Kayıtlar

Mecmûatü'l Ahzâb Okumaları...

Bekliyorum

Resim
  Ey Sevgilim Merhametine sığınarak dua ediyorum İçimde onulmaz dertlerim var Fakat bana olan sevgini bilince   Bu üzüntü ve hasretime dur diyebiliyorum Bir kulcağız takdir edebilir mi ki seni Sen, Seni övdüğün gibisin Keşke   anlatabilseydim varlığının bendeki Dayanılmaz değerini Ama Sen hepsini biliyorsun Kalbime sığan   sevgilerimin    içindeki sığdığın özel yeri Taşlar içinde niceleri var ama bendeki sevgin elmas gibi Bir yandan beni yokluğa mahkum eden içimdeki ateşin yanıyor Sana da söylemezdim, sadece beni anlayabileceğin için İçimdeki derdimi Sanki bilmiyormuşsun gibi, tekrar tekrar ediyorum Bazen de acaba beni sevmiyor mu diyorum Muradını bilemem İllaki sevmenin belirtisi   beden mi görülmeli Ruhum senden kopan yıllanmış bir göktaşı Tozdan bile küçük sayılır, yok demekte uygun düşer Hesabı da olsa  yaşımı bilsem Ayrılığımın yılını ayını günlerini  Sevdimse seni Senden ayrı düştüğünü sanan zerrenin hasreti Onu o denli sevdim ki

HADÎKA...Şükretmek Hakkında

  Bekâ Evini Hatırlama Hakkında Sır evinin anahtarı olarak ölüm gelir; ölüm olmadan hak dinin kapısı açılmaz. Bu dünya var olduğu sürece o dünya yoktur ve sen var olduğun sürece senin için ilah yoktur. Bil ki, canın mühürlü bir sandıktır ve bu mührün boncuğu imanının nurudur. Geçmiş yazıyı mühürledi ve senin için Geleceğe teslim etti; hayatını erzeli ömre kadar yaşasa orada ne olduğunu bilemezsin. Sadece ezelin eli, Aziz ve Celil olan Allah'ın kitabının bağını çözecektir. İnsanın soluğu senden uçup gitmedikçe, ruhunun doğusunda gerçek imanın sabahı doğmayacak. Zamanın tatlısını ve ekşisini tatmadıkça, İlâhi Saray'ın kapısına ulaşamazsın. Şu anda kusurları erdemlerden ayırt edemediğinizden   görünmez dünya hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Ve bu [baki]dünyanın sureti   olmadığı gibi, bu dünyanın hallerininde devamı da onda yoktur. Ruh O'nun huzuruna ulaşır ve huzur içindedir; ve eğri olarak görülen şey, o zaman düz görülür. Ruh [ilâhi] huzuruna vardığı

Ne Olurdu

  Neredeyse hiç secdeden kalkmazken alnım, niçin bir kez bile sesi­ni duymam? Günler, geceler... asırlardır adı dudaklarımdan düşmediği halde neden bir defa da ben onun adımı andığını işitmem? Niçin bir tek kelime bile etmez, niçin daima susar? Niçin hep bu kadar uzakta durur da yakınıma gelmez? Niçin başımı okşamaz, niçin bir kez olsun konuğum olmayı kabul etmez? Niçin bir kez bile yüzüme bakmaz, bir kez bile yüzyüze konuşmaya razı olmaz? Küs müdür acaba bu yetimine? İyi ama niçin küssün bana? Kadir olan, Rahman olan o, ben deği­lim. Ben ki sade mahrum olanım. Ben ki bir tek yazgısı yalnızlık olanım. Ben ki ben diye işaret edecek bir benden bile mahrum olanım. Mer­hamete muhtaç olan o değil, benim. Rahmet ve şefkati, lütuf ve ihsanı isteyen benim, vaad edense o! Kulluğumda kusurlarım, ibadetlerimde eksiklerim var, o sebeple mi ses vermiyor acep? O nedenle mi benimle konuşmuyor? Bu yüzden mi hep uzakta duruyor, bu yüzden mi bir sabah bile kapımı tıklayıp merhaba demiyor? Se

Esma-i İdrisiyye Şerhi – 40 İsim ve Havasları

Resim
  «SÜBHANEKE LÂİLAHE İLLÂ ENTE YA RABBE KÜLLİ ŞEYİN VE VARİSEHÜ» (26) Esmai İlâhiyyeden bir ismi şerifde «Ya Rabb» dır Yani (Ey terbiye eden). Manâsı: Ortağı ve benzeri olmayan ey sübhan Allah! Bütün noksanlık dan ve acizlik den münezzehsin. Şânı-na layık olan kemal sıfatlarınla mevsuf ve hakkıyla mâbud olan ancak Cenâb-ı İzzetindir. Hevai nefsimle İkameti ubudiyetten firar etmiş, zulmeti beşeriyet ile zayıf, naçar, zelili serkerdan (hakir ve serseri) ve bime-cal (güçsüz, takatsiz) kaldım. Ey Âlemlerin Rabbi! Elimden tutanım Sensin. Nice yüz bin âlemi var eyle-din. Celâl sıfatına mazhar olanları kahr, celâl ve azametinle terbiye eden Sensin. Cemâl sıfatına mazhar olanları umum lütuf, rahmet ve inayetinle terbiye eden. (26) Esmai îdrisiyenin birinci ismi olan bu isim üç kaynak eserde 'Sübhanckc lâilahe illâ ente Ya Rabbe külli şeyin ve va-risühü» diye geçiyor. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Hazretlerinin Mecmuatül Ahzab isimli eserinde ise yukarıdaki isme «Ve Razikahu ve Râhimehu» ilav