Kayıtlar

Beklesin

Resim
  Acı çeken Hiçbir şey hissetmeyen Uçurumun kenarındaki Kimsenin farkına varmadığı Sessiz çığlıklar atan  Yalnız olan öyle birisi Ağlasa...duyan olur mu Kalbinin yarasını Sızan gözyaşlarını Başkalarının gözünde Sessiz,  aklı yerinde  ve sakinken İçinde bir alevi var  Karanlık düşüncelerinden Kurtulmak için çırpıyor Çiçek gibi açmak Hayata tutunmak Engelleyen zincirleri düşecek belki Hayatı bu Çok yıprandı Düzelir mi umuduyla gözler  Beklesin  Hayallerini İsmail Hakkı Altuntaş

Beyazlarıma

engellerim… bazı beyaz… kar gibi aşmam gerekiyor… karalar belli, aşmak beyazları muhtaçken sevgiye … çok zor karalar bilirsin nefretin çeker, atarsın…fakat bu beyazlar bir boyun bağı üşüdüğünde bile atılmıyor. boynunda bir yük, sardıkça karaların yerde birini, sırtında can hangisi demekten, sus gitme öteye   gitmem… gitmem… en dar alandayım çeviremem sırtımı acım yerde,  sevgi  sırtta… bir tutanım. canım bir mum alevi, rüzgarlar dalgalanırken duruşundan sönmemeli… korkuyorum. karalar gitti beyazlarım… peşinen söylemeyin… çaresizliğim bana boyun… eğdirdiler… İsmail Hakkı Altuntaş

Onu Sevdim

her şey… olmuş ve oldu onun emriyle… alnıma… kalem yazdı … sevmekliği can bedende durdukça dokuz sema ve ötesi mümkün değil… dönemem sevdim ben ezeli aşkıma şahit olun… vaktin çılgın âşığını görün ferhat ve mecnun… ruhuna rahmet okurlar…. el fâtiha… âlem bir yana … ben bir yana gitsem…yine de yüz çeviremem… pervaneyim…aydınlığa… bilen bilmeyen, dost düşman ben onu sevdim… sevap ve günah yalnızlık…adımsız yol… izi görünmez…  tozlu ağlayın dostlar, perişan gönlüme akan derya…çağlar… yazısız destanlar benim İsmail Hakkı Altuntaş

Çürümüş

  Ebedî canım Seninle vücuda gelen beden kabrinde çürüdü. eridim, bittim. Gel, benim, benim için. Çürümüş derilerim, dökülmüş kemiklerim, tozkoparan atlılar kesildiler;  Nağmeni ne zaman düzeceksen çürümüş hângahıma Tez gel. -Diriltmek Tanrı sesinin işidir.- Sen üfür, dirilirim Sesin, ses mi ki, candır. Yokluğunla çürüyenin Bedenim çürüse, toprak deniz olsa, değilse yurdunda, ko çürüsün dökülsün tenim, Korku yok, gökleri düşünmüyorum -Sevgilim, can bağışla çürümüş olsam bile..             -kesecekler, yakacaklar.. Ne yapayım? Dirilen, fidan kesilir, mahşerimsin benim Cananım, Bir kerecik kabrime uğrarsan çürümüş kemiklerimle, titreyerek, secde ederim sana Önceki gibi   Kapında İtinsem Şu sevgi yok mu? kapı bekletir, taş yedirtir, Üzülmem  Ashabı Kehf'in köpeği, kapıda değil midir? Bende itindim girmek için mağaraya Gönlümü bilirim, olsun varlık kapıda Razıyım. Sevgili kapısında hiç kükreyen aslan görüldü

O ...mu?

