Kayıtlar

San...ki

Resim
Şu yalan dünyayı nasıl sevdim Bir gün olsun yüzü güldü mü sanki Kime inanıyım, kime gideyim Gerçekten bir seven kaldımı sanki Yalan çıktı dostum, sevgisi yalan Bir acı masaldı sevgiden kalan Bendim onun için her an ağlayan Gelip gözyaşımı sildimi sanki Gelip gözyaşımı sildimi sanki Koskaca bir ömrü yıktı mahvetti Şu seven kalbimi yaktı kahretti Hep onun aşkını gönlüm dert etti O benim derdimi bildimi sanki Yalan çıktı dostum, sevgisi yalan Bir acı masaldı sevgiden kalan Bendim onun için her an ağlayan Gelip gözyaşımı sildimi sanki Gelip gözyaşımı sildimi sanki Şu yalan dünyayı nasıl sevdim Bir gün olsun yüzü güldü mü sanki Kime inanıyım, kime gideyim Gerçekten bir seven kaldım sanki Kaldım sanki 

Gel Gör Ki

Resim
  Yaş 35 yolun yarısı değil O senin zamanındaydı Tarancı Yollarımızı, yaşlarımızı şaşırdık ne doğduğu belli güneşin ne de batışı Ar damarı çatladı, değişti kalp atışı Yitirdik neyimiz varsa güzelden yana Bozuk para gibi harcıyoruz birbirimizi Doğru olanı terk ettik, yanlışa saptık Kardeş kanına buladık elimizi Kimse kurtaramaz Tarancı, kimse bizi… Zamansız yağıyor şakaklara kar Mor halkalar koyu, çizgiler derin İçimizde özlemi güzel günlerin Sana dost olan aynalar bize yabancı Genç ile ihtiyar farksız şimdi Tarancı Sular daha çabuk boğmakta insanları Gökyüzündeki renkler daha başkalaştı Ateş daha da çok yakıyor benliğimizi Dert üstüne dert , acı üstüne acı Kıyamet kopacak, Kopmalıdır da Tarancı Mevsimler değişti bir bir Ne kışın kış olduğu belli ne yazın yaz Cenazeler, tarumar olmuş bahçeler O kadar çoğaldı ki Tarancı Üzüntüler bir anlık Gözyaşları yalancı Senin dediğin taht misali o musalla taşına Konmaya değmez oldu insanlar İstemez bundan böyle bu toprak bizi Elimiz harama, dilimiz

Sayın Beni de

Resim
 Kederlenme gönül bu imiş yazı, Felekten payını aldı say beni.  Kaderin kimseye yok imtiyazı,  Ah u zar etsem de güldü say beni.  Nedamet eylersin ömür geçerken,  Gam olur imkanlar elden kaçarken,  Bahar vakti lale sümbül açarken,  Hazan değdi gülü soldu say beni.  İş işten geçti de yeni anladım,  Sevgiyi, şefkati kini anladım,  Cananı anladım, canı anladım,  Bilmediğim varsa bildi say beni.  Aldanıp olmadım nefsime köle,  Minnet eylemem yedi yad ele,  Sebep ne ola ki düştüğüm hale,  Muradı yarıda kaldı say beni.  Dermanım derdimde gizli sır imiş,  Sır olan yaremde hikmet var imiş,  Ah çekmek gönüle gayri ar imiş,  Çareyi sabırda buldu say beni.  Soykaniyim gönül sanadır sözüm,  Nafile hayale aldanmaz özüm,  Bilmem ki ecele var mıdır lüzum,  Bir günde bin defa öldü say beni.

Altuni Notlar 2

Mi’râc Mi’râcın nasıl gerçekleştiğine ilişkin üç farklı görüşü zikretmiştir. Birincisine göre ruhla ve uykuda rüya esnasında meydana gelmiştir. İkinci görüşe göre Beyt-i Makdis’e yakaza halinde cesediyle gitiği, gökyüzüne ise ruhuyla yükseldiği şeklindedir. Selefin ve cumhurun görüşü olan üçüncü görüşün kabülü ise cisim ve ruhla Mi’râcın gerçekleştiğidir. İslam tarihinde bu görüşlere kaynaklık edenlerin adları da burada verilmiştir. Bunlarla ilgili ayetler, hadisler, rivayetler ve tartışmalar zikredilmiştir. Nureddinzde’nin burada özellikle dikkat çektiği nokta Hz. Aişe’ye isnat edilen “Cesedi kaybolmadı.” sözünün doğru olamayacağıdır. Çünkü Mi’râc esnasında Hz. Peygamber Hz. Aişe ile evli değildir ve Hz. Aişe olayları hatırlayacak yaşta değildir. Yine Allâme-i Rûmî dediği İbn Kemâl’den bir görüş aktarmıştır: “Kim peygamber cismiyle urûc etmiştir derse doğrudur; çünkü onun cismi latiftir. Kim de ruhuyla Mi’râca yükselmiş derse bu da doğrudur; çünkü peygamberimiz “ruh” olarak da isi