Kayıtlar

Peygamberimiz Bize Şahit Olsun

Resim
  Şeyh İzzüddin bin Abdüsselâm der ki: "Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) özelliklerinden biri de, yüce Allah'ın O'nun ümmetini adaletli hâkimler makamında kılması ve ümmetinin hesâb gününde, insanlar üzerinde şahitlik yaparak onlara gönderilen Peygamberlerin, teblîğ vazifelerini tastamam yaptıklarına dâir hüküm vermeleridir. Halbuki böyle bir özellik, diğer Peygamberler de bile bulunmamaktadır. " Bilindiği gibi, Yüce Allah bir âyetinde şöyle buyurmaktadır: " وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ اُمَّةً وَسَطاً لِتَكُونُوا شُهَدَٓاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهٖيداًؕ وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتٖي كُنْتَ عَلَيْهَٓا اِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يَتَّبِـعُ الرَّسُولَ مِمَّنْ يَنْقَلِبُ عَلٰى عَقِبَيْهِؕ وَاِنْ كَانَتْ لَكَبٖيرَةً اِلَّا عَلَى الَّذٖينَ هَدَى اللّٰهُؕ وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُضٖيعَ اٖيمَانَكُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُ۫فٌ رَحٖيمٌ  ....١٤٣... İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit ols

İzleri Kalmadı

Resim
  "Hallac Divânı"ndan أنعى إليك نفوساً طاح شاهدها فيما ورا الحيث يلقى شاهد القدم أنعى إليك قلوباً طالما هطلت سحائب الوحي فيها أبحر الحكم أنعى إليك لسان الحق مذزمن أودى و تذكاره فى الرفم كالعدم أنعى إليك بياناً تستكين لة أقوال كل فصيح مقول فهم أنعى إلیك إشارات القلوب معاً لم يبق منهن إلا دارس الرمم أئعى و حبك، أخلاقاً لطائقة كانت مطاياهم من مكمد الكظم مضى الجمبع فلا عين و لا أثر مضی عاد و فقدان الألى إرم و خلفوا معشراً يجرون لبستهم أعيا من البهم بل أعيا من النعم Farsça به تو از مرگ نفوسى خبر مى دهم، چون شاهدش پس از آنكه خدا را ملاقات كرده از پا درآمد به تواز مرگ قلبهايى خبر مى دهم، چون ابر وحى در آن درياى حكمت باريده است به تو از مرك زبان حق خبر مى دهم، از زمانهاى خيلى دور كه ياد آوريش به عدم برمى كردد به تو از مرك بيانى خبر مى دهم كه هرگفتار رساى هر سخنورى در برابر آن سر تعظيم فرود آورد   به تو از » اشارات عقول « (   يا اشارات قلوب(   خبر مىدهم چون از آن باقى نماند مكر بنايى فرسوده سوگند به عشق پاك ات به تو از سيرت م

Ümmet-i Muhammed

Mürşid-i Kâmil Şeyh Şerâfeddin Bingöl kaddesellâhü sırrahu’l azîz anlattı. Bedîü'r-Reyhân da bilcümle ricallere vekâleten buyurdu ki: -"Yâ İbrahim Halîlallâh, Ümmet-i Muhammed'den bir kimse 124 bin günâh-ı kebâir işlese ve tevbe ve istiğfar etmeden ölse, birimizin şehâdeti üzerine, Cenab-ı Hakk onu af buyurup, gufrân-ı İlâhiyyesine mazhar kılar, ikinci defaki şehâdetimizle, onun seyyiâtı hasenata tebdîl olur. Bizlerin münâcâtı üzerine, Ümmet-i Muhammed'in üzerinde ne kadar hukuku İlâhî ve hukuku ibâd varsa, cümlesi affa mazhar olurlar. Bu hakîkat ilmi, şerîatın zahiri ile ölçülemez. Bu, ilm-i hakîkata mahsûs sır bir ilimdir." "Cenab-ı Hakk fıtrat-ı İslâm'ın ihtiyarını da bizlere ihsan buyurmuştur. Bu inayet, zamanın fetreti sebebi ile Cenab-ı Hakk Teâlâ'nın kullarına olan merhameti ve Muhammed aleyhisselâmın ümmetine olan şefkat ve harîsliğı sebebi ile, onların âdâ-i erbaa’ya (yani dört düşmana) esir oldukları bir zamanda bize bu selâhiyet verilmiştir