    Aşkımı, muhabbetimi hasretimi meşkettiğim, gözümü, gönlümü aydınlattığım nurum… Işığın hiç solmasın. Kelimeler ruh hallerinden anlamayanlar içindir, birbirine yakın ruhlar da konuşmakta bir yere kadar. Hep yazdım seni anladım sanarak. Üzüldüğünde üzülen, sevindiğinde sevinen. Öyle değilmiş meğer. Hastanın âh edişini, gene hasta duyar, işitir. (Mevlana) ucra yerlerde gizli gizli andığım. ısrarla kapısını çaldığım. hep aralıktan baktın, karalıkla karşıladın. Desen ki gel, eşiğinden içeri bir adım atacak kadar takatim yok "Yanarsan  yan, ama Allah için." Olmuyor. Her haberin başka bir baharı işaret etti. Bende mevsimler hep güz ve kış. Baharın ne olduğunu hiç görmedim, yaz dedikleri nasıl bir şey acaba? Dün melekler teselliye gelmişler. -Rabbin, hiçbir şeyi unutmaz."  (Meryem-64) Gelmeseydiler. sen, sen gelseydin   Umutsuz ve geleceksiz bir zamanı yaşamak çok zor bunu bir biliyor musun? Hayallerim vardı,  dök

Unutulmuş Gibi Olmak

  sunakta kurban olacağa, utanma nerde kalır? Şarap içmiş diyorlar.   seni bekledim yokluk denizi kıyısında gönlümü  avucuna almanı, okşamanı, ne hoştu sana bakmak, seni özlemek, seninle görmek hoş nefesini içime çekmek   vazgeçmişim canımdan Süleyman'ın yolunu bekleyen karınca gibi   akıllılardan korkmuyorum söylemek vaktidir gönlüm dökülsün diye, bugün şarabı çok içtim gönülden dudağa mesafe çok değildir -ne işin var senin! bu tapıya yakışmaz diye kovma beni kapından bir kerecik olsun sor, soruştur kıyında iki âlemi birbirine katan fitne yeli esiyor, her güzelim diyen benim gibi bekliyor. Kimi basacaksın bağrına? beni değil, gönlüm kararsa da, korkuyorum ağlamaktan kanlar içinde, gözlerim yandı yakıldı, halime ağlayıp binlerce damla yağdırdı, göz bebeklerime kurban olayım, kıyısında durduğum seni beklediğim bu deniz göz yaşlarımdan mı doğdu?   sallanıyor sarhoş başım, hafiftir diye, yelin mi savuruyor beni  

Bana mı Sana mı

  yine duydum canım yandı seninde âşık oldukların varmış, arzum, özlemim, hayallerim bir an unutmadım, doyamadım ta o günden beri,   Anıyorum her yerde, az işveyle yakıp, viran edişini bir defa yüz vermiştin şimdi nerdesin?   Söylüyormuşsun - sarhoş, ha zahit ruhumu kaybetmişim, kabul ediyorum hepsini   herkes anlar âşık olduğumu sen anlamamakta ısrar ediyorsun dipdiri aşkım, ben tükendim, sana bir şey dokundu mu kalbim yerinden çıkıp, ölesi geliyor İsmail Hakkı Altuntaş

Ağları Gülermiş

  bir güzel rüya görmek istiyorum seni bulmuş gibi seninle beraber olmuş gibi sonrasında uyanmadan ölmek ölünce yanmış kül gibi bir rüya da beraber olmak, hayalime düşen parçaları tek tek toplayan hepsini bir torbaya koyan sonra ağzını mühürleyen bir kuyuya düşmüş gibi ne güzel di o günler dediğim dört duvar arasında sızan sarhoş gibi seni andığımda kalbime yıkılmış bir ağlar dökülsün seni bulmuş gibi bulamadan ölmüş dişlerini dökmüş bir hasetsiz kinsiz derman istiyorum. önceden bulsam olmaz mıydı açlık gurultusunu dindirecek bir ses kulaklarıma istiyorum kalbim seni bulmuş olsun sen bulunmamış gibi bir çaresiz ilaç ararken seni şifalı bir yurdun başında bulsam da bana hastası desinler senin hastan desinler özlemler kırgın kalbim yorgun ölmüş desinler dirilmeden bir daha nasıl olsa dirilen vaktinde kaç ölüm yaşamış bu beden sevinç mi üzüntümü kargaşa içinde kalırken sen hala bana bakıyorsun gibi hissetmek istiyorum.

