Kayıtlar

Kuş Dilinden...dil kû

Resim
Güvercin ve kumrular durmadan  hû çeker, sevgiliye giden yolu sorarlar.   Kû?  Kû?  Nerede?   Nerede? sorusunu tekrarlarlar.  Tilki kürkü satan bir köylünün mahallî şivesiyle  dilkû! dilkû! şeklindeki bağırışlarını Mevlânâ  dil kû? dil kû? (Gönül nerede? Gönül nerede?) şeklinde duymuş Leylek,  Lak! Lak! adını şehâdetinden alır:  el-mülkü leke, el-emrü leke, el-hamdü leke, el-izzü leke! mülk senindir, emir-fermân senindir, hamd sanad ır, izzet ve şeref sana âittir! Sırr-ı vahdet Mantõkut-tayr est Câmî leb be-bend, Cüz Süleyman râ neşâyed fehm-i îyn esrâr râ. ** Ey Câmî! Sus ki, sırr-ı vahdet kuş dilidir.  Bu esrâr-ı anlamak Süleyman’dan gayrisine lâyık değildir!

FERİDÜDDİN ATTAR, Mantıkut-tayr- Kuş Dili

HERKES GİBİ ASLÂ SATMADIM SENİ Nizamülmülk, ölüm haline gelince dedi ki: Ya Rabbi, gidiyorum, elimde ancak hava var! Ey yaratıcı! Ey Rabbim, ben, senden bahseden kimi gördümse; Ne çeşit konuşursa etsin, sözünü satın aldım, ona yardımda bulundum, ona dost oldum. Seni satın almayı öğrendim, fakat bir gün olsun seni, kimseye satmadım. Seni, bir hayli satın aldım ben, fakat herkes gibi aslâ satmadım seni. Bunun hakkı için, sen dostu olmayanların dostusun. Bana yardım et, son nefesimde satma beni! Ya Rabbi,' senden başka kimse olmayacak, öyle bir an gelecek. O anda bir soluk bana dost ol, yardım et! Sh:378 Kaynak. FERIDÜDDIN ATTAR, Mantıkut-tayr- Kuş Dili, Türkçesi:   Yaşar Keçeci, Kırkambar, 1998, İstanbul HIRSIZIN BÖYLEYSE, SEN NE CÖMERTTİRSİN Bir hırsız, zavallının birini tutup ellerini sıkıca bağladı, evine götürdü, kendisi kılıcını almaya gitti. Kılıçla kafasını kesecekti ama tam o sıralarda hırsızın karısı, adama bir parçacık ekmek verdi.