Kayıtlar

Halil İbrahim İnalcık Kütüphanesi

Resim
Halil   İbrahim  İnalcık  (7 Eylül 1916; İstanbul – 25 Temmuz 2016; Ankara), Türk tarih profesörü. Eserleriyle Osmanlı-Türk tarihine hem siyasi ve ekonomik konularda hem de kültür ve medeniyet tarihi alanında orijinal katkılarda bulunmuş bir bilim insanıdır.  Eserleriyle Osmanlı-Türk tarihine hem siyasî ve ekonomik konularda hem de kültür ve medeniyet tarihi alanında orijinal katkılarda bulunmuş bir bilim insanıdır] Tüm Balkan dillerine ve Arapçaya çevrilmiş olan "The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600" ve "An Economic and Social History of the Otoman Empire" gibi kitapları dünya üniversitelerinde başlıca ders kitabı olarak kullanılmaktadır. Tarih alanındaki üstün çalışmaları ve yetiştirdiği öğrenciler sebebiyle Şeyh-ûl Müverrihin (Tarihçilerin şeyhi) ve Tarihçilerin Kutbu gibi isimlerle de anılmıştır. İnalcık, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde 32 yıl hizmet verdikten sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi'nde Osmanlı Tarihi

Tarihçilerin Kutbu....

PATRİKHANE OSMANLI DEVRİNDE EKÜMENİK DEĞİLDİ

  * İNALCIK’TAN PATRİK’İN SÖZLERİNE “TARİHΔ YANIT Tarihçilerin kutbu Prof. Dr. Halil İnalcık, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un "Zaman zaman çarmıha gerilsek bile burada kalıyoruz" sözleri üzerine, Sabah'a özel bir makale kaleme aldı. Prof. Dr. İnalcık, patrikhanenin Osmanlı dönemindeki gerçek statüsünü, kendi deyimiyle "Patrik'in tarihe ve Lozan Antlaşması'na ters düşen faaliyetlerini" belgelere dayanarak açıkladı ve tartışmaya açtı. Prof. İnalcık'ın "İstanbul Ortodoks Patriği'nin İddiaları" başlıklı yazısı şöyle: "Günümüzde Patrik Bartholomeos, kilisenin 'ekümenik' (evrensel) bağımsız karakteri üzerinde konuşurken, Osmanlı döneminde dahi bunun 'XV. yüzyıldan beri kesintisiz devam' ettiği iddiasmdadır. Kuşkusuz yakın bir zamanda yapılmış bir Rum ikonunda, Fatih Sultan Mehmed, Patrik hazretlerine evrensel egemenliğini tanıyan belgeyi takdim ediyor. (Bkz. Aksiyon, 22 Eylül 2003, S. 459, s. 30-31) Aynı yazı

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!

  "Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözü ayrılıkçı bir nedenle mi söylendi? Hayır! Atatürk'ün ve Türklerin emperyalistlere karşı büyük mücadelesi ve sonunda başarısı nedeniyle söylenmişti. Onların dize getirilmesi o kadar büyük bir akis yaptı ki bütün dünyada, bilhassa Asya'da; büyük heyecan yarattı. Çinlilerin kapitülasyonlarla yönetilen ekonomileri Batı emperyalistlerine ve emperyalizmine hizmet ediyordu. Atatürk'ün Batı emperyalistlerine karşı mücadelesini Hindistan ve Çin kendi mücadelesi gibi anladı. Atatürk, Lozan'da Türk devletini bağımsız ve Batıklarla tam eşitlik, müsavat biçiminde ortaya koyunca bütün Asya bayram yaptı. Hindistan'da Gandhi'nin ve Nehru'nun Ingiltere'ye karşı mücadeleleri Müslüman halkı bir hilafet hareketinin içine çekmişti. Türklerin başarısı sanki kendi başarıları olmuştu. Çin kapitülasyonları bizden sonra kaldırarak ekonomisini kurtardı. Bizim millî mücadelemiz, millî zaferimiz bütün dünyada, özellikle Asya'da

TARİHÇİLERİN KUTBU AĞIR KONUŞTU: HALİL İNALCIK'TAN PAPA'YA DERS

  * Osmanlı tarihi konusunda dünyanın sayılı isimlerinden Prof. Dr. Halil İnalcık, dün Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde bir söyleşi yaptı. Tarihin propaganda aracı olarak kullanıldığını belirten İnalcık, Patrik'in ekümeniklik iddialarının, belgeleri hiçe saynıak olduğunu ve birçok problemin altında AB'nin yattığını söyledi. "Doğru tarih, belgelere dayanır. Belgeler geçmişi olabildiğince doğru şekilde ortaya koyar. Yegâne aynamız belgeler olmalı. Ancak onlar bize tablonun tüm par-çalarını gösterir. Medyada birtakım yazarlar tarih konularını bir heyecan kaynağı yapmak için sansasyonel şeyleri öne çıkarıyor. 'Gemiler aslında kaydırılmadı. Vahdettin vatan haini mi?' gibi... Bu yaklaşımdan çok rahatsızım. Bu kimseler beni düzeltmeye bile kalkıyor." Bu sözler, 90 yaşındaki duayen tarihçi Halil İnalcık'a ait. Ömrünü tarihe, özellikle de Osmanlı tarihine ve tarihteki yanlışları belgelerle düzeltmeye adayan Prof. Dr. İnalcık, dün hem Osmanlı’ya dair pek çok me

BÜYÜK KAYBIMIZ TALÂT SAİT HALMAN

* Bütün canlılar dar bir varolma kaygısı içinde esirdir. Ama öyle bir insan var ki, ya da insanda öyle anlar var ki Tanrı gibi hürdür, duyar ve yaratmak ister. Tanrıyla yarışır, Tanrı'nın yarattığı doğanın üzerinde hiç bilinmeyen, hiç görünmeyen şeyi duyar, onunla coşar, tanrılaşır. İşte o şairdir.     Büyük insanlar vardır; kültürde, devlet hayatında çağına yön verir. O zamana kadar yapılan ve düşünülen şeyler onun büyük, farklı kişiliğiyle yeni bir yön kazanır. Talât Halman, o kişilerden biridir. Ben, Talât Halman'ı 1953'den beri tanırım. Yarım asrı aşan zaman içinde çeşitli vesilelerle onunla beraber bulunduk. Onun çok hareketli, zengin yaşamında tanık olduğum za­manlar vardır. Talât Halman'ı ilk kez New York'da Colombia Üniversitesi'nde tanıdım. 1953-1954 yılında Colombia Üniversitesi'nde bir yıl misafir profesör olarak çağırılmıştım. Talât, o zaman bir öğrenci idi. Hem çalışıyor hem de tahsilini tamamlamaya uğraşıyordu. Colombia'dan sonra uzun