Kudretin Yetmez ki

Resim
  “Hz. İsa seyahatlerinin birinde dağdaki bir savmaaya uğradı. Oraya yaklaştığında beli bükülmüş, güç ve takati son haddine varmış, bedeni zayıflamış bir âbid buldu. Hz. İsa gördüğü şeylere hayret etti. Âbide selam verdi ve ona ‘Ne zamandan beri burada bulunuyorsun?’ diye sordu. Âbid   ‘Yetmiş yıldır buradayım’ dedi. ‘İhtiyacım olan tek bir şey istiyorum. Henüz istediğimi elde edemedim. Ey Rûhullah! Umulur ki bu konuda benim şefaatçim olabilirsin. Onu bana belki sen getirebilirsin’ dedi. Hz. İsa ‘İhtiyacın nedir?’ diye sordu. Âbid şöyle dedi: ‘Allah’tan bana hâlis muhabbetin bir zerresini tattırmasını istedim’ Hz. İsa ‘Ben senin için Allah’a dua edeyim’ dedi ve onun için Allah’a dua etti. Allah Teâlâ ona şöyle vahyetti: ‘ Senin bu konudaki şefaatini kabul ettim ve duana icâbet ettim’ Hz. İsa bir müddet sonra âbidin durumunu görmek için tekrar oraya geldiğinde bir de ne görsün! Savmaaya olan olmuş, onun bulunduğu yerde büyük bir yarık meydana gelmişti. Hz. İsa bu yarıkt

Sevgilim Sen

Resim
    1. Duymadım bir gün sesini Yıllarca çektim hasretini Döndür bana hevesini Senden başka yar seçemem   2. Bağrımı göz göz etseler Yandırsalar köz etseler Baharımı güz etseler İnan senden vazgeçemem   3. Meyhaneler yerim olsa Mey içmekle yüzüm gülse Boş bademe şarap dolsa İnan sensiz ki içemem   4. Dertli ister devasını Âşık bekler yuvasını Aşkımızın meyvesini Sen olmazsan ben biçemem   (Husam Hasret, Sende Buldum, 1986: 53)

İmkânsız Gecemizin Olmaz Bir İkincisi

    Bu gece ikimizin gecesi… Zaman kum gibi akarken ne çok beklemiştik… Kalbimizin birleştiği yerde sevdiğimiz aşk şarkımızı ateşlerden daha çılgın söyleyeceğiz…ah. Seni tanrım gibi sevdiğimi, ilk defa derinden hissedeceksin. Bende bileceğim seni ikincin neden yok diye. Yıllar geçti belki habersizdik. Şimdi ikimiz biliyoruz. Neden bekledik bunca yıl bu geceyi… Beklenmedik yerlerde daha çok belli olur, aşkın gizemleri. İkimizi nasılda sardı bu sevda rüzgarı, inanılmaz değil mi Gel özledim diyordun, bende aynısını… bakar mısın bugüne mi kaldı. Aklıma gelmezdi…erittiğimiz zaman zarfı, burada açılıverdi. Bu gece gördüğümüz rüya yılların bizdeki özlemi…Sızan renkli kızılını gövdeme nakşedeceğim. Sarılalım kördüğüm gibi, ikimiz ilk defa özgür olduğumuz bu yerde…kafesinden kaçmış iki kuş gibi… Rüzgara meydan okuyan bir uçuş, daha unutulur mu? Ah kalbindeki siyah ben…kalsın ebedi. Önceden bunun için konmuştu, anladık beraberliğimizin nedenini. En güzel bir h

Bir O Kırmaz

Resim
Hiç kimseyi sizi duasına katmayacak kadar kırmayın…. Hz. Fatıma aleyhisselâm

Sevgi Ateşine Düşüp Parçalandım, Bilmedin

  BİLMEDİNG “Tun-kun yolingda men âvara böldim, bilmading Dard-u ranc içra qalib, sangsara böldim, bilmading Yaxtlik yolduz kabi közim taman baqqanda sen Sevgi otiğa tuşib, yuz böldim, bilmading Bi-xabar qaldim ki mahring tuşdi könglim bağida Men seni hamdam baçara böldim, bilmading” . BİLEMEDİN Gece-gündüz yolunda ben avara oldum, bilmedin Dert ve üzüntü içinde kalıp taşlandım, bilmedin Parlak yıldız gibi gözüm sana baktığında Sevgi ateşine düşüp parçalandım, bilmedin Habersiz kaldım ki sevgin girdi gönlümün bahçesinde  Ben seni sevgili diye çaresiz kaldım, bilmedin   Masrur Yolduz (1988-...)

