Kayıtlar

Üç Noktam Canımın Cananına

 Üç Noktanın Söylediği … O, bunu biliyordu. Askere giderken eşiyle son kere yalnız kaldığında demişti ki, “Eve gönderdiğim her mektubun sonuna üç tane nokta koyacağım; üç tane nokta… O üç nokta senin içindir, anladın değil mi?“ Hiç anlaşılmaz mıydı? Eski askerliklerin uzun yıllarında, derbeder fasılalarla eve gönderilen her mektubun sonunda hep o üç nokta vardı. Analar, babalar, teyzeler, amcalar, komşular ve tanıdıkları hatırlarının sorulmasına memnun oluyorlar, dualar gönderiyorlar ama mektubun sonundaki o üç noktaya hiç mi hiç dikkat etmiyorlardı. “Üç nokta“nın muhattabı ise her defasında bir öncekinden leziz hasret ve aşk cümleleri okuyordu. Hiçbir edibin o güne kadar kaleme almaya muvaffak olamadığı güzellikteki aşk mektupları, üç noktanın içindeki daracık mekanda, her defasında ter-u taze sevgi kelimeleriyle uzun yolculuklar ediyor, günlerce kayınbabanın emekli cüzdanında, kayınvalidenin En’am cüzünün arasında bir muska ihtimamı ile gezdirildikten sonra lütuf kabilinden gelin han

İ'den İ'ye 2...Aramızdaki Ayrılık Bir Nokta Kadar

Ey sabır, rızâsı uğrunda güldürme bana insanları. Tahammülsüz sûrete bakanlarımız var Memnun etme, sızlanma ve bağırma Rûhun harcanmaya değmez, visâlin çok uzaktır, Rûha cân veren sevgili, Aşkın kanunu akrabalıktan yakındır Neden çok yüz çevirdin rûhum hayalini takip ederken Aklım yağmaya kaldı acımadın giderken Başka başka elemler verdin her birinde Yolunda keskin kılıç olan sevgini Kısas istemez diye beni öldürmen mi gerekti.   Ey idrâksiz gönlüm! Rahat bırak kendini. Aldanırsın onun soğuk dönüşlerine Yakma kulağını, aklına bir nokta koy. Bir nokta ile ne harfler değişir. Sür sarı deveni, anla,  istemiyor seni Susuz kuyu ve çölünde yanmaya gönlünü  alıştır.  Kader yolunda  gam ve acılar Ben susuzluktan o pişmanlıktan Aramızdaki ayrılık bir nokta kadar Nedensiz olmasaydı.   İsmail Hakkı Altuntaş

Üç Nokta ya Sığmayanım...

Eskiden asker mektuplarının sonunda üç nokta bulunurmuş. Bunun nedeni asker baba ocağına bir mektup gönderir, okuma bilen bir kişi sesli bir şekilde mektubu okurmuş ve mektup en son askerin eşine gidermiş. Mektup sesli okunduğundan asker, her şeyi yazarmış da sevdiğine sevdiğini, özlemini, kavuşma arzusunu yazamazmış. Bu nedenle bütün bu anlatamadıklarını mektubun sonundaki "üç nokta"ya sığdırırmış. Bu üç nokta her şeyi anlatırmış. Eşlerin gözü de mektupla bu üç noktayı ararmış. Sen benim "üç nokta" ya sığmayan, sonsuz sevdam, İki cihan güneşim, cennetim, varlığına binlerce hamdettiğim, Işığım, yolum, yoldaşım, tek ve son sevdam, ruhum, nefesim, kıymetlimsin... Dualarımda saklıyorum SEN' i Rabbimle BEN'im arandasın...