Hz. Ali Kerremallâhü Veche’nin Münacatı
لَبَّيْـــــكَ لَبَّيْــــــــــــكَ اَنْتَ مَوْلاهُ ****** فَارْحَمْ عُبَيْداً اِلَيْـــــكَ مَلْجاهُ “Ey Allah’ım yüzümü dergâhına sürüp kapına geldim. Gideceğim tek yer ancak senin ulu dergâhındır. Sana sığınan bir kula merhamet et.” يا ذَاالْمَعالي عَلَيْكَ مُعْتَمَدي ****** طُوبى لِمَنْ كُنْتَ اَنْتَ مَوْلاهُ “Ey Kadir-i Zü’l-Celâl olan Allah’ım tek dayanağım ancak sensin, yüksek mertebede olanların Mevlâsı ve sığınağısın. Hakiki Mâbud olduğunu bilip senin kapına itimad edenler, mutlu kimselerdir.” طُوبى لِمَنْ كـــانَ نادِمــاً اَرِق ****** يَشْكُو اِلى ذِي الْجَلالِ بَلْواهُ “Pişmanlık duyarak nefsinden şikâyetçi olan ve yaptığı kusurların etkisiyle uyumayıp Allah’a yalvaran kişi, mutlu ve bahtiyardır.” وَ ما بِهِ عِلَّةٌ وَ لا سُقُمٌ ****** اَكْثَرُ مِنْ حُبِّهِ لِمَوْلاهُ “Görünürdeki hastalık ve mânevi eksikliklerinden hiç biri, insanı, Mevlâ ile olan gizli gönül muamelelerinden alıkoymamalıdır.” اِذا خَلا فِي ال