Kayıtlar

Sahte Şeyhler

  12. yy. da yaşayan Ahmed Yesevi Hazretleri “Fakr-Name” adlı eserinde sahte şeyhler ve sahte peygamberlerden bahsederken şunları söyler: “Bizden sonra ahir zaman yakın olduğunda öyle şeyhler çıkacak ki: İblîs aleyhillane onlardan ders alacak ve bütün halk onlara dost olacak ve fakat müritlerini idare edemeyecekler. O şeyhler ki müritlerden açgözlülükle bir şeyler dilerler ve canlarını küfür ve dalâletten ayırmazlar ve bid’at ehlini iyi görürler ve ehl-i sünneti kötü görürler ve şeriat ilmi ile amel etmezler ve namahremlere bakarlar ve kötülüğü adet edip Allah-u Teala’nın rahmetinden ümitli olurlar ve şeyhlik işlerinin değersiz görürler. Onların müritleri de dinden çıkmış olur, kendileri de dinden çıkmış olur. Ve yine değersiz bir şekilde ve inleyerek müritlerinin kapısında dolaşırlar, o halde müritlerinden yardım alırlar. Eğer müritleri bağış ve yardımda bulunmasa, döğüşürler ve ‘Benim küslüğüm Allah’ın küslüğüdür. ’ derler. Şeyh odur ki, yardım alsa ihtiyacı olanlara verir

Görüyorum Kaçıyorum Diyen Sahte Şeyhler İçin

  Şeyh Ebu Abdullah Hafif şöyle demiştir: Ebu'l-Hasan Müzeyyin bi­ze şöyle yazmıştı:  "Sizin diyarda bir müridimiz vardır. Necat bulur­sa sizin için hemen cevahir getirsin."  Bununla Ebu Muhammed Haffaf'ı kasdediyordu. Ebu Muhammed Şiraz erenleri ile bir yerde oturmuş, müşahede konusunda konuşuyorlardı. Herkes kendi ha­line göre söz söyledi. Ebu Muhammed sessizce dinliyordu. Müem- mil Cassas ona: "Sen de bir şey söyle" deyince şöyle dedi: —Konu ile ilgili en güzel sözleri siz söylediniz. Benim söyleye­cek sözüm yok. Yine de senin bir şeyler söylemen gerekir. — Söylediğiniz sözler ilim sınırında kaldı. Müşahedenin hakika­ti değildi. Müşahedenin hakikati, perdelerin açılması ve onu apaçık görmendir. —Bu sözü nereden nasıl öğrendin? —Tebuk bölgesinde idim. Çok ızdırap ve meşakkat çektim. Dua ve münacaatta bulundum. Aniden perdeler açıldı ve onu ayan gör­düm. Arş üzerinde oturmuştu. Secde edip yalvardım: — Allahım!., senin katında yerim ve durumum bu d

Mürşid Bulamayan Bir Müslümanın Yapması Gerekenler

  Gazzîzâde, mürşit bulamayan bir müslümanın asgari yapması gereken ibadetleri şöyle açıklar: İlmihal bilgisiyle başlayıp beş vakit namazı ve diğer farz ibadetler ve davranışları öğrenilmeli.   Beş vakit namazı cemaatle kılmalı.   Sünnetleri terk etmemeli.   Evvabin, işrak, duha ve teheccüd namazlarını kılmalı.   Daima abestli gezmeli.   Mübarek günlerde oruç tutmalı.   Malı varsa çok sadaka vermeli.   İmkânı varsa hacca gitmeli.   Cuma geceleri tesbih namazı kılmalı.   Şaban ayının on beşinci gecesinde yüz rekât namaz kılmalı.   Regaip gecesi on iki rekât Regaip namazı kılmalı.   Kâdîr gecesi on iki rekât Kâdîr namazı kılmalı.   Muharrem’in onuncu günü dört rekât hasma namazını kılmalı.   Muharrem’in on ikinci gecesi yüz rekât namaz kılmalı.   Ramazanda teravihi terk etmemeli.   Nafile namazlarda cemaat bulursa cemaatle eda etmeli, sevabı ziyade olur.   Caiz değildir diyen sofilerin sözüne bakma.   Zira büyük âlimler buna cevaz vermişler.   Boş

Yazılmışlar 13

İçindekiler [ kapat ]   “DOĞRU”NUN YANLIŞ “ÂN”I Baktığımız konum bizi haklı çıkarabilir. Bir konuda haklı olmak bizim doğru yerde olduğumuzu gösterir mi/ göstermez mi? Unutmayalım ki,  kararlarımızı  “ân”a göre verebiliyoruz. Ancak “ânlar” zaman ve mekanla  değişime uğrayınca kararlar ve yargılar da değişiyor. Örnek: Gençken hoş görülenin yaşlılıkta hor oluşu gibi. Bu nedenle yargılarımızda dikkatli olmalıyız. Hayatımızın uzun ince yolunda ki çizgimiz ve noktamız şu olabilir! “İki yargıdan U dönüşü olabileceği tercih etmek.” “Hata yapmamaktan kurtulamayız, ancak açık kapıları olan yapıda ve düşüncede bulunmak bir şekilde can simiti olabilir.” Aşağıdaki yazıda feminist görüş sistemi içerisinde haklılığını savunabilir ve doğruda olabilir. Tabii ki kürtaj kadının hakkını savunmak doğrudur. Ancak hiçbir suçu ve iradesi olmayan doğacak çocuğun hakkı ile kadın arasındaki adalet çizgisinde durulacak nokta ne olabilir? Kadınlar birçok alanda kendilerini savunabildile