Her adımda gözyaşımın damlasından abdest alırım

  ĞUNÇG-İ SGBZ-İ DİL “Zindagi ra ta abad man ba tu adat mikunam Ta nafas daram xudayit ra ibadat mikunam Gar xalad xari ba payat ğunça-i zabz-i dilam Xon-i dil mixuram az hallat i’adat mikunam Gar zi dunya çaşm bastam baz ham yaram tuyi Baz ham ba yad-i tu razvan-i siyahat mikunam  Gar tu bizari azin faryad-i dard-i âlod-i man Lik man hardam sadayat ra tilavat mikunam Xatiratam gar faramuşat şavad ey nazanin Har qadam ba qatra-i aşkam taharat mikunam”  GÖNÜLÜN YEŞİL TOMURCUĞU Yaşamakla birlikte daima ben, sen ile alışırım Nefesim olunca Tanrı’na taparım Eğer ayağına diken batarsa yüreğimin yeşil tomurcuğu Üzülürüm durumundan ziyaret ederim Dünyadan göz yumsam da gene benim sevgilimsin Yine seni hatırlamak için mutluluk ile seyahat ederim Eğer sen benim dertli feryadımdan bıktıysan Ama ben sürekli senin sesini hatırlarım Hatıralarımı eğer unuttuysan ey sevgili Her adımda gözyaşımın damlasından abdest alırım. İlmi Melahat (1985-...)

B’nime

  İyi geceler. Üzülmediğime bakma...seni özlemiyorum. Yine geldi geceler Rüyalarımda kavuşacağım Baka baka kendim gibi sarılıyorum sana...  İsmail Hakkı Altuntaş

Kaybetmiş Olmak

  Kaderimin   değişmesi için Senin gelmen gerekliydi Umut bitmiş…kalp körelmiş…akıl çıldırmıştı Hâlâ pek bir güzelliğini göremediğim bu dünyada Bir sen hariç kaldın Kötülük ummaksızın Ne zaman baktıysam Halı döver gibi vuruyor kalbim Darbesinden titriyor bedenim Ruhunu yakalamak için kelimelerden Bir çok resim çizdim Seni yanımda bulmak için Yılların yalnız adamı ve gizli sevdası Acım çok ve derdim bitmeyecek belli Beni de kurtaracak bir kişi varsa O sensin, başkası değil Kabuslarım bitecek Ömrümü yakan volkandan çıkışımda Senin elinden olacak Neleri feda edebileceğimi Hayal dahi etme Ben bile yetişemedim Farkında olmadan düşmüşüm Yalnızlığa Yabancıyım galiba bu hayata Sonra…anladım ki, bunun da bir önemi yok Senin   peşine düşmüş…kavuşmak    arzum Kaybetmişim kendimi… ne hoş   şey   Sende kaybetmiş olana Kalan kalsın…çıkmasın geri İsmail Hakkı Altuntaş

Bitmeyen Hikâyem

    Dilden dile uzanan aşk hikâyemizi Kelimeler neden dile getiremediler Duyabilmek ve söylenegelmek için gözyaşlarımızı dökmek lazım Çok şey değil ben sadece seni görmek istiyorum Bu senin bana vuran ışığını Tüm  hissettiklerini ruhunun yansımalarını Kendi aynamda Ne bileyim aşkım Neler yazmak söylemek hayalimle yetişemediğim Bütün duygularımı Gönlün o kadar güzel ki İçime akan şelaleler dışarı aksa dünya Sele giderdi…besen hala neden boğulmaktan Geri kalıyorum Neden dediğim şeylerin başında Gelen bütün sorular beni rahat bırakmıyor Aşk seninle güzel Kimsede göremediğim bu güzellikleri Seninle yaşıyorum  Sen bana ayna ol, bende sende parlayım Sözler yetmiyor   artık Seni özlemek seninle olacağım günü beklemek benim için Sonsuz hedefim O güzel kalbinin sahibi olduğu bedeninin Terlerini kurutana kadar öpmek Kaçınılmaz sonum olsun Senin büyünde kaybolmak için Kendimden gitmek sana varmanın Güzelliklerinde dinlenmek Çok güzel

