Hz. Mevlana Paylaşımları
İnternette Hz. Mevlana’ya ait olmadığı halde kendi sözlerini aralara serpiştirip piyasaya sürenler bulunmakta…
Bunun birçok nedeni olabilir, ancak bu şeytani vasıf olduğu kesin gözle bakılmalıdır. Çünkü şeytan dostlarıyla sohbet ederken, hakikatlerin içine ilaveler yapmayı sever.
Bu meyanda, hangi konuda olursa olsun bir paylaşım yaparken hangi esrinden alındığı ve yeri kendiniz bilmeden, bir başkasından aşırılmış, alıntılarda dikkat edelim. Bu nedenle konumuz olan Hz. Mevlana’ya ait diye her cümlenin üzerine atlamayalım.
Örnek olarak biri bana şu cümleyi bana Hz. Mevlana sözü olarak mesaj olarak göndermişti.
“Diyorsunki; Ben sana gönlümü verdim. İyi de gönül dediğin nedir ki ey sevgilim…? Ben sana hiç gönlümü verirmiyim! Çünkü gönül dediğin toprağa girince toz olur, toprak olur. Ben sana ruhumu veririm. Çünkü ruhum sende sonsuzluk olur!”
Söz ilk bakışta hoş ve aşk manaları hissettirdi. Fakat barındırdığı düşük içerik biraz düşündürdü açıkça beni. Gerçekliğini araştırmak gayretimle, orijinal Hz. Mevlana literatüründe arama yaptım, maalesef bu söz yok. [Bu arada ben bulurum veya buldum diyene saygı duyarım, burada ekleme yaparım.] Sonuçta, bilgisayar ortamında aramak kolaylığı ile hem internet ve arşivimde biraz değil çok zaman geçirdim. Bu cümleyi, seçmece sözler tarzında toplanmış bir kayıttan başka yerde göremedim. Toplayan kimdir nedir ve değildir de meçhul.
“Əbülov Murad/ Blogda siz maraqlandığınız mövzularda informasiyalar əldə edə bilərsiniz.”
İsimli https://maraqlandiqlarim.wordpress.com/2013/03/07/hz-mevlana-sozleri/#respond
Bu blogtaki sayfayı 2013 kayda almışım. O zamandan beri yayında. Sözlerin içerikleri ve doğrulukları bakımından pek dikkate almamıştım. Günümüz ortamındaki başıboş ve sersemlik Hz. Mevlana’ya atfedilerek servis edilmiş sözler. Sayı olarak çok olunca insanların gözden kaçıracağı ve gerçekte bu sözler Hz. Pir’e ait mi diye araştırmadan mal bulmuş mağribi misali sanal ortama dağılmaktadır.
Bunu bir komplo uzmanına sorsanız, arkaplanında çok şeylerin olabileceğini sırlayabilir. Bildiğiniz üzere Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem Efendimizin hadislerinin tahrip edilme, uydurma, sahih, zayıf vb. kategorilerine ayrılmasının daha kolay olduğu dönemleri düşününce yapmamız gereken şu olmalıdır.
Bir söz nereden alındığını yazmıyorsa o söze dikkat etmeliyiz
Türkçe
Diyorsun ki; ben sana gönlümü verdim. İyi de gönül dediğin nedir ki ey sevgili? Ben sana hiç gönlümü verir miyim? Çünkü gönül dediğin toprağa girince toz olur, toprak olur. Ben sana ruhumu veririm. Çünkü ruhum sende sonsuzluk olur.
Azerice
Deyirsən ki; mən sənə könlümü verdim. Yaxşı də könül dediyin nədir ki ey sevgili? Mən sənə heç könülümü verir bilərəmmi? Çünki könül dediyin torpağa girincə toz olar, torpaq olar. Mən sənə ruhumu verərəm. Çünki ruhum səndə sonsuzluq olar.
Binaenaleyh; bu konuyu irdeleme nedenim gönül kelimesinin kullanım açısıdır.
TÜRK DİLİNDE EŞ ANLAMLILIK VE “GÖNÜL, YÜREK, KALP” KELİMELERİ Nesrin GÜNAY’ın hazırlamış olduğu makaleyi incelemenizi tavsiye ederim.
