandan - bilgi. Beste yapmak için, hedefe - çabalara ulaşmak için bilgiye ihtiyaç vardır. Depolarda okuyan kötü bir okuyucudur, bir açıklıkla ölçen, bu kötü bir İsviçreli. Kötü insan yaramazlığıyla ünlüdür, iyi insan ise aklıyla. Hayatta olmaktan daha büyük bir mutluluk yoktur, deneyimden daha iyi bir bilim yoktur. Güneş doğacak - doğa canlanır, kitap okursunuz - zihin aydınlanır. Noyon sadece kampında saygı görür, bilim adamı her yerdedir. Öğrenmek için tembel olmayın, anlaşılmaz olandan korkmayın. Ne öğrettiyse, her şeyi unuttu ve kitabı kaybetti. Güzel bir şeydeki cahil, iyi bir çerçevedeki kötü bir portre...