Kadınların Karışık Durumu
Allah’ın rahmet, merhamet ve adaleti yarattığı tüm
varlıklara yöneliktir. O’nun erkeklere rahmet
ile muamelede bulunup kadınları bağışlamaması, cenneti erkek kullarına açıp
kadın kullarına sırf kadın olarak yaratıldıkları için cehennemde azap etmesi
tasavvur edilemez.
İslam dininin temel esaslarını, özellikle Allah’ın isim
ve sıfatlarını az çok bilen herkes, Allah’ın “kullarına
asla zulmetmeyeceğini” tartışmasız bir biçimde kabul eder,
O’nun adalet sahibi olduğu hususunda asla şüphe duymaz. Nitekim Allah Teâlâ da
Kitabında cehennem halkına hitaben şöyle buyurmuştur:
“Bu, dünyada iken kendi
ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır. Yoksa Allah kullara zulmetmez.” (Âl-i
İmran, 3/182)
Allah’ın, kullarına karşı adaletle muamelesinin en bariz
göstergelerinden biri de kullarına mükâfat ya da ceza verdiğinde kadın-erkek
ayrımının olmamasıdır. Bu durum bir başka Kur'an ayetinde şöyle ifade
edilmiştir:
“Erkek olsun kadın olsun,
her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre
kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisa, 4/124)
Dolayısıyla bir kişinin
cennet ya da cehennem halkından olması, o kimsenin amelleri ile bağlantılıdır,
cinsiyeti ile değil. Zira kadını kadın, erkeği erkek
olarak yaratan O’dur.
“Ey insanlar! Doğrusu biz
sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi
kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en değerli olanınız,
en muttaki olanınızdır.” (Hucurat, 49/13)
Kur'an-ı Kerîm’de cinslerin birbirine karşı hiçbir
üstünlüğü olmadığını, cinsiyetin ahiret hayatının mutluluk ya da bedbahtlığını
belirleyen bir fark olmadığını anlatan bu apaçık ayetlere mukabil, hadis
literatüründe yer alan bir rivayet ilk bakışta bu ayetlere muhalefet ediyormuş
zannına sevk etmekte ve izaha ihtiyaç hissettirmektedir.
Söz konusu rivayet, birtakım metin farklılıkları ile
beraber aralarında Abdullah b. Abbas, Cabir b. Abdullah ve Ebu Said
el-Hudri’nin de bulunduğu birçok sahabiden nakledilmiştir. Rivayetlerin
hepsinin ortak noktası Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi ve sellem)’ın bir bayram
günü bayram hutbesinden sonra kadın cemaatin yanına gelmesi, onlara vaaz etmesi
ve özellikle sadaka vermeye teşvik etmesidir.
Bu vaaz esnasında Hz. Peygamber’in (salla’llâhu aleyhi
ve sellem) yanında yaşının küçük olması sebebiyle Abdullah b. Abbas da
bulunmuş, vaazdan sonra Bilal-i Habeşi hanımların verdikleri sadakaları
toplamıştır. Bu vaazın muhtevasını aktaran sahabiler, Rasûlullah (salla’llâhu
aleyhi ve sellem)’ın sadakayı
adeta cehennemden koruyan bir amel olarak tasvir ettiğini
belirtmişlerdir.
Ebu Said el-Hudri’den menkul habere göre Hz. Peygamber (salla’llâhu aleyhi
ve sellem) sadakanın bu manadaki ehemmiyetine dair hanımlara:
“Ey kadınlar topluluğu,
sadaka veriniz. Ben cehennem halkının çoğunun sizden oluştuğunu gördüm.” buyurmuştur. (Buhari,
Hayz 6, Müslim, İman 132)
İbn Abbas rivayetinde ise bu ifadeler şöyle
aktarılmıştır:
“Bana cehennem
gösterildi. Halkının çoğunun kadınlar olduğunu gördüm.” (Buhari, İman 21.)
Rivayetin Cabir
b. Abdullah’tan nakledilmiş metninde yer alan ibare ise şöyledir:
“Sadaka veriniz, zira
çoğunuz cehennem kütüğüdür.” (Müslim, Salatu’l-îdeyn 4)
Hadisin Hakim
b. Hizam adlı sahabiden nakledilen metni ise şöyledir:
“Rasûlullah parmaklarını birleştirerek 'Aranızdan cennete girecekler vardır.' buyurdu.
Daha sonra da 'İçinizden bazıları da cehennem
kütüğüdür.' dedi ve parmaklarını ayırdı.” [İbn Hibban, es-Sahih, (thk. Şuayb el-Arnavud),
c. 23, s. 477]
Hakim b. Hizam’ın rivayetinde cennetlik kadınlardan söz edilirken
parmakların kapanması, cehennemliklerden bahsedilirken açılması azlık ve çokluk
anlamında yorumlanabilir. Nitekim bu sahabinin söz konusu rivayeti bir başka
hadis kaynağında “Hz. Peygamber parmaklarını kapatarak
‘İçinizden cennete girecek olanlar vardır, ancak çoğunuz cehennem kütüğüdür.’
buyurdu ve parmaklarını açtı” lafızları ile
nakledilmiştir. (Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebir, c. 3, s. 153)
Metinler arasında lafzi birtakım farklılıklar olmakla
birlikte bu rivayetlerin ortak noktası cehennemde kadınların çoğunlukta
olacağıdır.
Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi ve sellem)’ın verdiği bu
haber o esnada onu dinleyen kadınlarda bir kaygı ya da şaşkınlık yaratmış
olmalı ki, içlerinden biri durumun sebebini öğrenmek istemiş ve Peygamberimize “Niçin ya Rasûlallah?” diye
sormuştur. Bu soruyu yönelten hanım söz konusu hadisin ravilerinden biri olan Esma bint Yezid’dir. Bazı
metinlerde ismi zikredilmemiş sadece “hayırlı
hanımlardan biri” ya da “yanakları
kırmızı bir kadın” gibi vasıflarla kendisinden söz
edilmiştir.
Bu soru üzerine Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi ve
sellem), kadınları cehenneme götüren amelleri açıklamıştır. Ebu Said el-Hudri
ve Abdullah b. Ömer rivayetinde bu cevap şöyledir:
“Çokça lanet eder ve
kocalarına karşı nankörlük ederler.” (Buhari, Hayz 6)
Cabir b. Abdullah rivayetine göre ise Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi
ve sellem) bu soruya cevaben:
“Çünkü siz halinizden çok
şikâyet eder, kocanızın iyiliğine karşı nankörlük edersiniz.” buyurmuştur. (Müslim,
Salatu’l-îdeyn, 4)
Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi ve sellem)’ın bayram
vaazı dışında, güneş tutulması gününde de cehennem halkından olan kadınlardan
söz ettiği dikkat çeker. Bu rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
“Bana namaz esnasında
cehennem gösterildi. Onun alev toplarını görünce geri çekildim. Cehennem
halkının çoğunun, sırrı ifşa eden, kendilerinden bir şey istenince cimri
davranan, kendileri bir şey isteyince ısrarcı olan, istedikleri verilince
teşekkür etmeyen kadınlardan meydana geldiğini gördüm.” [Ahmed,
Müsned, (thk. Şuayb el-Arnavut), c. 23, s. 109]
İbn Abbas rivayetinde ise bu sebepler şöyle
zikredilmiştir:
“Kocalarına ve iyiliklere
karşı nankörlük ediyorlardı. Eğer sen onlardan birine ömür boyu iyilik yapsan,
sonra da senden azıcık bir hata görse, 'Senden hiç iyilik görmedim.' deyiverir.” (Buhari,
Küsuf 16)
Hz. Peygamber’in (salla’llâhu aleyhi ve sellem) sadece kadınlara hitap ettiği bir günde,
özellikle kadınları cehenneme sevk eden suçlardan bahsetmesi oldukça
tabiidir. Böylelikle Efendimiz, orada bulunan kadınları bu günahlardan uzak
kalmaları hususunda uyarmış olmaktadır. Zira hadisin metninde “tüm kadınların bu günahları işlediği ya da
işleyeceğini” anlatan bir ibare bulunmamaktadır.
Bu rivayetlerin tamamı bir arada düşünüldüğü zaman akla
gelen sorulardan biri, aynen Esma bint Yezid’in sorduğu gibi “Neden kadınlar?” sorusudur.
Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz, bu
soruyu kadınları cehenneme götüren amelleri saymak
suretiyle cevaplandırmıştır. Bu nedenle bu rivayetlerden
hareketle bazı kadınların cehennemde azap görmesinin sebebinin “bizzat cinsiyetleri” olduğu söylenemez. Bazı
kadınların cehennemlik olmasının nedeni bu rivayetlerde söz edilen amelleridir.
Kuşku yok ki “nankörlük,
teşekkür etmemek, iyiliği takdir etmemek, çokça lanet etmek” gibi
ameller Müslüman ahlakı ile bağdaşmayan davranışlar olup kadın olsun erkek
olsun hiç kimse için meşru addedilecek tutumlar değildir.
Dolayısıyla bu
amelleri erkekler de işlediğinde cehennem azabına düçar olurlar. Ancak
buna rağmen Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi ve sellem)’ın özellikle kadınlardan
bahsetmesi bir sonucu açıklaması niteliğindedir. Zira Rasûlullah (salla’llâhu
aleyhi ve sellem) cehennem gösterilmiştir. Peygamber geleceğe dair bir gayb
haberini izah etmektedir.
Bu haber, bir sonucu açıklayıcı niteliktedir. Bu haber,
sınavdan sonra bir sınıfın diğer sınıftan daha başarılı olduğunu açıklayan ya
da bir şubenin öğrencilerinin önemli bir kısmının başarısız olduğunu ve bu
başarısızlığın sebeplerini izah eden bir öğretmenin verdiği habere benzemektedir.
Bir sınıfın sınavda başarısız olduğunu belirten bir öğretmenin o sınıfa
haksızlık ettiği nasıl tasavvur edilemezse, ahirette cehennem halkının çoğunun
kadınlardan meydana gelecek olması da Allah’ın adaletsiz davranması olarak
algılanamaz.
Bu haberden ancak şu sonuç elde edilebilir:
“Bu rivayetlerde
bahsedilen suçlar, daha ziyade kadınları cehenneme götüren davranışlar
olmuştur. Kadınlar erkeklere kıyasla bu suçları daha çok işlemişlerdir.”
Öte yandan cennet ve cehennemdeki kadın ve erkek
sayısının eşit olması, eşit hale getirilmesi, adalet ifade etmez. Cehenneme
giden kadın sayısınca erkeğin cehenneme gitmesi gerektiğini iddia etmek akıl
sahibi bir insana ait bir iddia olamaz.
Hz. Peygamber’in (salla’llâhu aleyhi ve sellem) sadece
kadınlara hitap ettiği bir günde özellikle kadınları cehenneme sevk eden
suçlardan bahsetmesi oldukça tabiidir. Böylelikle o, orada bulunan kadınları bu
günahlardan uzak kalmaları hususunda uyarmış olmaktadır. Zira hadisin metninde “tüm kadınların bu günahları işlediği ya da
işleyeceğini” anlatan bir ibare bulunmamaktadır.
Hadiste anlatılan, cehennemlik kadınların işlediği
günahlardır. Bu günahlardan uzak durabilmenin yolu da bolca sadaka vermek
olacaktır. Sadakanın bu tür günahlardan uzak tutması, muhtemelen dünyaya
bağlılığı azaltması, ahirete imanı güçlendirmesidir.
Hadisin bazı metinlerinde “cehennem
kütüğü” ibaresini olması, bir hakaret olarak
anlaşılmamalıdır. Zira cehennemin başlıca yakıtı, kadın olsun erkek olsun, insandır. İnsanı
yakıt ya da cehennem kütüğü yapan ise amelidir. Bu tasvir, şu ayette yer alan
tasvirden farklı değildir:
“… yakıtı insan ve taş olan cehennem ateşinden
sakının.” (Bakara, 2/24)
Bu rivayetin izahında gözden kaçırılmaması gereken bir
başka husus daha bulunmaktadır. O da dünya üzerindeki
kadın ve erkek nüfus oranıdır.
Bu oran genel olarak eşit olsa da bazı toplumlarda ve
zamanlarda kadın lehine değişmiş, kadın nüfus daha fazla olabilmiştir. Bugüne
değin dünya üzerindeki kadın erkek nüfus dağılımı bir yana, kıyamete yakın
zamanlarda bu tablonun nasıl olacağına dair bir hadis, kadınların cehennem
halkının büyük bir kısmını oluşturduğunu söyleyen hadisi anlamaya da ışık
tutmaktadır. Mezkûr rivayete göre Rasûlullah (salla'llâhu aleyhi ve sellem),
kıyamet alametleri arasında şu duruma da yer vermiştir:
“Kıyamet alametlerinden
biri de erkeklerin azalması, elli kadının başında bir erkek olacak kadar
kadınların sayısının artmasıdır.” (Buhari, Nikâh 67; Müslim, İlim 9)
Kadınların sayısının kıyamete yakın zamanlarda artması
ve bu oranın elliye bir olacak kadar erkek nüfusun önüne geçmesi karşılığında bu sayısal oranının cehenneme de yansıması
doğaldır. O takdirde cehennem halkının çoğunun kadınlardan
meydana gelmesi, kadın nüfusun daha çok olmasından kaynaklanmaktadır.
Öte yandan kadınları cehenneme götüren, cehennemdeki
sayısal çoğunluğun kadınlarda olmasını sebep olan davranışlar, kadınlar
tarafından daha çok işlenen günahlardır. Bu
nedenle her Müslüman kadın, özellikle bu hadislerde belirtilen lanet etmek, nankörlük gibi
hatalardan uzak durmaya çalışmalıdır.
Herkesten gelen iyiliği takdir etmek, iyiliğe teşekkür
etmeyi bilmek önemlidir. Ancak birbirinin iyilik ve kıymetini en çok takdir
etmesi gerekenler, bir ömrü paylaşan eşlerdir.
Bu nedenle özellikle karı koca birbirinin iyiliğini
takdir etmeyi bilmeli, herhangi bir kusur ve hata ile karşılaştıklarında
birbirlerini bir kalemde silip atmamalıdırlar. İyiliği takdir ve teşekkür gibi
ahlaki hasletler kadınlar için olduğu kadar erkekler için de önemli
hasletlerdir.
Nankörlük kadınlar için
günah olduğu gibi erkekler için de günahtır. Eşinin kıymetini bilmemek, bir hatasını gördüğü
anda tüm güzellikleri unutmak kadın için de erkek için de nankörlüktür.
Bu hadiste Rasûlullah (salla’llâhu
aleyhi ve sellem)’ın özellikle kadınlardan söz etmesi;
- Kadınlara hitaben konuşmasından,
- Onları bu tutumdan uzaklaştırmayı hedeflemesinden kaynaklanmaktadır.
Bu durumun haricinde Hz. Peygamber’in (salla’llâhu
aleyhi ve sellem) kadın erkek herkese hitaben “İnsanlara
teşekkür etmeyen Allah’a şükretmiş sayılmaz.” (Ebu Davud, Edeb 12) dediği
malumdur.
Şükretmeyi bilmeyen her
nankörün ahirette uğrayacağı ceza malumdur.
(Yrd. Doç. Dr. Ayşe Esra
Şahyar)
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar
Yorum Gönder