LOKANTA ESRARI-ÖMER SEYFETTİN
Yakacık, 20 Kânunusani Sevgili Server! Dün akşam mektubunu aldım. Bir sene içinde o ne dehşetli daüssıla... Diyorsun ki: “Bekârlık âlemleri gözümde tütüyor. Hele "Abeille d'or"un yemekleri... Acaba o vakit iştahımız mı çok açıktı? Şimdi artık evde hiç o nefis yemeklerin tadım bulamıyorum. En tatlı kompostolar bile bana saman gibi geliyor.” Sonra beni yine eski lokantamızda bir yemeğe davet ediyorsun. Heyhat Serverciğim, bu davetine icabet edemeyeceğim. Sen evlenip Beyoğlu'ndan, pansiyon hayatından çekildikten sonra ben de oralarda yaşayamadım. Vakıa beni ailemin köşkünden uzak tutan “Abey d'or” un nefis yemekleriydi, çünkü bilirdin, müthiş bir oburum. Evet, müthiş bir obur... Bu kusurumu bir felsefeye de istinat ettirmişim. İsmini hatırlayamadığım büyük bir adam demiş ki: “İnsanın hayvaniyeti yemekle, insaniyeti okumakla kaimdir! “ Pek yanlış bir “kavli hekimane!” Adeta “bir binanın metaneti temelde değil, çatıdadır” gibi bir şey... İnsaniyet hay