Kayıtlar

SİMİTÇİ DEDE

Resim
03.07.2024 Bir simitçi dedem vardı. Görsen, görmezden gelirsin, gariptir. Eskiden geleceğe uzanan bir melamet yolu, dedelerinden akan feyzi hala devam eder gelir. Hakk perdesini ona açmış, o da dostu İsmail’ine haber verir. Ey sabahın erkeninde, sıcak simit başında, şehitlerin kucağında, kalbi Hakk’ıya dayanmış halinle bakan duruşunu, seyredenlere sırrını bildirmeden geçip gidersin. Somuncubaba Bursa’da ekmek satarken, bir garib derviş, birazda itilmiş haliyle devrana hükmederdi. Soğuk fırında pişirdiği ekmeklerini halk yedi. Fakat sırlı kalbini epeyce incittiler. Emir Sultan sırrını ifşa ettiğinde, olan olmuş pişmanlık başa gelmişti. Bursalının Dua Ağacını unutmaları mümkün müdür? Dönmeseydi, bakmasaydı geriye,   etmeseydi dua, Keşiş dağı kararır diye korkudan titrerlerdi. Ey Simitçi Dede! simitlerin bir bir, senin elinden halka   halka dağılır, Bilselerdi, geçmişten bugüne getirdiğin zinciri. Söylemez dilin, yazmaz ki kalemin, halini kim bilir. Hafız Meyhaneden çıkar gelir,

Kara Tren Yolunda

Resim
  Bacasından nur gibi dumanlar saçarak, çılgın düdüklerini haykıra haykıra istasyona doğru yol alıp giden ve gelen “Kara Tren” Kara tren, bizim diyarımıza nedendir bilinmez her zaman gece uğrar, zifiri karanlıkta biraz eğlenirdi. İhtiyaç varmış gibi durur, sonra bir hıçkırıkla yoluna devam ederdi. Ben ise gecenin köreldiği saatte, tepede onu bekler, doyumsuz gözlerle yoluna bakar dururdum. “ Ne olur” derdim. Bu tren bir kerecik olsun gündüze kalsa da, makinistini bir görsem derdim. Bilemediğim bir acıyla ağladığımda olurdu. Koca trenin her gün, saatini şaşırmadan gelişi ve gidişi beni tüketme noktasına getirmişti. Ve çok isteyeni mahçup eder mi, Rabbim dualarım kabul etmişti. Ne olmuşsa, tren bu cuma gecesi durdu. Gitmiyordu. Yahut gidemiyordu... Ne güzel, ne güzel...tren durdu. Merak ettiğim o insanı belki görecektim. O kara lokomotifiyle tren katarlarını götüren makinisti. Gizliden gizliye hayran olduğum, özlediğim, kişiyi. Hayal ediyordum. Çok kuvvetli biri olmalı, onca vagonu peşin

Eş Bu Eş

Resim
Azraile hediye edilen can için söylence “göz açıp gördüğüm, gönül verip sevdiğim, kahramanım! tatlı dil verip öpüştüğüm bir yastıkta baş koyup seviştiğim! karşı yatan kara dağları, senden sonra ben neylerim? yaylalar olsam  benim mezarım olsun! soğuk soğuk sularını içer olsam benim kanım olsun! altını akçanı harcar olsam, benim kefenim olsun! tavla tavla şahbaz atlarını, biner olsam benim tabutum olsun! senden sonra bir kahramanı, sevip varsam birlikte yatarsam, ala yılan olup beni soksun! benim canım senin canına kurban olsun! ”  

ÇEVRE ve SENİNLE İLGİLİ HİKAYELER

    M. İLYİN, E. SEGAL   Tanınmış yazarımız M. Ilyin (Ilya Yakovlevich Marshak) bu kitabı ortak yazarı, arkadaşı ve eşi Elena Alexandrovna Segal ile birlikte oluşturdu. M. İlyin çocuklar için yazdı. Ancak bu harika yazarın yarattığı hemen hemen her şey yetişkinler tarafından büyük bir heyecanla okundu ve okundu. Onun "Büyük Plan Hikayesi" dünyanın hemen her ülkesinde her yaştan insan için bir başvuru kitabı haline geldi. Aynı şey Tales of Things'de, Dağlar ve İnsanlar kitaplarında , Bir Adam Nasıl Dev Oldu ve ­M. Ilyin'in diğer birçok eserinde de oldu. "Etrafınızdakilerle ilgili hikayeler" (başlangıçta "Çevremizdeki Dünya" olarak adlandırılıyordu) bu yıl onuncu yıl dönümünü kutluyor. Bu akıllı, yaşayan kitabın ilk okuyucuları - eski birinci sınıf öğrencileri ve ikinci sınıf öğrencileri - liseden mezun oldular bile. M. Ilyin ve E. Segal'in bahsettiği makineleri artık kendileri yapıyor ve kullanıyorlar, anavatanlarının doğasını ke