Nasıl Sevemem

Resim
  Bir sen varsın dünyamda Bir sen kaldın  Kimseler olmasın Sen ol yeter ki canım benim   Yalnızsın...gönlümün tek sahibi Kavuşmak arzumu anlatamam Sevmek ve seni sevmek Biricik  anlayanımsın benim   Çok seviyorum  seni Dedikçe...bana mutluluk veren Bir başka güzellik bulamam Tek mahcup olduğumsun benim   Geçmişimle geleceğim Her haline hayranım Beklentim olan çok bir şeyde kalmadı İnanılmaz gizlimsin benim   Seninle gurur duyuyorum Her an seni düşünüyorum Her şeyin bir bedeli varsa Canım olsun benim   Zaman gelip geçiyor Varsa bir ihtiyacım olan şey Sevgi olduğunu anladım O da sendeymiş aradığım  benim   Hayatıma girdiğinden beri Çok sevdim seni Nasıl sevemem Eşsizim benim   Kusurlarım oldu Sen çok özel ve güzelliğinle Yeniden yeni yaptın İyi bir kalbim oldu benim   Hayat dediğin şey Yaşayana bağlıysa Ben sana bağlanayım Tek sahip olduğum ol benim   Aşka susamış gönlüm Baharı çok bekledi  Geldin gir

Amour Éternel...Sonsuz Aşk

Resim
  Mon âme est faible Il a trouvé en te connaissant Ce que mes yeux ne voient pas Que mon rêve ne pouvait pas atteindre Mon cœur ne peut pas t'oublier de toute façon Ne me demande pas Depuis que j'ai pris ta main je suis hors de mon esprit J'ai tout oublié sauf toi Les sentiments que j'ai Quel crayon peut écrire Ne parle pas la langue non plus Mon amour est au-delà de toute mesure Un silence se traduira pour moi Mon amour durera pour toujours ** Ruhum zayıf Seni tanıyarak buldu Gözlerimin görmediğini Rüyamın ulaşamadığını Kalbim zaten seni unutamaz Bana sorma Elini tuttuğumdan beri Aklımı kaçırdım Senin dışında her şeyi unuttum Sahip olduğum duyguları Hangi kalem yazabilir Dil de konuşamaz Aşkım ölçüsüz Bir sessizlik benim için tercüman olur Sonsuza dek sürecek aşkımı İsmail Hakkı Altuntaş

Derleme

İçindekiler [ kapat ] GÜL ve BÜLBÜL “Kırmızı gül, Allah'ın görkeminin tezahürüdür.” Hristiyanlığın ilk çağlarında gül Hz. İsa’nın sembolüdür. Hz. Meryem’e de dikensiz gül denmiştir...” İslam kültüründe gül, Hz. Muhammed salla’llâhu aleyhi ve sellemin Miraç gecesi Tanrı’nın huzurunda Cebrail ve Burak’la terler döktüğü, Burak’ın terinden sarı gül, Cebrail’in terinden beyaz gül ve Hz. Muhammed salla’llâhu aleyhi ve sellemin terinden de kırmızı gülün meydana geldiği rivayetinde yüz gösterir. Bu inancın etkisiyle dînî günlerde ve mevlit gibi törenlerde gül suyu ikram edilir. Klâsik Türk şiirinde na’tlerde gül, Hz. Muhammed salla’llâhu aleyhi ve sellemin saçına, yanağına; gül kokusu kokusuna, terine; gül goncası ağzına; gül fidanı boyuna müşebbehün bih olmuştur. “İnanışa göre Nemrut tarafından ateşe atılan Hz. İbrahim’in önünde saf bağlayan kuşlardan birisi onunla birlikte kendisini ateşe bırakır ve Tanrı ’nın elçisine eşlik eder. Kendisine hoş gelen bu hareketi ned