Makalenin sonuç bölümünü alıntıladığımızda fark edeceksiniz ki, gönül kelimesi kullanımı hakkında Hz. Mevlana’nın böyle bir kullanımı olmadığını anlayacaksınız. Farsçadan tercüme edilince, kelime seçiminde mütercimler en uygunu olarak belki “gönül” kullanılmış diyebilirsiniz.
Sonuç:
“İncelemeye esas alınan üç kelimenin Türk Dilinin tarihi dönemlerindeki kullanımları incelendiğinde, Türk Dilinde mutlak eş anlamlılığın olmadığı, yakın anlamlılığın olduğu ortaya çıkmıştır. Yakın anlamlılığı gösteren en temel özellik kimi bağlamlarda bu kelimelerin birbirinin yerine geçiyor olması ve kelime anlamlarının birbiri ile açıklanıyor olmasıdır.
En eski metinlerden günümüze kadar incelediğimizde
gönül kelimesinin somut anlamda yaygın kullanımının olmadığı, yaygın olarak dini, tasavvufi metinlerde manevi yönleri ifade aracı,
yürek kelimesinin dışa dönük durumların anlatım aracı olduğunu görülür. Yürek kelimesi ve türevleri “yiğitlik, cesaret”, “maddi manevi acı çekmek” veya “tepkide bulunmak” anlam alanlarını kendi çevresinde kesinleştirmiştir.
Kullanım alanı Eski Anadolu Türkçesinin son dönemlerine dayanan kalp kelimesi maddi anlamlı bağlamlarda yürek kelimesinin, manevi anlamlı bağlamlarda ise gönül kelimesinin yerine geçebilmektedir.
Bu durumda dilimize sonradan giren kalp kelimesinin kullanım yelpazesi geniş bir alana yayılmış olur.
Zira Türkiye Türkçesinde bu kelimenin deyimlerde kullanımı diğer iki kelimeye göre daha fazladır. Kalp kelimesi, hem gönül hem de yürek kelimelerinin anlam çizgileriyle kesişmiş ya da anlam alanlarına girmiş ve kendi kullanım alanını genişletmiştir. Kalp kelimesinin manevi anlam boyutunda gönül kelimesine oranla daha geniş bir anlam alanı oluşturduğu görülür.
Üç kelimenin kullanım alanlarına bakıldığında üçünün de kendilerine has bir anlam ayırıcı özelliklerinin olduğu ve bu özelliklerin dairesine diğerlerinin girmediği anlaşılır. Bu anlam ayırt edici özellikler diğer kelimelerle birlikte kullanımlarda, türemiş biçimlerde çok daha belirgin hale gelir. Kelimeler arası eş anlamlılığın boyutlarını inceleyerek ayırt edici özelliklerini belirlemek dilimizin anlambilim açısından işleyişini anlamak için bir çaba göstermenin yanı sıra gerek metin yazma gerek okuma gerekse dilimizin öğretiminde bizlere yol gösterici olacak, kavram yanılgılarına düşmemiz azaltacaktır.”
Hz. Mevlana’nın Kullanıma Birkaç Örnek
“Sen bana bir yürek verde, yiğitliği seyret, bana, benim tilkim de, de, aslanlığımı gör.” Mecalis,s.16
**
“2258-Yüreklilerin gönlüydüm; sabırlıların gücü kuvvetiydim. sevgilimin havası gönlümü de aldı, götürdü, kararımı da.”
Kaynak: Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI, Cilt 7-1
***
713
Ey taş yürekliler!
İçinizden henüz gönlü yumuşamamış kimse çıkmadı mı?
Ey donmuş buz kesilmiş insanlar, nihayet bu buzlarınız çözülmeyecek mi?
Bu inatçı deri nihayet dabak terbiyesi kabul etmeyecek mi.
Nihayet hiç kimse Allahtan utanmayacak mı?
Kaynak: MEVLÂNA’NIN RUBAİLERİ “Tam metin”, hzl: M. Nuri GENÇOSMAN, Millî Eğitim Basımevi — İstanbul 1974
***
Hulasa; bahse konu cümle ana kaynakların hiçbirinde yok. Bundan sonrası için daha dikkatli olmamız gerekiyor
İhramcızâde İsmail Hakkı
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar