MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN VE ŞEMS BAĞLARININ SEBEPLERİ
Sabahattin ENGİN Türk Edebiyatı, Sayı: 12 (31 Aralık 1972), s. 25-26 Mevlânâ ile Şems arasındaki münasebet üzerinde çok durulmaktadır. Şems-i Tebrizî’yi tanıyıncaya kadar çok az şiir yazan ve kendi kabuğuna çekilmiş, büyüklüğünden henüz haber vermemiş olan bir ulunun neden bu tanışmadan sonra bir yanardağ gibi fışkırdığı, zihinlerde cevaplandırılması gereken sorulara yol açmıştır. Mevlânâ'nın Şems’i tanıyıncaya kadar olan hayatını incelersek, ilk bakışta yadırganacak, bugünün zor olmayan bir gerçekle karşı karşıya bulunduğumuzu görürüz. Şöyle ki: Şems’den önce Mevlânâ sıkıntı içindedir. Ne yapacağını bilmemektedir. Dalgındır, düşüncelidir. Düşüncesi bir noktaya yönelmiş değildir. Ne yapacağını henüz kestirmemiştir. Bu yüzden bunalım içindedir. Kimi zaman saatlerce, hatta günlerce kimseyle konuşmamaktadır. Zamanın büyük ilim adamı olan babası Bahaettin Velet, oğlunun haline merakla bakmaktadır. Bunun gelip geçici bir hal olduğunu bilmektedir ama, gene de bir özelliği vardır. Bu yi